YOL BİTTİ, İLERİSİ UÇURUM…
Şu anda ülkenin önünde duran en önemli iki konu var.
Birincisi ekonomik sorunlarımızın giderek daha da çoğalması, ikincisi ise ekonominin çöküşünde kovona virüsünün salgın halinin bağlı olarak çökertilememesi…
Salgın için önlem alındığında ekonomi daha da dip yapacak, alınmadığında bu kez salgının önü alınamayacak…
İşin daha da ilginç yanı, salgının gerçek yüzünün millete net bir şekilde anlatmaktan iktidarın korkması…
Diğer yandan, keskin bir önlem alınarak bulunabilecek çözüm yolunun, yoksul olan milleti tümden açlığa ve sefalete sürükleyeceğinin aklı başında hemen her kesimin apaçık görmesi..
Elbette bilimsel olarak ahkâm kesmemiz söz konusu bile olamaz.
Ancak her gün akşama kadar televizyon kanallarını gezen bilim adamlarının anlattıklarına bakarak akıl yürüttüğümüzde, sadece maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymakla salgının önünün alınabileceği mümkün olmadığı da ortada.
Daha da sert önlemlerin alınması şartı ortaya çıkıyor…
Tamam da bu şart nedir?
Bilim adamlarının ve bilim kurulunun bu konudaki düşünceleri elbette önemli…
Bilim kurulunun sesi çıkmıyor…
Serbest, bağımsız, bağlantısız bilim adamları ise olmazsa olmazı, anladığım kadarıyla şöyle açıklıyorlar…
Tüm ülkedeki en ufak birimlere kadar 15 gün süre ile “Tam sokağa yasağının” uygulanması.
Neden böyle düşünülüyor?
Bence nedeni bilimsel değil ama gözlemsel olarak çok açık olarak görebiliyoruz…
Ne yazık ki halkın büyük bir bölümü laf anlamaktan çok uzak…
Kendini korumaya çalışmaktan vazgeçebildiğini görmek bir tarafa, içinde yaşadığı topluma da saygısı olmayanlar, alınacak, alınmış tüm önlemleri önemsemeden davranmaları…
Maske diyorlar, adam maskesiz geziyor…
Mesafe diyorlar, maşallah oturup dip dibe sohbet ediyorlar…
Temizlik kuralarına ne kadar uydukları ise belli değil, saldım çayıra misali.
Böyle bir ortamda, kurallara sıkı sıkıya uyanlar ile uymamakta ısrar edenler bir arada nasıl yaşayacaklar zarar vermeden?
Elbette böyle bir şey mümkün değil.
Hemen her gün, tanıdıklarımızdan, yakınlarımızdan virüse yakalandıkları, tedavi altına alındıkları, hastanede yer olmadığından evinde bakıldıklarına ilişkin haberler alıyoruz.
Hatta daha da üzücü olanı, içlerinden kaybettiklerimiz bile çoğalmaya başladı.
O zaman önlemin daha sert ve yaygın olarak alınması zorunlu hale geliyor.
Ancak yapılamıyor…
İktidar bunu göze alamıyor.
Göze alınamamasının en önemli nedeni elbette ekonomik koşullar.
Belli ki aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık hesabı…
Ekonomi güçlü olsa, en az 15 gün adeta zamanı durduracak gibi tüm yurtta alınacak sokağa çıkma yasağı, işi belki çözecek.
Çünkü “15 gün sokağa çıkmak yasak” denildiğinde, hazineye belli bir yükü olacaktır.
Hazinenin ise böyle bir yükü kaldırması bugünün koşullarında mümkün değildir.
Düşünebiliyor musunuz?
15 gün süre ile sanayi de dâhil olmak üzere tüm sektörler duracak. Herkes evinde oturacak.
Varlıklı olanın tuzu kuru da ya yoksul olup askıda ekmeğe muhtaç olanlar n’olacak?
Elbette 15 gün süre ile önceden alacağınız tedarik önlemleri ile evinizde hayatınızı sürdürmeniz mümkün…
Un alırsınız, evinizde ekmek yaparsınız…
Un alamayan, evinde ekmek yapacak fırını olmayan yoksul nasıl yapacak?
Herkes “Akıllı evde” oturmuyor. Herkesin evinde fırın yok. Herkesin evi bahçeli değil ki bahçesine ekmek sacı kursun da bazlama pişirip ihtiyacı gidersin.
“Biz iktidara gelmeden önce evlerde buzdolabı mı vardı?” diyen iktidarın döneminde evlerinde fırın olmayan var, bırak buzdolabını…
Askıda ekmeğe muhtaç hale getirilen halkın, 15 gün evde kapalı kalması için, devletin o süre için halkının içindeki ihtiyaç sahiplerine bakabilecek gücü olması gerekir…
Var mı böyle bir güç?
Ne yazık ki yok.
Artık işimiz Allah’a kaldı desek yeridir…
Bu yönetimle ve bu kafa yapısı ile salgın konusunda her hangi bir iyileştirme olmasını gerçekten ben beklemiyorum…
Allah hepimize sabır ve daha da önemlisi akıl, fikir versin.
Artık denecek hiçbir şey kalmadı, yolun sonu burası…
Yol bitti, ilerisi uçurum…