Rıfkı ile sürtüşsek de ondan da vazgeçemiyorum. Akşam yine muhabbete başladık ve “N’aber?” diye söze girdim kafadan…
Bir bakışı var ki bazen korkutuyor, ürkütüyor, bazen de güldürüyor. Şimdiki bakışına bir anlam veremedim ama…
Aslında istiyorum ki o bir konu açsın da görüş alışverişinde bulunalım.
Sol kanadını iyice açtı, yukarıya doğru geriniyormuş gibi kaldırdı ve indirdi. Muhabbete başlıyor muyuz gibilerinden umutlandım, ama tık yok…
Baktım olacak gibi değil, ben bari gireyim topa diye düşündüm ve.”Rıfkı… Basındaki haberlere göre enflasyon kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10.56 arttı. Ekim ayına göre enflasyon yüzde 0.38 yükseldi. Yüzde 16.65'lik fiyat artışı ile en fazla pahalanan ürün domates olurken fiyatı en fazla azalan ürün yüzde 31.49'luk fiyat düşüşü ile portakal oldu. Yıllık enflasyon yüzde 8.55'le ekim ayında tek haneye inmişti, enflasyon böylece tekrar çift haneye yükselmiş oldu ne dersin?” dedim.
Demez mi ki “Yav kardeşim, bana ne enflasyondan menfilasyondan,kuşyemine zam da gelse derdim değil, nasıl olsa beni aç bırakacak kadar zalim değilsin, geç orayı…”
Vallahi haklı, ona göre ne var da kafayı taksın; “Doğrusun Rıfkı, başka konuya geçelim…”
Hayret bi şey “Geçelim” dedi ve devam etti.“Hani bana ‘Başkaca diyeceğim yok Rıfkı, söz sende istediğini söyle’ diye bir konuyu havale etmiştin ya, oraya gelelim…”
Oh be, “Gelelim” dedim kitkitini kırınca ve pat diye lafa girdi; “O yazını okudum baştan sonra da, yazının başlığı ne öyle, mahalle ağzı, ‘Vay anasına sayın seyirciler’ miş… Ayıp değil mi, edepli ol demiyor muyuz sana…”
Anlamadım şimdi, n’oldu da kabak benim başımda patladı?
“Edepsize karşı düşüncemizi yazdık ne var bunda?” dedim ama haklı mı ki o başlıktan ötürü?
Hemen lafı içeriğine getirmek için “Başlığı geçsek de Rıfkı’cığım, içine dalsak…”
Baktı, bu sefer sağ kanadını kaldırdı, “O yazının içeriğini bir tamamına imza atarım, gel seninle Üsküdar’a gidelim” dedi…
Anladıııım…
Sözcü'nün gündeme getirdiği habere göre;“AKP'li Üsküdar Belediyesi'nde Milyonlarca liralık yolsuzluk”iddialarını aydınlatılması için Üsküdar Belediye Meclisi’nde CHP grubu tarafından gündeme getirilen araştırma komisyonu kurulmasıönerisi AKP ve MHP’li üyelerin oyları ile reddedildi. AKP grubu, yolsuzluk iddialarını“Münferit” olarak değerlendirdi.
Gitmek istediği Üsküdar, burası olmalı ama ben de kafa bulayım biraz…
“Neden Üsküdar’a gidiyoruz, yağmur yağıyor diye mi?”
“Evet öyle” dedi, “Yağmur yağınca Üsküdar sahili ile deniz birleşir, insanlar yürürken cöp diye denize girebilirler, seyredelim düşmelerini diye!…”
Yine kafa buluyor da ülkede kafa bulan bir tek Rıfkı değil ki!...
Örneğin, yıllardan beri Kırşehir’de kutlanan Ahi Evran törenleri, ne hikmetten ise bu sene Konya’da kutlandı.
1169 yılında İran’ın Hoy şehrinde doğan, tam adı Şeyh Nasirüddin Mahmud Ahî Evran bin Abbas olan kısaca Ahi Evran olarak anılan kişi, Ahiliğin kurucusu sayılan debbağların (deri işleyenler) piri, 32 çeşit esnaf ve sanatkârın lideridir. Ahi Evran’ın İran’da anılan adı Sheykh Nasreddin Ebul Hakayik, Mahmud Bin Ahmed El-Hoyi olup 1261 yılında Kırşehir’de vefat etmiş ve türbesi de halen Kırşehir’dedir.
Hal böyle iken hani akıl Ahi Evran Törenlerini Konya’ya taşır ki? Gurup toplantısında Kılıçdaaroğlu, soruyor, “İstanbul’un fethini nerede kutlayacaksınız” diye ve ekliyor, “Bursa’ya mı alacaksınız?”
Komedi gibi bir şey, Bursa değil de Edirne olabilir.
Osmanlı’nı Balkanlardaki ilerlemesine karşı oluşturulan ilk Haçlı Ordusunun yenilmesinden sonra (1364 - Sırpsındığı Zaferi) Sultan I.Murat, 1365 yılında devlet merkezini Bursa'dan Edirne'ye taşıdı. Bu akla göre Edirne’nin Fethi olarak Edirne’ye taşınması daha doğru olur. Nasıl olsa Fatih Sultan Mehmet’in doğrum yeri de Edirne…
“Rıfkı… Ne diyon bu işe?”
“Bi şeycikler demem, konu bulamayınca bana sardırıyorsan ya, pes vallahi…”
Tamam, doğru da söylersin ama açık verme bari.
Rıfkı ile sohbet ederek yazmak da hoşuma gidiyor ama bazen adamı zıvanadan çıkarıyor birader…
O kadar çok konu var ki yazılacak, gündemin hızına yetişemeyince bizde kafa mı kalıyor ki…
Nereden başlayıp da devam edeceğimize karar veremiyoruz. Tabi zorlanınca Rıfkı’nın dediği de doğru çıkıyor, ya Kemal Dayının kahvehanesine gidip kafa dağıtıyorum ya da Rıfkı’ya sardırıyorum…
Bu arada sanki hiç işimiz kalmamış gibi Spor gündeminde de boy göstermeye başladım. Bir süreliğine devam edeceğe benzer spora sardırmam da, çünkü üzülüyorum…
Neyse…
Kalın sağlıcakla, bizim akıl sağlığımıza bir şeyler mi oluyor acaba, siz bari aklınıza sahip çıkın…