Dr. Naim Babüroğlu @NaimBaburoglu sosyal medyada önemli paylaşımları ile dikkat çekiyor.
Emekli Tümgeneral Dr. Naim Babüroğlu, geçtiğimiz günlerde Kayseri’ye gelmişti.
Önemli konu başlıkları ve satır araları ile de epey ses getirmiş ve büyük ilgi görmüştü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ÇYDD’nin davetlisi olarak.
Bugün yine bir Dr. Naim Babüroğlu derlemesi var köşemizde.
Türkiye gerçeklerine dair.
Geçmişten geleceğe atıflarla ve bugünkü Dünya gerçekleri ile ilgili önemli uyarılar ile.
Bakalım ne diyor Dr. Naim Babüroğlu?
YALANLAR VE GERÇEKLER...
Tarihe ışık tutuyor.
Zira kendisi bir tarihçi.
Tarihçi, Yazar, Uluslararası İlişkiler, Strateji, İstanbul Aydın Üniversitesi, İnkılap Yayınevi.
Tane tane anlatıyor anlamayanlar için.
Üstüne basa basa ve özenle.
Hem soruyor, hem sorguluyor, hem de geçmişimize ayna tutuyor, ışık oluyor.
Ve diyor ki;
-Gelecek kuşakların, bugünlerde yaşanan gerçekleri bilme hakkı var.
-Dünyada en fazla göçmeni barındıran Türkiye, demografik yapının değişimi tehlikesiyle yüz yüze mi?
-II.Abdülhamid ve Padişah Vahdettin gerçeği nedir?
-Lozan gerçekten hezimet mi?
-Milli Mücadeleyi Vahdettin mi başlattı?
-Türkiye üzerine oyunlar ve Şeyh Said olayı...
-İslam Dünyası neden geri, Batı neden ileri..
-Yozlaşmanın yaygınlaştığı, cehaletin bilgeliğin yerini aldığı toplumda güneş batarken, bilgi ve liyakat artık gereksizdir.
Belgeler ışığında, “Yalanlar ve Gerçekler...”
BİLMEDİĞİMİZ GERÇEKLER!
İstanbul’un işgali üzerine bakın ne diyor Babüroğlu;
“16 Mart 1920, İstanbul resmen işgal edilir.
Rauf Orbay, Meclis Başkan Vekili Abdülaziz Mecdi Tolun ve Konya Milletvekili Vehbi Efendi saraya Padişah Vahdettin’e giderler. Meclis heyeti padişahtan işgale karşı çıkmasını ister. Vahdettin bu isteği kabul etmez. R.Orbay’ın ısrarı üzerine;
“Rica ederim, dikkat edin. Bu adamlar her şeyi yaparlar, meclisteki sözlerinize dikkat edin.” diye ikaz eder.
R.Orbay’ın işgale karşı çıkılması gerektiğini söylemesi üzerine, Vahdettin, şöyle cevap verir:
“Rauf Bey! Bir millet var, koyun sürüsü. Buna bir çoban lazım. O da benim.”
Bu millet böyle padişah gördü…#istanbulişgali”
NANKÖRLÜKLER PEŞİNİ HİÇ BIRAKMADI…
Tam bir Atatürk aşığı Babür.
Onunla ilgili gerçekleri anlatmaktan uzanmıyor.
Bakın ne diyor Atatürk ile ilgili olarak?
“15 Ocak 1923, Eskişehir’de.
Zafer sonrası memleketi dolaşmaya başlar.
Ve dünya, en büyük devrimciyle tanışacaktır.
10 yıl içerisinde, Türkiye’yi Batı’nın 400 yılda başaramadığı bir yere taşıyacaktır.
Millete sevdalı, milleti de ona sevdalı.
Milletine veda ettiğinde, 57 yaşındaydı.
Tarihin Kıskandığı Lider’di ama hep yalnız adamdı.
Ve en güzel anları, hüzün doluydu…
Nankörlükler peşini hiç bırakmadı…#Atatürk”
VE... İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞI...
Bakın bu konu son derece önemli.
İslam alemi sessiz.
Ama İrlanda yıkılıyor.
Güney Afrika ses veriyor.
İsrailliler bile İsrail'i protesto ediyor.
Miting yapmakla bu işler çözülmüyor.
Hele hele de el altından ticaret yapmakla sadece düşmana cephane veriyorsunuz.
Bu konuya dair Babüroğlu'nun tespitleri mi?
"Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail'e karşı açtıkları soykırım davası için:
“Hiçbir zaman kendimi bugünkü kadar gururlu hissetmemiştim.” dedi.
-Darısı, 22 Arap ülkesinden oluşan Arap Birliği’nin ve Arap ülkelerinin başına.
Belçika başbakan yardımcısı, İsrail aleyhine açılan soykırım davasını desteklediklerini açıkladı.
-Arap Birliği ülkelerinden biri ya da bir kaçı neden İsrail'e Uluslararası Ceza Mahkemesinde dava açmadı?..
Veya 57 Müslüman ülkeden biri ya da birkaçı açamaz mıydı?.."
YOZLAŞMA YAYGINLAŞIRSA…
Bir ülkede yozlaşma yaygınlaşırsa;
-Önce dürüst insanların değeri sıfıra indirilir,
-Yüzsüzlük yiğitlik olur,
-Saygısızlık nezaket olur,
-Etraf kasaba kabadayısıyla dolar,
-Bilginin yerini bilinçli cehalet alır,
-Liyakatin yerini biat alır,
-Ve küçük insanların büyük gölgeleri olur…
İşte orada, artık güneş batıyor demektir.
BU KONU BİR BAŞKA YAZI KONUSU...
PKK, PYD-YPG ile ilgili konularda da tam bir uzman.
Emekli Tümgeneral Dr. Naim Babüroğlu: “ABD, PYD-YPG terör örgütüne desteği kesinceye ve F-16 savaş uçaklarını verinceye dek Türkiye’nin İsveç’i 50 yıl, 100 yıl kapıda bekletmesi lazım.” diyor.
Ama durum ne yazık ki tam tersi…
Bu konuya ve Suriye-Irak ve komşulara dair de kısmet olursa bir başka yazı konusu olarak ele alalım inşaallah.
VE… NE YAZIK Kİ!...
Yazımızı önemli bir tespiti ile bağlayalım Babür’ün;
Cehalet bilinçli bir tercih…
Anıtkabir bir mezar değil, Türk Ulusu’nun Milli Mücadele Ruhu, özgürlük ve bağımsızlık sembolü; toprağı vatan yapan şehitlerin kanı, kutsalıdır.
Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsal hafızasıdır.
Oku!
İkra!..”