Şükürler olsun…
Ülke ve millet olarak ne kadar derdimiz varsa, hepsine deva bulduk.
Hiçbir sorunumuz yok, herkesin karnı tok, evinde, işinde sefa sürüyorlarken…
Bir “Işıkları yanıyor” muhabbeti ortaya atıldı, hep beraber ışıklara odaklandık, uçuşanlar
gibi, ışık etrafında dönmeye başladık.,,
Konu kısaca şöyle, hatırlatalım…
Siyasetin dışında olması ve sadece kararları ile konuşması gereken bir AYM üyesi,
kullanıma başladığı günden beri aynı şekilde dış cephe aydınlatması yapılan AYM
binasının gece fotoğrafını kullanarak “Anayasa Mahkemesinin ışıkları yanıyor” diye
sosyal medya hesabından paylaşımda bulunmuş…
Bu tür konulara hemen tepki vermesiyle müsemma (adı olan, ünü olan) atanmış
Süleyman Soylu da aynı şekilde dış cephe aydınlatmasını kullanarak ve bütün binaların
da ışıkları yaktırarak çektirdiği fotoğrafı kullanıp “İçişleri bakanlığının da bütün uışıkları
yanıyor” cevabını vermiş….
Aslında her ikisinin de “Atanmış” kişiler olması nedeniyle tamamen siyasetin dışında
kalıp görevlerini yapmaları gerekirken, her ne hikmetten ise siyasi içerikli açıklamalara
soyunmuşlar…
Bilindiği gibi “Işıkları yanıyor” siyasi literatürümüzde “Askeri darbe” çarışımı yapan bir
ifadedir…
Ortalık karıştı mı, Genelkurmay Başkanlığı binasının ışıkları yanıyorsa, bir çalışma var,
yok yanmıyorsa, her şey süt liman anlamındadır…
Bir…
AYM üyesinin paylaşımı, en ucuz deyim ile aptalcadır. İçişleri bakanlığının yaptığı
paylaşım ise, şeddelisidir.
Ben şahsım olarak her ikisini de kabul etmiyor ve kınıyorum…
Ama size samimi duygularla bir sır vereyim mi?
Gerçekten binasında yanan “Işık” olan bir yer, hatta yerler var olacak, ama...
Ülke olarak tüm evlerimizin ışıkları yanacak da nasıl yanacak…
Her gün 24 saat yakacağımız ışıkları için harcayacağımız enerjinin, yani elektriğin
faturası gelince nasıl ödeyeceğiz diye düşünmekten “Işıkları” yakamıyoruz.
Değilse memlekette 24 saat ışıkları yanık tutup iktidarı uyarmak için o kadar çok
nedenimiz var ki…
Lakin yaksak ne fayda?
Dinlediğiniz gibi ne diyordu?
“Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal
eyleyendir."
Sarayda sıkıntı var mı?
Elbette yok ama şımarmak çok…
Sıkıntı olmadığına göre sabır da yok ki, biran önce sistemi değiştirip saltanatı kurma
çabası içindeler kendileri.
Bakmayın siz demokrasi nutuklarının atıldığına, geçmişte ne demişti, kayıtları var,
silinmedi hiç. Şöyle diyordu…
“Eğer benim emir komuta merkezim, eğer bana papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, papaz
elbisesini giyer, bu şekilde gider görevimi yaparım…”
İktidara geldiği günden bu yana, demokrasi arkasına sığınarak, “…emir komuta
merkezi…” ne emrediyorsa zaten onu yapıyor.
Boşuna mı tarikatlara ve cemaatlere bu kadar göz yumuluyor. Boşuna mı Cumhuriyetin
köşe taşları yerinden oynatılıyor? Boşuna mı cumhuriyetin kurucularına ve o günün
koşulları ve dar olanaklar içindeki çalışmalarına saldırılıyor? Boşuna mı “İki ayyaş”
deniliyor?
Bunların hiç biri rastlantı değildir.
18 yıldan beri ilmek ilmek örülerek getirilmiştir bugünlere…
Ancak…
Millet, düştüğü durumun da artık farkına varmıştır, her ne kadar yine de destekçileri olsa
da…
Destekçileri ile de zaten aynı yolda beraber yürümüyorlar mı?
Artık bıçak kemiğe dayanmıştır…
Bu iktidarın son kullanma tarihi, 2023 ama o tarihten önce daha çok bozulup ambalajı
patlayabilir ve erken seçime gidebilirler.
İşte tam da bu arıda…
Millet eğer elektrik faturasını ödeyebilme gücü olsa, her gün 24 saat ışıkları yakacak,
aydınlığa doğru yola çıkacak ama, fatura ödemeye gücü yok, kalmadı ki!...
XXX
Bugün, yani 14 Ekim 2020 Çarşamba günü saat 14 itibariyle AYM genel kurulu bir toplantı
yapacak, sonucunu bekleyeceğiz bir süre ve açıklama yaparlarsa, yazımıa devam
edeceğim.
XXX
Anayasa mahkemesinin toplantısı 18.45 sularında tamamlandı ve her hangi bir açıklama
yapılmayacağı açıklandı…
Eh, bu da bir açıklama ama gerekçesi çok ilginç…
İki konu görüşülecekti, görüşülmüş. Ortak bir noktaya varılamadığı için açıklanacak bir
nokta da ortada yokmuş…
Sonuç üzerinde yine siyasilerden güzel bir tepinme bekliyoruz da haybeye (boşuna)
tepinirler. Yukarıdan ne emir geldiyse o yapılmıştır. Belki de bundan sonra ışıkları yakıp
yakıp söndüreceklerdir. Ne dersiniz?