Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomi tartışılırken, “Türkiye yüzde 7 büyüdü” açıklaması, halk arasında şaşkınlığa neden oldu.
Pandemi süreci başladıktan sonra içine daha beter düştüğümüz ekonomideki sıkıntılar, işsizlik, gelir düşmeleri gibi birçok unsurun bir araya gelerek milleti zor durumda bırakmışken…
Soruyor millet, “Sorması ayıptır” diye söze başlayarak…
“Nasıl oluyor da yüzde 7 büyüdü ekonomi bu süreçte” diyor.
Aslında, eğer söyleyecek bir sözünüz kalmadıysa, olmayanları var “mış” gibi gösterme sanatıdır bu.
Elbette ben de anlamadım, nasıl oldu da büyümede yüzde 7 gibi bir rakama ulaştık?
O zaman, işin içindekilere sormak gerekir diye düşünüp, “Yüzde 7 geliştik, evet” diye düşünebileceklerden birisine sordum.
Gardaşşşş… Ne iş?
Cevap oldukça ilginç geldi bana…
Şöyle anlattı…
XXX
Diğer sektörleri bilmem. Ancak Pandemi süreci içinde büyük bir kısım sanayici, süreci fırsata çevirdiler.
Özellikle Çin’den yapılan ihracatlarda azalma, hatta durma olunca, Avrupa, ihtiyaç duyulan sanayi ürünleri için yüzünü Türkiye’ye çevirdi.
İhracat arttı, döviz girdisi çoğaldı.
Bunu nereden anlıyoruz?
Sanayi bölgelerinde, sanayicinin kullandığı elektrik ve doğalgaz sarfiyatı, bir önceki dönemlere göre iki katına çıktığı oldu. Bu demektir ki, üretim arttı.
Hal böyle olunca, “Türkiye, yüzde 7 gelişti” ifadesine katkıda bulundu demektir ama varsa bir başarı, Türk sanayicisi ve emekçisinin başarısıdır.
XXX
Dedi…
Şeye benzedi bu rakamın görüntüsü…
TÜİK’in enflasyon hesabı yaparken sepetin içine, yerseniz diye “Kutu kutu pense”yi de eklemesi gibi bir şey…
XXX
Bir gün iki ortak oturmuşlar, yılsonunda kâr paylaşımı için hesap yapıyorlar.
Hesabı, muhasebecileri çıkarıyor ve ortaya koyuyor, farzı misal, “Kârınız bu. İkiye böldüğünüzde de 100 er lira hissenize düşer.”
Ortağın biri, çıkan hesabın yanlış olduğunu söyleyerek “Bir de şöyle hesap edelim” diye itiraz ediyor.
Hesaplar yapılıyor, bu kez istediği rakama da ulaşılamıyor.
Tekrar itiraz ediyor “Bir de şu taraftan hesap edelim…”
Ne taraftan hesap edilirse edilsin, bir türlü razı olmuyor.
Durumdan sıkılan diğer hissedar, muhasebecisine, “Nasıl istiyorsa öyle bölüştür, artık bitsin ki sıkıldım. Kendisine de Allah’a havale ediyorum” diyor.
Bunun üzerine ortağı öyle bir hesap yapıyor ki, gerçek kârın 3 paydan 2 si kendine, biri de ortağına kalıyor…
Sonra mı?
Allah, her zaman bilen ve görendir…
Başka ne olmasını bekliyorsunuz ki…
XXX
Adamın biri arkadaşına sormuş; “Sekiz kere sekiz kaç eder?”
Arkadaşı, alaycı bir gülüş içinde, “64 eder…” demiş.
Arkadaşı, “Bilemedin, 65 eder…”
Arkadaşı “Hadi oradan, çarpım tablosunu yeniden mi icat ediyorsun” deyince, “İspatlarım” demiş arkadaşı.
Ve başlamış anlatmaya…
“Bir bütün, parçalarının yüz ölçümünün toplamına eşit mi?”
“Heee…” demiş arkadaşı, “Doğru, eşittir…”
Sonra başlamış 8x8 kareyi parçalara bölmeye ve oradan üçgen haline getirdiği parçalar üzerinden hesap yapmaya…
“Tabanı, 5+5=10 eder mi?”
Arkadaşı “Tamam eder…”
“Şimdi yüksekliğini hesaplayalım. 5+8=13 eder mi?” bir taraftan da üçgen üzerinde gösteriyor ki, söyledikleri doğru.
“Evet eder…”
Arkadaşı bilgiç bilgiç son darbeyi vuracak aslan gibi kafasını kardırmış: “Üçgenin tabanı ile yüksekliğinin çarpının yarısı, üçgenin alanı mı?”
“Heee… Alanı eder…”
“Çarp ve böl o zaman… 10x13/2=65 edeeeeer…”
Adam kafasını karıştırırken bir kareye bakmış, bir üçgene bakmış, bir türlü anlamamış ve sonunda…
“Demek ki oradan hesaplanınca 65 ediyor” demiş…
XXX
Ekonomide hesaplar, nereden bakarak hesapladığına göre değişkenlik gösteriyor…
Oradan bakarsan öyle, buradan bakarsan böyle de vatandaş tarafından bakınca nasıl oluyor, orası oldukça gizemli…