ANNE KUŞBURNU VE SESSİZLER ORMANI!
Vadide fidan dikme işim bitmişti. Su yakınlarına böğürtlen; süzek ve nemli toprakları sevdiği için akarsu tabanından iki - üç metre daha yüksek olan yerlere elma, bununla birlikte taban suyunun yüksek olmadığı yerlerle, tınlı ve her türlü tınlı topraktan hoşlanan dut fidanlarını ise akarsuya göre elmalardan daha yüksek olan yerlere diktim.
Tam da vadiden çıkmak üzereydim ki Yaşlı Çam Ağacı ardımdan seslenerek.
"Mustafa. Gidiyorsun galiba. Ancak gitmeden önce seninle konuşmak istediğim bir konu var. Seni biraz tutabilir miyim". Dedi.
Yaşlı Çam Ağacı benim en büyük öğretmenimdi. Onu dinlemeden nasıl giderdim? Hem sevinmiştim de. Kim bilir neler öğrenecektim? Hemen yaşlı Çam Ağacının yanına koştum. Yakınındaki bir taşın üzerine oturdum ve onun konuşmasını beklemeye başladım.
Yaşlı Çam Ağacı her zamanki gibi sevgiyle baktı. O bakışlar o kadar mükemmeldi ki zihnim açıldı ve bununla birlikte vücudumda bir gram ağırlık kalmadı. Evet. O kadar hafiflemiştim ki uçarak tepe çatısına konmak ve bütün gece o mis gibi çam kokuları içerisinde kalmak isteyen bir kuş gibi olmuştum.
Yaşlı Çam Ağacı beni anladı ve zihni açılsın diye çok güzel kokular saçarak anlatmaya başladı.
Mustafa. Hep fidan dikiyorsun. Birazda çalı dik. Mesela Kuşburnu dik. Hem. Sen Kuşburnunu biliyor musun? Kış boyu meyvesini dalında tutar. Ta uzaktaki kuşlar kışın aç kaldıklarında hangi vadinin neresinde kuşburnu olduğunu bilirler. Oraya gelirler. Çünkü kuşburnunun vitamin değeri çok yüksektir. Onları soğuktan (donmaktan) ve açlıktan korur.
Hem arkadaşlarına da anlat bu dediklerimi. Anlat ta vadilerdeki kuşburnunun meyvelerini tama yakın toplamasınlar. Sadece o an tüketecekleri kadar toplasınlar ve çekirdeklerini uygun yerlere gömsünler.
Düşünsene. Taa uzaklarda aç kalmış ve üşümüş bir kuş düşün. Kışın soğuğundan donmak üzere ve ona “C” vitamini lazım. Vadideki kuşburnunun yerini biliyor ve uçarak taa oraya kadar gelmiş. Yorgun da. Ama kuşburnunda hiç kuşburnu yok. Kalmamış. Çünkü insanlar sonbaharda hepsini toplamışlar.
Kuşburnu çalısı üzgün! Kuşburnu çalısı soğuktan donarak dibine düşmüş olan orman kuşuna üzgün.
Aslında biliyor musun? Kuşburnu çalısı anne. Kuşburnu çalısı herhangi bir kuşa değil, yavrusuna üzgün. Dedi ve duygulanarak sustu.
Kısa bir süre bekledim ve araya girerek sordum. Yaşlı Çam Ağacı söyler misin? Kuşburnu Çalısı nasıl oluyor da o küçük orman kuşunun annesi oluyor ki?
Yaşlı Çam Ağacı duygularını dizginleyerek kendini toparladı ve tekrar konuşmaya başladı.
Mustafa “insan eli ile yeni kurulan ormanlara orman kuşları kırk yıl sonra gelir” derler. Aslında aslı yok.
Neden mi? Şayet dikeniyle, çalısıyla, yabani meyvesiyle ve büyük gövdeli ağaçlarla karma bir orman kurarsanız orman kuşları hemen gelir.
Haydi. Şimdi sen küçük bir orman kuşu ol. Büyük ve yırtıcı bir kuş seni kovalasın. Tabii. Onun kanatları senden daha büyük. Kaçamazsın. O seni yakalar. Ancak ormanda kuşburnu çalısı varsa küçük orman kuşu o çalının içerisine girer, o alıcı kuş ona ulaşamaz ve orman kuşu canını kurtarır.
İşte aynen böyle. Orman kuşları içerisinde çalı olmayan yerlere gelmezler. Lakin. Ormanların içerisinde dikenler, çalılar ve yabani meyve ağaçları olursa neden gelmesinler ki?
Koşarak gelirler. Çünkü çalıların ve özellikle kuşburnu çalılarının içerisi orman kuşlarının yavrularını büyüte bilmeleri için son derece ideal yuva yerlerdir.
Anne orman kuşları yuvalarını genellikle Kuşburnu çalılarının içerisin yaparlar ve yuvalarını oraya yaparken de kuşburnunun faydalarını ve yerini yavrularına öğretmiş olurlar.
Dahası anne orman kuşları yavrularına üşüdükleri zaman kış aylarında çok az kuşburnu tüketmenin onları donmaktan koruyacağını öğretirler. Dedi ve ekledi.
Mustafa şimdi anladın mı o kuşburnunun neden anne olduğunu? Çünkü donarak dibine düşen o küçük orman kuşu o kuşburnunun kucağında büyüyen yavruydu. Uzaklardan gelmişti. Evine, annesine gelmişti ve annesi ona yiyecek verememişti. Çünkü tüm yiyeceklerini kuşburnunun çığlıklarını duymayarak, sonbaharda insanlar tüketmişti.
O kadar üzülmüştüm ki. Yaşlı Çam Ağacına söyleyecek söz bulamıyordum. İkimiz de sustuk ve “Yarın vadide binlerce kuşburnu tohumu ekeceğim” diyerek Yaşlı Çam Ağacına sarıldım.
Bir müddet öylece kaldık. Yaşlı çam ağacı mırıldandı.
“Hem sadece orman kuşlarımı? Kirpiler, kaplumbağalar, tavşanlar ve keklikler… Hepsi de çalıların altına yuva yaparlar. Çalılar olmazsa onların hiç biri ormana gelmezler ve orası sessizler ormanı olur” dedi.
DEVAMI VAR