YERYÜZÜNDE YAŞAMIN DEVAM EDEBİLMESİ İÇİN SEVGİYİ BÜYÜMELİYİZ!
Yanıma dört adet meyve fidanı aldım ve Gesi ye doğru hareket ettim. Oraya daha önceden de 500 kadar çam fidanı, 1000 civarında kuşburnu tohumu, 1000 civarında meşe tohumu, 20 civarında meşe fidanı, 10 -15 civarında iğde, ayva, erik ve ceviz fidanları dikmiştim. Şimdi ise yanıma dut ve kiraz fidanları aldım. Amacım 500 çam fidanını 1000 sayısına ulaştırmak ve onların arasına 100 adet meyve ile birlikte bir o kadar da çalı serpiştirerek karma bir orman oluşturmak. Evet. Bu düşünceler kafamda dolaşırken Gesi’ye geldiğimi fark ettim.
Gesi ağaçlandırma alanına geldiğimde doğruca Yaşlı Çam Ağacının yanına gittim. Yaşlı Çam Ağacı beni görünce “hoş geldin” dedi. Ben de ona “Hoş bulduk” dedim. Yaşlı Çam Ağacı hemen sordu. On gündür yoksun. Nerelerdesin? Yaşlı Çam Ağacına “doğru söylüyorsunuz. Kar kalktı ya. Daha çok Erciye’se gittiğim için on gündür görüşemiyoruz” dedim. Yaşlı Çam Ağacı Erciyes’te olduğumu söyleyince “aslında haberim var” diyerek gülümsedi ve ben de ona “Nasılsınız?” diye hatır sordum.
YAŞLI ÇAM AĞACI İLE SOHBET 40. BÖLÜM
Yaşlı Çam Ağacı “iyiyim. Çok iyiyim. Doğrusu bu Covid 19 salgını nedeni ile uygulanmakta olan dışarı çıkma yasağı bize iyi geldi. Dedi ve hemen ekledi. ”Nizami piknik yerlerini bırakarak ormanların arasına girip ateş yakanlar yok. Toz yok, duman yok, çevre kirliliği yok, dallarımızı kıranlar yok. En önemlisi de bizim için hayati önem taşımakta olan yere bırakmış olduğumuz ince dallarımızı, yapraklarımızı, kozalaklarımızı ve kabuklarımızı toplayıp götürerek mangal ateşi yakanlar yok. Yani. Piknikçiler yok. Bakar mısın? Her yer çiçeklerle doldu ve onları kökünden sökenler götürenler yok” dedi.
Yaşlı Çam Ağacına merakla sordum. Yaşlı Çam Ağacı söyler misin “bizim için en önemlisi ve hatta hayati önem taşımakta olan yere bırakmış olduğumuz ince dallarımızı, yapraklarımızı, kozalaklarımızı ve kabuk artıklarımızı toplayıp gidenler yok” dediniz. Onları zaten yere bırakmışsınız siz. Onları alıp götürmelerinin ne zararı olabilir ki?
Yaşlı Çam Ağacı şöyle bir duraksadı ve ardı sıra “Mustafa hayat devam ediyor ve devam etmesi gerekiyor. Onların, hatta çiçeklerin geri dönüşümüne çok ihtiyacımız var. Hem de her şeyden çok” diyerek tekrar konuşmaya başladı.
Yaşlı Çam Ağacı üzerine vurgu yaparak “yapraklarımız, ince dallarımız, kozalaklarımız ve kabuğumuzdaki mineral madde miktarı gövde odunumuza göre çok daha fazladır. Yapraklarımızın, ince dallarımızın, kozalaklarımızın ve kabuk artıklarımızın toplanıp götürülmesi bize yaşam vermekte olan toprağımız için çok büyük tehlike arz eder. Toprağımız fakirleşir. Toprağımız ölür ve biz gelişemeyiz. Biz o zaman sürdürülebilir olma özelliğimizi kaybederiz. Bağışıklığımız düşer. Ölürüz”. Dedi ve devam etti.
İnsanlar yok çok rahatız. Lakin insan gibi insanları da özledik. İnşallah kısa sürede şu salgından kurtulursunuz” dedi.
Yaşlı Çam Ağacı lafını bitirdikten sonra “insan gibi insanlar” diyerek kendi kendime mırıldandım.
Yaşlı Çam Ağacı açıklama ihtiyacı duyarak tekrar konuşmaya başladı.
