Eğer bir cevaba, tanımlanmaya, anlatmaya, “Sözde” kelimesi ile başlarsanız…
Bu kelime, Kayseri şivesiyle, “Öğ ila, sözünde çıksın” demektir.
Ya da “O ne’şee söz, gadamı al” demektir.
Yani…
Umursamazlıktır…
Cevap vermeye değer görülmemektir…
Gale almamaktır.
Tanımıyorum demektir…
Biz ülke olarak, daha doğrusu iktidarlar olarak, dış ülkelerin bazı tavır ve yaptırım ya da baskılarına karşı “Sözde” diye başlayan cümleleri kullanmaya pek meraklıyızdır.
Bunların arasında bir tanesi var ki, doğum günü, yılbaşı günü, evlilik yıldönümü, sevgililer günü v.s. her yıl standart kullanırız.
O da şu…
Acaba ABD Başkanı, 24 Nisan’da “Soykırım” kelimesini kullanacak mı, kullanmayacak mı?
Hattalar önce tartışması başlar, bugüne kadar Ronald Reagan dışında hiçbir ABD başkanı doğrudan, saptırmadan, eveleyip gevelemeden, “Acaba Türkiye ne der” derdine düşmeden “Soykırım” kelimesini kullanmadı.
En azından ben öyle hatırlıyorum…
Ama bu kez, 24 Nisan’dan hemen önce Biden ile Erdoğan, telefon görüşmesi yaptılar. ABD basını ve yabancı haber ajansları, Biden’in, “Soykırım” kelimesini kullanacağını Erdoğan’a apaçık, net, kuşkuya gerek kalmayacak şekilde ifade ettiği şeklinde haber geçtiler…
ABD Başkanı Joe Biden, İstanbul’u “Konstantinopolis” olarak adlandırırken, şöyle dedi…
"24 Nisan 1915'te Konstantinopolis'te Ermeni aydınları ve cemaat önderlerinin Osmanlı yetkililerince tutuklanmasıyla başlayarak 1,5 milyon Ermeni bir imha harekâtı dâhilinde sınırdışı edildi, katledildi ya da ölüme yürütüldü."
Yetmedi, 1915 yılında yaşanan olayları “Büyük felaket” olarak da niteledi…
Tabi Türkiye olarak hemen “Sözde” kelimesi ile başlayan cümleler kurup, itirazlarımızı belirttik.
Oysa Konstantinopolis diye bir şehrin Türkiye’de olmadığını, ADB Başkanı Joe Biden’in haritaları karıştırmış olacağını, eğer öyle bir şehrin varlığını bulabilirse bize de haber vermesini, ABD Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına çağırıp söyleyebilirdik ki, İstanbul’u öğrensin…
XXX
Bundan önce de bazı ülkeler, “Ermeni Soykırımı” diye meclislerinden karar çıkartarak kabul etmişlerdi, biz aynı şekilde hem ülkeleri kınamış hem de “Sözde” ile başlayan cümleler kurmuştuk.
Şimdi hatırlayalım…
Türkiye olarak “Sözde” diye başlayan cümleler kurup konuşsak da, değişen bir şey oluyor mu?
Elbette olmuyor…
Aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz bu işin faili ya da muhatabı değiliz, olay Osmanlı döneminde yaşanmıştır, muhatabı, şu anda fiilen olmayan devlet Osmanlı devletidir.
Bulurlarsa da cevabını alırlar.
Alırlar almasında da, elbette burada “Ermeniler için soykırım olmadığı da Osmanlı arşivlerinde apaçık bellidir.
Birinci dünya savaşı sırasında, doğuda Ermeni toplumu, Doğu Karadeniz bölgesinde Rum Potnus gurubu, işgal edilen ve silahlı güce sahip olmayan Türklere karşı giriştikleri, vahşice hareketler karşısında Osmanlı Devleti’nin aldığı “Tehcir” yani “Yer değiştirme” kararından öte bir şey değildir.
Elbette bu işlem yapılırken Devlet vurun, kırın, öldürün, dememiştir. Böyle bir şey asla söz konusu değildir.
Amaç, Rum ve özellikle Ermeni çetelerini dağıtmak, elbette yakılan, yıkılan, eziyet gören, tecavüzlere uğrayan, toplu mezarlarda öldürülen Türklerin de hışmından korumak amacına yönelik, yer değiştirme işi yapılırken, tamamen istem dışı ve asla “Soykırım” olarak nitelenecek eylemler olmamıştır.
Ermeni çetelerini Türkler, topluca öldürüp mezarlara gömdüklerini kimse görmüyor… Kızlara, kadınlara tecavüz ederek ardından öldürdüklerini kimse görmüyor.
Türkiye olarak “Arşivi” isteyen bütün tarihçilere açtık. Ermenistan açamadı…
Neden?
XXX
Gelelim Kayseri özeline…
Kayseri merkezde ve Talas’ta o dönemde yoğun şekilde Ermeni nüfusu yaşardı. 1915 yıllarında aralarından bazıları “Çetecilik” oynama hevesine girenler de oldu. Ancak büyük bir bölümü, asla bu tavıra katılmadı.
Bazı aileler korkudan, bazı aileler de bilinen nedenlerle tehcire tabi tutulmalarına rağmen, Kayseri halkı, dürüst Ermeni ailelerini korudu. Bugün merkezde halen Ermeni nüfusu vardır ve iç içe geçmiş, dostane ilişkiler içinde yaşamaya devam etmektedirler.
Öyle ki içlerinden birçok dostlarımız bile var…
Ayrıca Kayseri’de bulunan Ermeni Kilisesi, dünya Ermenileri arasında bilinen, tanınan önemli kiliselerden biridir.
Benim bildiğim, geçmişte bu kilisede yılda bir kez, İstanbul Ermeni Patriği ve yurt dışından gelen din adamlarının, Ermenilerin de katıldığı büyük bir ayin düzenlenirdi.
XXX
Elbette konuyu “Sözde” kelimesi ile her sene geçiştirmenin bir anlamı yok.
Biz biliyoruz ki, bu konuda ne Osmanlı’nın ne de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her hangi bir kusuru ve kastı olmamıştır, yoktur.
Eğer dış ilişkilerde “Sözde” kelimesi ile başlayan cümleler kuruyorsan, o zaman dönüp bir de kendimize sormamız gerekecektir.
Neden “Sözde”?
Biz “Özde” olanını anlatalım, inanan inansın inanmayan da inanmasın, telaşımız, “Sözde” ile başlayan cümleler kurmamız neden gerekiyor?
XXX
Aslında bu sorunun cevabı var…
Döner de kendimize bakarsak, “Sözde” kelimeleri ile başlayan cümleler kurmaktan vazgeçip de gerçekleri görürsek, hem “Soykırım” diyenlerin lafını ağzına tıkarız, hem de gerçekleri tüm dünya öğrenmiş olur ki…
Bunun için tekin iktidar gerekli…
Neredeyse “Sözde” diye cümle kurarak cevap verdiğimiz devlet kalmadı…