Doğru okudunuz başlığı, tengelleniyoruz millet olarak ve nerede, nasıl ve hangi koşullar altında
duracağımız da belli değil ne yazık ki.
Genç nesil, “Tengelleme de ne demek yaa…” diyebilir..
Hatta Kayserili olmayanlar da…
Yuvarlanma demektir…
Çocukluğumuzda, büyükler bize “Hadi bir tombalak aş da görek” derlerdi, bu da bir nevi
yuvarlanmaktı. Tomballak aşmanın bugünkü anlatımı ile karşılığı “Takla” atmaktır.
Aralarında çizgi gibi bir fark var…
Tengelllenen, yani yuvarlanan millet, milletin gözü önünde tombalak aşan ise siyasiler…
XXX
Dikkatinizi çekmeye gayret ediyoruz…
Ülke ve millet olarak artık büyük bir sarmalın içine doğru yuvarlanıyoruz, yuvarlanmaya
başladık…
Ancak iktidar, Ay’a gitmek, galaksiye gitmek gibi, “İnadına” kanal İstanbul’u yapmaya çalışmak
gibi akıl dışı işlerle uğraşıyor…
Günün ekonomik koşulları içinde, milletin ve ülkenin önceliği, bunlardan hiç biri değil. İktidarın
ayranı yok içmeye, tahtırevan ile gidiyor gezmeye…
XXX
Hemen her yerde maske-mesafe-temizlik kurallarına harfiyen uyulması, aksi halde 900 lira ceza
ödeyeceği belirtilirken, siyasilerin cenazelerde bu kuralı hiçe saydıkları…
Parti kongrelerinde “Lebalep” salonların dolu olmasını başarı olarak gösterilmesini hangi kurala
bağlamamız gerekir anlayan varsa beri gelsin.
XXX
Özellikle ihracata çalışan sanayi kuruluşlarının işleri tıkırında…
Ya “Çarşı esnafının” durumu ne, ilgilenen var mı?
Görüyorsunuz, ya çarşı esnafısınız ya da o esnafın iş yerinin önünden her gün gelip geçiyorsunuz,
nedir durum?
Dahası, önümüzde önemli günler var ama o günlerle ilgili alınmış tek bir karar yok.
Yaşanan belirsizlik insanlarda artık bezginlik ve umutsuzluk yaratmaya başladı.
İşsiz, bırakın iş aramayı iş aramak için sokağa çıkmaya gücü kalmadı, gören var mı?
XXX
Bütün yaşanan ve gelecekte yaşanacaklara rağmen, iktidar muhalefetin “Damat” saldırısına
“Başarısı gölgeleniyor” ya da “Aileye saldırı” olarak savunmaya çalışıyor.
Her zaman söyledik, siyaset ince zanaattır, dikkat ister.
Eğer camdan evde oturuyorsan, başkasının camına taş atmamanı gerektirir.
Siyasette veremediğin hesap, her zaman yumuşak karındır. Darbelere ancak bir süre dayanabilir
sonra da pötler, orta yere cerahat gibi akar pis ve kokulu görünümü ile.
XXX
Ahmet Davutoğlu, partisinin Fethiye toplantısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı
Erdoğan’a Berat Albayrak’ın milletvekili yapılmaması konusunda uyardığını, bakanlığı
konusunda da uyardığını buna rağmen milletvekili ve bakan yapıldığını anlatıyor…
Dönüp siyasi tarihimize baktığımızda, Turgut Özal’a kadar hiçbir siyasinin ailesinin siyasetin
önüne geçtiğini, malzeme olduğunu görmedik.
Bir rahmetli Süleyman Demirel’in yeğeni “Yahya Demirel” olayı var ki, o konuda Süleyman
Demirel, yeğeni lehine kılını bile oynatmamıştır ve Yahya Demirel mahkûm olup cezaevine girmiş,
cezasını da çekmiştir.
Davutoğlu’nun da dediği gibi, eğer aile fertlerini siyasetin önüne atıyorsan, onların eleştirilmesine
engel olamaz ve “Aileme saldırıyorlar” adı altında savunma yapamazsınız.
XXX
Elbette geldiğimiz şu günde…
Derdimiz kısır tartışmalara, kavgalara, gürültülere bakıp eğlenmek değildir.
Eğlenme vakti ve saati kalmadı, oturup siyasetin çözemediği kördüğümü, demokratik ve yasal
düzlemde özgür irademiz ile nasıl çözeceğiz, ona kafa yormamız gereken gündeyiz…
Artık tengellenirken, bir yere tutunup da durmak zamanı…
Artık önümüzde tombalak aşan siyasilere, sirkte seyreder gibi bakma zamanını geçtik.
Ya tengellenirken bir kayaya çarpıp parçalanıp dağılacağız ya da aklımızı başımıza toplayıp,
gözümüzü açıp, tutunacak bir dal görmeye çalışıp, o dalı görüp yapışacağız ki duracağız.
Görünen o ki…
Tengel-mengel giderken gittiğimiz yer, tutunamazsak uçurumdur.
Hatta uçuruma iki ölçü mesafe kaldı.
Ölçüyü tutturamazsak eğer, vay gele başımıza.
Demedi demeyin gari…