MEDYATİK BEYİN YIKAMALAR, DEĞİŞMEYEN ÖNYARGILAR

Papaz efendinin biri Napolinin liman köylerinden birisine tayin edilmiş. Köye varır ve bakar her aile on/ onbeş çocuk sahibi. Dehşete kapılır ve sorar “Maşaallah köyünüzde her ailenin on/ onbeş çocuğu var şaşırdım der. Köylüler,“ Papaz efendi, bizim köyden posta treni her sabah saat beşte geçiyor. Geçerken de şiddetli düdük çalıyor uyanıyoruz. Güneş saat altıda doğuyor. O bir saatte uyuyamadığımızdan boş durmuyoruz ve nufusü böylece arttırmış oluyoruz -nasıl olsa gusül zahmet yok dimi gavur ha haha- demiş. Neyse fıkra yazımıza girişti.

KASABA SİYASETNDE ÖN PLANDA DİKSİYON, GÖRSELLİK VE KOZMETİK

Değişmeyen yapıları tek sermayeleri illüzyonist şhowlarıdır. Yoğunlaştıkları hedefe varabilmek için şeytan tüyü varmış gibi adamı büyülerler. Nefisleri imrendiren, inanılmayacak şeylere inandıracak süper nutuk atarlar. Gerçekleri değil de seçmenin işitmek istediklerini söylerler. Yaldızlı yalanlar, yalanlar, yalanlar, bitmeyen bom boş laflar. Diksiyon süper, kozmetik-kılık kıyafet süper. Adam kandırmayla ilgili her türlü kursu almışlar gibi.  Dediğimiz şekilde diksiyona, görselliğe ve kozmetiğe emsalsiz yüklenmişler. Tek sermayeleri illüzyonist Showları.

Asla içinden çıktıkları muhatap aldıkları halk gibi doğal ve duru olmayı düşünmez. Çünkü halk için, Allah için diye pek dertleri yoktur. Bir de bu güne kadar işledikleri defolu işlerini gizleme telaşı var. Kısaca hayat ve  ahiret hakkında pek malumatları olmayan politikacıların bencil, çıkarcı ihtirasları yüzünden yüzünden çıkmaktadır ülkedeki bütün sorunlar. Haksızlık ve adaletsizlik vakayı adiyeden olmuş kanıksanmıştır adeta. Dürüstlük ve etik/ ahlak buharlaşmakta ayrımcılıklar ve her türlü çıkarcılığın önü alınamamaktadır. En adi adamlar suçlular sütten çıkmış ak kaşık gibi takdim edilmekte, mağdur ve zavallı insanlar bütün olumsuzlukların sebebi olduğu anlayışı ikame edilmektedir kanaatindeyiz gelmiş olduğumuz seçim arefesinde.

VE EİNSTEİN BUYURUYOR Kİ….

“Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki peşin hükümleri , önyargıları söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zordur” Doğru söylüyor büyük filozof. Maalesef önümüzde duran gerçeklerin açık perdelerini alenen gördüğümüz ve yaşayarak aynelyakiyn bizzat tattığımız halde; neden realitenin gereğini yapamıyoruz? Siyasiler tarafından itilip kakılmaya, aldatılmaya tekrar tekrar onurumuzu kaybetmeye ve hep zillete razı oluyoruz.

Kul olarak inandığımızı söylediğimiz, taklidi de olsa iman ettiğimiz yaratıcımıza  başkaldırıyor, ilahi hukukunu çağdışılık ve ilericilik/ gericilik safsata safsatalarına indirgeyip ilahi hükümleri günlük hayatımızdan out ediyoruz.  En iyi, en güzel, en doğru, en helal dünyevi ve uhrevi kazanç vaadeden hükümlerini uygulamıyor kendimize zulmedip kalpazanların soyma, sömürme siyasetlerine alet oluyoruz. Yüce yaratıcıya gösterdiğimiz itaatsizlik ve başkaldırıyı, aksül ameli, neden sahteci din adamlarına ve yalan siyaseti yapan kalpazanlar gösteremiyoruz diye soruyorum bazen kendi kendime.  Hatta yalan ve yanlışlarını doğru, söz ve davranışları ile hitabelerini bütün söz ve davranışlarını tartışılamaz, her türlü eleştiriden uzak, sanki rızık veren, kalkındıran, kurtaran, fayda ve zarar sağlayan, yol gösteren  hatta hidayete erdiren  gibi tanrısal/ ilahi üstünlüklerle yüceltiyoruz seçim arefesi her yerde durmadan konuşan fanileri.

Artık soru sormasını, sorgulamasını, politikacının yapacağım diye söz  verip yapmadığı/ yapamadıklarının hesabını soracak demokratik erginliğe ulaşmamız lazım değil mi diyorum. Seçim dönemi ve seçimler hayırlı sonuçlarla neticelensin inşallah. Allah Teala “Aklını kullanmayanlara her çirkinliğe düçar kılarım buyuruyor. – yecalüllaherricsealelleziyne la ya kiluun- ayetinde.