“Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi…” (TDK sözlük)
Arapça ifade ile mesuliyet…
Çekirdekten başlarsak…
Babanın eşe, eşin babaya, her ikisinin ayrı ayrı evlatlarına, evlatların ana ve babaya, tümünün birden topluma karşı sorumluluklarından başlayabiliriz.
Buradan başlayarak halkalar halinde genişletirsek, tüm insanların davranışlarında sorumluluk kavramına dikkat etmeleri gereğini görmüş oluruz.
Ayrıca dünya tarihine baktığımızda, sorumsuzluğun insanların ve doğanın başına ne işler açtığını, bugün açıkça görmemiz gerekmez mi?
Ne yazık ki “Sorum” konusu, insanlığın başladığı Adem İle Havva’dan bu yana hiç eksilmeden var olmuş, devam etmiş ve devam da edeceği açık ve nettir.
Onlar ki, kendilerine konulan yasağı hiçe sayarak sorumsuzluk örneği gösterip de cennetten kovulmamışlar mıydı?
XXX
Sorumluluk sahibi olmak, sorumluluğun gereğini yerine getirebilmek için…
Elbette insanda olması gereken; insanın yaradılışından gelen özellik, yani huy güzelliğinin olması gerekir…
Yetmez, akıl gerekir…
Yetmez, bilgi gerekir…
Yetmez, beceri gerekir…
Yetmez, kurallara uymayı gerektirir.
Yetmez, ahlâk gerekir…
Yetmez, planlama yapmayı ve uygulamayı yapabilecek kadar kendinden emin olmayı gerektirir.
Yetmez, öngörü yapabilecek düşünce ve ona göre strateji hazırlayabilme yeteneği gerektirir.
Aynı zamanda…
Toplumun da görevi, sorumluluk sahibi olduğu apaçık görülen ve bilinen kişilere vermesi gerekmez mi? Bu da toplumun sorumluluğunda değil mi?
Demek oluyor ki “Sorumluluk” duygusu ve görevi, tek taraflı değildir.
XXX
Bu noktada yöneten ile yönetilen arasındaki “Sorumluluk” konusuna geçelim…
İlk sorumluluk, yönetilene aittir…
Ölçüp, biçip, aklı ile düşünüp, kimi veya kimseleri, kendisini yönetmesi için seçeceğini aklı ile düşünüp doğru karar verebilme yeteneğine sahip olması gerekir.
Aldanmamalı, aldatılmamalıdır…
Seçeceği yönetim kadrosu, kendisini adalet içinde ve halkın yararına yönetmeyi bilmelidir.
Yönetime gelecek kişi ve kadroların ise, “Sorumluluk sahibi” kişilerden oluşması gerekir ki, ülkesi ve halkı için faydalı olabilsinler.
Burada Kuran’a dönelim…
Çünkü Allah, Nisa Suresi 58. Ayette: “Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.”
Seçme sorumluluğu taşıyan ile seçilmiş sorumluluğunu taşıyan için bundan güzel öğüt olur mu?
XXX
Diğer yanda “Sorumluluk” konusunda kurandaki şu ayetlere dikkatinizi çekmek isterim…
Nisa Suresi 83. Ayet: “Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz hariç şeytanın ardı sıra giderdiniz.”
İsra Suresi 34. Ayet: “Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.”
Azhap Suresi 15. Ayet: “Yemin olsun ki, onlar daha önce, geri dönüp kaçmayacaklarına ilişkin Allah'a söz vermişlerdi. Ve Allah'a verilen söz sorumluluk gerektirirdi.”
XXX
Konuyu toparlarsak eğer…
“Sorumluluk” duygusuna sahip olmak ve “Sorumluluk” duygusu ile davranabilmek, insanlık için üstünlük gösteren niteliktir.
Dolayısıyla böylesi niteliklere sahip olmayan kişi ve toplumlardan uzak durmak da insanlığın görevidir…
Sonuç: Sorumluluk, insan için, insanlık için bir “Değer” göstergedir.
XXX
SORUYA DEVAM…
“Sorum” konusuna girince, bir sorumsuz kişiye sormaya devam ediyoruz ama artık bizim bu konudaki düşüncelerimizi ve gerekli cevabı verme zamanının geldiğine uyararak…
OSB Başkanı Tahir Nursaçan Bey’e…
Neden “Cumhuriyet Odası” değil de “Osmanlı odası”?
Merak etmeyiniz, her yazımın sonunda bu soruyu sorabilecek kadar yerim var, olacak, olduracağım…