Bugün 24 Temmuz 2020 ve 1934 yılında günün hükümeti tarafından alınan karar ile müzeye çevrilen Ayasofya, bugün Danıştay’ın birkaç kez reddettiği ve donunda baskılara dayanamayarak iptal ettiği o hükümet kararının iptali ile ibadete açıldı ve günlerden de Cuma…
Muhtemelen namazı Ali Erbaş kıldıracak ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan da katılacak. Bir de Kuran’dan bir bölüm okursa da ona da şaşırmam…
Biz Ayasofya’nın ibadete açılmasının gereksizliğini ve aynı zamanda uluslar arası boyuttaki sıkıntılarını anlatarak karşı düşünce belirttiğimizde muhtemelen bazıları “dinimizden ve imanımızdan kuşku duyduklarını belirtecekler.
Şunu apaçık belirtmek isterim ki, benim inandığım İslamiyet’te ve okuduğum Kuran-ı Kerimde şatafat ve gösteriş yoktur. Onların inandıklarında var ise, zaten aynı açıdan dine bakmıyoruz demektir.
Uluslararası olabilecek sıkıntıları yazdık ama son bir kez daha yazayım…
Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan küçük Müslüman topluluklarının kullandıkları camileri, söz konusu devletler “Kapattık” derlerse ne diyeceksiniz?
Çünkü AKP olarak çıkarttığınız bir kanun ile gayrimüslim vakıflarının mallarını kendilerine iade etmekle zaten ülkedeki diğer dinlere mensup topluluklarının ibadethanelerini kapatamaz oldunuz. Ayrıca o haklar kendilerine Lozan antlaşması ile verilmiştir. Ancak başka ülkelerdeki camiler için aynı hak, söz konusu değildir.
Diğer yandan…
Sabahtan bu yana, televizyonların haber kanallarında erken saatlerden beri Cuma namazı kılmak için akın akın Ayasofya etrafına doluşan ahaliyi izliyorum.
Elbette pandemi süresindeki kurallar hiçe sayılarak ama o kısmı kendilerinin sağlığı ile ilgili. Demek ki tercihleri İslam’ın kişisel sağlığı koruma konusundaki hassasiyetinden haberleri bile yok.
İlginç bir görüntü daha…
Ne kadar cemaat, tarikat üyesi varsa, özel kıyafetleri ile oradalar. Başlarında sarık, etrafında yeliş bez, kuyruğu da arkada sallanan görüntüleri ile…
Biz bunları yazdıkça dinsiz ve din düşmanı oluyoruz, onlar dini çarpıtınca dindar oluyorlar…
Ne kadar büyük tezat…
Bir de ilginç bir rastlantı…
Lozan antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde imzalandı. Ne gariptir ki her yıl kutlanan bu gün, bu yıl yasaklandı…
Acaba Ayasofya’nın açılışına gölge mi düşürürü ki?
BİR ENGİNYURT OLAMADIN…
"Buradan duyuruyorum: Soylu bakanımızla yaşadığımız tatsız tartışma ikimizi ilgilendirir. Biz abi-kardeşiz. Bu tartışmayı fırsat bilip üzerimizden hesaplarını görmek isteyen medyadaki o çakallar bilsinler ki biz bir ve beraberiz. Çakalların oyununu bozarız."
Çok kaba olacak, biliyorum...
Bilmesine biliyorum da bu gibilere gerektiği yerde hak ettikleri gibi cevap vermezseniz, kendilerini gerçekten adamdan sayarlar…
Süleyman Soylu ile bir tv kanalında yaşadığı tartışmada salladı durdu…
Elimizde liste var dedi…
Arkasından biliyoruz dedi…
Ama bir twit attı, çark etti…
Neymiş, Solu ile Abi-Kardeşmiş…
Yesinler seni…
Diyeceğim de başka bir şey demeyeceğim, değmez çünkü…
Ama Cemal Enginyurt…
Dedi, dediğin de arkasında durdu. Partiden ihraç edilmeyi ya da istifa etmeyi de göze aldı. Helal olsun, istifa etmeyi unutanlara ders olsun….
XXX
Her iki konu da birbirlerine benzer…
Her ikisi de milleti yanıltmaya yönelik….