“Mustafa. Buraya genellikle çocuklarla geliyorsun. Çok doğru yapıyorsun. Burası ormanın içi, tehlike yok, su, tuvalet, kantin ve oyun alanları donanımlı piknik alanına çok yakın, uysak köpekler, kediler, kaplumbağalar, zararsız kertenkeleler ve kuşlar var. Düzlük bir alan, orman içi, sıkıntı yok ve çocuklara çok uygun. Şu salgın olmasaydı şimdi yanında kim bilir hangi ilkokuldan ne kadar çocuk olurdu. Her taraf gerçek doğasever insanlarla dolardı ve cıvıl, cıvıl olurdu. Dedi ve üzerine bastırarak ilave etti. “Çocukları getir. Özellikle çocukları getir. Onlar bize zarar vermiyorlar. Aksine onlar bizi görerek sevgiyi büyütüyorlar ve yeryüzünde yaşamın devam edebilmesi için sevginin büyümesine çok ihtiyaç var” diyerek noktayı koydu.
Yaşlı Çam Ağacı lafını bitirdikten sonra “çok doğru söylüyorsun. Bütün okullara ulaşmalıyız” dedim. İkimiz de duygusallaştık. Sessizlik oldu. Sonra konuyu değiştirmek için farklı bir soru sordum.
-Yaşlı Çam Ağacı buradaki fidan dikimlerini nasıl bulduğunu söyler misin?
Yaşlı Çam Ağacı da sanki konunun değişmesini istemiş gibi hemen cevap vermeye başladı.
-Mustafa. Burası çok yüksek bir yer değil. Kuzey cephe de değil. Yaz aylarında çok sulanması gerekli. Zaten suluyorsun da. Neyse ki fidan sayısı az ve su kaynağı yakın. Ayrıca buradaki torağa uygun dikim ve etrafın orman olması nedeni ile diktiğin fidanlara on beş günde bir derin sulama yaparsan buradaki fidanları kurtarırsın. Dedi ve devam etti. Toprak taşsız. Ancak 20 - 40 santimlik humuslu + verimli katmandan sonra yarım metre kadar kil tabakası var. O tabakayı geçince altta kum, taş ve silt karışımı bir tabakayla karşılaşırsın. Yani. Biraz zorlayarak kil tabakasını geçtikten sonra senin ve fidanların işi kolay, en azından birkaç yıl sonra su problemi yaşamazsınız. Buna karşılık kil tabakasını tama yakın geçmeden ve o kısmı verimli toprakla doldurmadan dikim yaparsan fidanların işi zor. Tabii. Senin işin de zor. Çok su taşımak zorunda kalırsın, masraf çoğalır, verimlilik düşer.
Yaşlı Çam Ağacının konuşması ilgimi çekmişti. Ancak daha iyi anlayabilmek için sordum.
Yaşlı Çam Ağacı söyler misin? Yükseklikle ve cepheyle fidan dikmenin ne alakası var?
Yaşlı Çam Ağacı “çok alakası var” diyerek lafa girdi ve bir kere güney cepheler, ya da her yana açık cepheler daha fazla güneş alır. Bu yerlerde toprak daha az rutubetli olur. Çünkü güneş bu cephelere daha çok düştüğü için toprağı kurutur. Özellikle güney bakılara dik gelen güneş ışıkları toprakta sıcaklığın artmasına sebep olur. Bazen toprak sıcaklığı 60-70 derecelere kadar çıkabilir. Bu durumlarda küçük fideciklerin kök boğazları yanar ve ölürler. Bununla birlikte toprak çok hızlı kurur ve aynı zamanda kuraklık ölümü gerçekleşir. Sadece bu kadar da değil. Güney bakılarda rüzgâr ve su erozyonu daha şiddetli olduğu için toprak derinliği azdır. Bu nedenle buralarda fidanların tutunması çok daha zor olur ve toprak ince olacağı için rüzgar büyük taçlı ağaçları devirir.
Yine de güney cephe ya da her yöne açık bir cepheye fidan dikeceksen daha sık sulamalısın. Sularken de en doğru yöntemi, yani “SİS EKO TREKKİNG FİDAN SULAMA YÖNTEMİNİ” kullanmalısın. Ancak güney bakılarda ormanlık alan yoksa oralara öncelikli olarak kısa sürelerde ve az yağışlarla kök sala bilen diken ve çalı türlerini tercih etmelisin.
Araya girerek sordum. “SİS EKO TREKKİNG FİDAN SULAMA YÖNTEMİDE NE?”
Yaşlı Çam Ağacı şöyle bir gülümsedi ve çok güzel kokular saçarak “haydi. Getirdiğin fidanları bekletme. Önce dört adet fidan çukuru aç. Sonra kaldığımız yerden devam edelim”. Dedi.
Yaşlı Çam Ağacına sevgiyle bakarak yaklaştım. Ona sarıldım. Şöyle derin bir nefes aldım ve kendimi dünyanın en güçlü insanı gibi hissederek kazma ve küreği bırakmış olduğum yere doğru yöneldim.
DEVAMI VAR