Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk savunma sanayisinin yüksek teknoloji merkezi Teknopark İstanbul’u ziyaret ederek yapımı tamamlanan 2. Etap binalarının açılışını yaparken, istihdamın artırılmasının formülünü şöyle açıklıyor…
“Yatırım olacak ki istihdam artsın…”
Ekonomide bu kural bilinmedik bir şey değil, ekonomi konusunda az buçuk bilgisi olan da bunu bilir ve söyler de, arkası?
Arkasını anlatacağım da aynı konuşma içinde şu sözü de çok ilginç, elbette yiyen olursa…
“Türkiye, Menderes ve Özal dönemi dışında böyle bilinçli bir hedefe sahip olmadığı ve gerekenleri yapmadığı için yarıştan kopmuştur. Yeniden bu yarışa dâhil olmamız son 17 yılda demokraside ve ekonomide gerçekleştirdiğimiz adımlar ve atılımlar sonucu gerçekleşmiştir.”
Gerçekleri bir kez daha hatırlamak gerekir. Unutma özürlü de olsa aklımızı, hafızamızı yokladığımızda bazı gerçekleri görebiliriz.
Teknokentleri gereği gibi kullanan girişimcilerin, uygulamalardan faydalandıkları açıktır.
Konuşmanın devamında…
“Nitekim içinde bulunduğumuz Teknopark da rahmetli Turgut Özal’ın bir projesiydi. Bu bölge 1988 tarihinde, yani bundan tam 32 sene evvel Bakanlar Kurulu kararıyla İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Proje Alanı olarak belirlendi. Havalimanı 2001’de biterken, işin teknoloji parkı boyutu tamamıyla görmezden gelindi. Ne mutlu ki projenin teknopark ayağını hayata geçirmek bize nasip oldu.”
Diyor ya hani…
Teknokentler örneğin…
AKP’nin ürünü değil…
Teknokentler konusundaki Kanun ise yoğun çalışmalar neticesinde 6 Temmuz 2001 tarihinde Resmi Gazete'de 4691 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu” adı altında yasalaşmıştır.
AKP ise 14 Ağustos 2001 yılında kurulmuş, 3 Kasım 2002 yılında yapılan genel seçimlerde % 34,42 oy alarak 365 milletvekili ile tek başına iktidar olmuştur…
Siz iktidarda iken buraların gelişmesini muhalefet mi sağlayacaktı? Ayrıca sözün gizli anlatımında yine cumhuriyet dönemini (Atatürk’ü İnönü’yü ve Demirel’i) yok sayma kokusu var.
“Yatırım olacak ki istihdam artsın” sözünün genişini vereyim de “Cımbızlamış olmayayım. Şöyle diyor Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan…
“Buradan tüm iş dünyamıza seslenerek diyorum ki, zaman, yatırım zamanıdır. Yatırım olacak ki üretim olsun ve istihdam artsın. Hükûmet olarak yatırım desteği veriyoruz, üretim desteği veriyoruz, AR-GE desteği veriyoruz, istihdam destekleri veriyoruz ve faizler ciddi manada tek haneli rakama düşmüş vaziyette. Öyleyse şimdi girişimcinin artık yatırım zamanıdır. Yatırım istihdamı getirecektir. İstihdam üretimi ve ardından da rekabeti getirecektir. Yani üzerimize düşen her şeyi biz yapıyoruz. Girişimci de üzerine düşeni yapsın. Sonra geç kalırsınız.”
Önce somak istediğim şey şu…
Her şeyi veriyorsunuz.
“Verme” eylemi sizin fıtratınızda var, kim ne isterse veriyorsunuz da…
Vermediğiniz ya da veremediğiniz, sizde olmayan bir şey var, onu vermiyor, veremiyorsunuz.
O da şu: Güven veremiyorsunuz…
Sanayici, ticaret erbabı, ortamı güvenli bulursa, iktidarın icraatlarının yatırıma uyduğunu görürse, hiç kuşkunuz olmasın ki yatırımı yapar, istihdamı, dolayısıyla üretimi artırır. Üretimdeki artış, çeşidine göre elbette dış ticareti de etkiler, ihracat rakamları yukarı çıkarken, Teknokentlerdeki teknolojik gelişmeler arttıkça da bağlı olarak ithalat da azalır.
Yani…
Her zaman söylediğimiz şeyi bir kez daha anlaşılır şekilde tekrarlamak istiyorum.
Girişimci, yatırımcı…
Gerek yerli gerekse dış kaynaklı…
Ülkede siyasi, sosyal, demokratik ve hukuksal güven duygusunu alamazsa, yatırım ya da en azından stabil çalışma bile olmaz.
Hiçbir zaman iflas etmeyeceği düşünülen ve istihdama büyük katkıları olan kurum ve kuruluşlar, geçtiğiniz süreç içinde iflas etmişken… İlla isimlerini mi sayalım, her gün gazetelerde çarşaf çarşaf haberleri çıkıyor.
Yatırımcı, girişimci neye güvenip de yola çıkacak?
Sizin “Veriyoruz” dediğiniz desteği ansızın ve haber bile vermeden ya da saklayarak geri çektiğinizde ne olacak?
En son güven duygusunu yitirdiğinizi gördüğümüz girişiminizi izlemeye devam ediyoruz, bakalım ne yapacaksınız?
CHP’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetine dayanan, gelirinden tek bir kuruşu parti kasasına girmeyen hisseleri…
Vasiyet üzere CHP tarafından yönetilmektedir.
Söz konusu hisseleri daha önceleri de birileri Hazineye devredilmesini sağladılar. AYM, bu uygulamayı hem anayasa hem de miras hukuku açısından aykırı bularak iptal etti.
Şimdi siz, bir kez daha deniyorsunuz…
Girişimci, yatırımcı, istihdamı artırıcı çalışma başlattığında, ekonomiye katkı sağladığında ve sonucunda da elbette bir kazanç de elde ettiğinde…
Bir kanun çıkartarak tepesine çökmeyeceğinizin bir garantisi var mı?
Siz lafı dolandırın, işiniz bu da bizim dolandırmaya fazla vaktimiz yok. Bu kadar dolandırdığımız yeterli.
Bilmeniz gereken şey, ekonomi kendi gerçekleri içinde gelişir. Siz emir verdiniz, talep ettiniz veya destek verdiniz diye değil…
Öncelikli vereceğiniz destek, güven duygusu olmalı ve bunu da uygulamalarınızda ahali görmeli. Yerlisi de yabancısı da.
Daha sonra…
Özlü söz gibi, her kasap işin bilir…
İstanbul’da açacağınız kanal, istihdamı artırmaz, ekonomiyi düze çıkartmaz, aksine oraya yatırmayı planladığınız para heba edilmiş gelecektir. Bu inadınızla bile güven vermezken istihdamın artıracağını bir kenara bırakalım, ayakta durmayı sağlayacak çalışmayı bile yapmak zor.
Siz ekonomiyi düzeltecek kanallar açın ama bunları da bu zihniyet ile yapacağınız yok.
İnanabilsek…
Vallahi de billahi de tüm dükkânlar senin…