Hikâyeyi aklımda kaldığı kadarıyla yazacağım…
Kayseri’de ünlü bir Memed Emmi vardır. Ünü, baklavayı olağanüstü yemesidir ve Kayseri’de
hemen herkes tarafından tanındığından, düğün yemeklerinin de baş davetlisidir.
Yine böyle bir davette Baklava tepsisi ortaya gelince, daha kimse tepsiden bir dilim baklava
almadan, gençlerden biri “Kaç dilim baklava yersin Emmi?” diye sorar.
Memed Emmi, “Ne bileyim, yerken saymıyorum ki” der…
Genç, “Sen ye, biz sayalım” der ve Memed Emmi baklavadan yemeye başlayınca genç de saymaya
başlar…
Beş, on, onbeş, yirmi derken genç “Memed Emmi, sayıyı şaşırdım” der…
Memed Emmi, gencinin yüzüne söyle bir bakar, tepsiden bir dilim daha baklava alır ve “Say, taze
bir” der ve yemeye devam eder…
XXX
Bilindiği gibi Kayseri’de yayın hayatında olan 15 gazete birleşti ve sayı üç gazeteye indi…
Sürekli yazı yazdığım Kayseri Hâkimiyet gazetesi de basılı yayınına, diğer gazeteler gibi son
verdi…
Ben de Kayseri Star Haber gazetesinden davet aldım ve burada yine karşınızda olacağım. Çünkü
57 yıldan bu yana soluduğum matbaa mürekkebinin ve gazete kâğıdının kokusunu koklamaktan
vazgeçemiyorum. Hücrelerim, her an bu kokuyu almak istiyor.
Yani, Memed Emmi’nin dediği gibi, bugün taze bir…
Bir farkla, bugüne kadar yazdığım yazı üslubunu, birleşmeden kaynaklanan oluşuma zarar
vermemesi için biraz yumuşatarak…
Taze bir diyor, başlıyoruz…
XXX
Ben Ankara’da ikamet ettiğim için, Kayseri gündeminden oldukça uzağım. Bu nedenle yazılarım,
genellikle genel siyaset ve olaylar üzerine düşüncelerimi açıklamak şeklinde olacaktır.
Bu nedenle konumuz, “Adli Yıl Açılış Töreni” ile ilgili…
Her yıl “Adli Yıl”ın açılışı nedeniyle, Yargıtay Başkanlığınca düzenlenen “Açılış töreni”, bu yıl da
yapıldı. Ancak tören son birkaç yılda olduğu gibi yine Saray külliyesi içindeki büyük toplantı
salonunda yapıldı.
Gönül isterdi ki, toplantı Yargıtay’ın bir biriminde gerçekleşseydi.
O salon, iktidarın vesayeti altında yapılıyormuş izlenimi veriyor. Bu benim düşüncem elbette.
Açılışta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Hukuk” üzerine görüşlerini paylaşırken,
sözü avukatlara getirdi, açık grevinde ölen avukat üzerinden de avukatlara yüklendi…
Özgür düşüncedir, elbette düşüncelerini söyleyecektir, buraya kadar bir yanlışlık yok.
Ancak konuşma içinde kurduğu bir cümle var…
"Diğer kurumlarda terör örgütleriyle böylesine içli-dışlı olan kişiler nasıl mesleklerinden men
edilebiliyorsa, avukatlar için de böyle bir yöntemin gerekip gerekmediği tartışılmalıdır."
Birincisi, avukatlılık mesleği yapacakların barolara kayıtlı olmaları zounludur. Baro
yönetmeliğine göre avukatlık yapan üyelerinin, meslekten men edilmesi ile ilgi işlevi var. Diğer
bir deyişle avukatlar, asla başıboş davranabilen kişiler değildir. Eğer avukatlık görevini yaparken
suç işlemişlerse ve bu suç meslekten men edilmelerini gerektiriyorsa, disiplin kurulları kararı ile
men edilir ve bir daha avukat cübbesini üzerlerine geçiremezler…
İkincisi, eğer “Hukukun üstünlüğü” ilkesi geçerli ise, “Düşüncelerin özgürce ifade edilebileceği”
ilkesi kabul ediliyorsa…
Sanığın savunma hakkının korunması ve serbestçe yapabilmesi, adil yargılanmasının sağlanması
açısından, yargının savunma ayağını temsil eden avukat, olmazsa olmaz kuraldır.
Diğer yandan, avukatların da düşüncelerini özgürce açıklamak gibi bir hakları vardır.
Özgür düşünceyi açıklamak, suç teşkil edecek eyleme dökülmedikçe de suç olamaz. Eğer
düşünceyi suç haline getirirseniz, “Hukukun üstünlüğü” ilkesini hiçe saymış olursunuz ki, bu
davranışın tanımlaması başkadır.
Diğer yandan avukatın suç işlemle gibi bir hakkı yoktur.
Eğer eylemi suç oluşturuyorsa, bağımsız yargının savcıları ve hâkimleri takdir eder ve cezasını
veriri.
Bu düşünceler içinde ifade etmek istediğim özetle şudur…
Özgür düşüncelerin açıklanması çerçevesinde hiçbir kişi, makam, mevki, suç oluştursa da
parmak sallamak hakkına sahip değildir. Eğer bir parmak sallanacaksa, o makam hukukun
üstünlüğü ilkesi altında, bağımsız yargının kararı ile olabilmelidir.
Nokta…
XXX
“Taze bir” ile herkese merhaba…