Tarih, “Ben” ve “Benim” diyenlerin sonlarının ne olduğunu anlatan olaylarla doludur.
Yüce Rabbimiz de “Ben” diyenler için yön olarak cehennemi işaret etmiştir. Kuran’da “Kibir” ile ilgili ayetleri örnek almazlar, rehber edinmezler mi ki?
Sadece birkaç örnek…
Bakara Suresi, 206. Ayet: “Ona: ‘Allah'tan kork’ denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.”
Nisa Suresi, 49. Ayet: “Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.”
Araf Suresi, 146. Ayet: “Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.”
Mümin Suresi, 76. Ayet: “Girin cehennemin kapılarından; uzun süre kalacaksınız içeride. Kibirlenenlerin barınağı ne de kötüymüş!”
Mecm Suresi, 61. Ayet: “Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz.”
XXX
Kibirlidir, uyarıldığı halde dikkate almaz, toplumun tepkisini görmezden gelir, işte onlar ayetlerde sözü geçenlerdendir…
Kim ki, toplum hayatı içinde “Ben” ve “Benim” kelimeleri ile cümleler kurmaya başlıyorlarsa, işte onlar da ayetlerdeki tanımlamalara uyan kişilerdir benim düşünceme göre.
Çünkü bu iki kelime, eğer yaptıkları iş ile ilgili kuruluyorsa, kibir orada vardır.
Elbette bu iki kelimenin kullanımında ayrıcalıklar vardır.
Örneğin, “Benim vatanım, benim bayrağım” derken ki bu aidiyeti ifade eder, kibri değil.
XXX
Kibir içinde olanlar, daha çok kendi çıkarlarını düşünür, vatan, millet ve ülke çıkarları, onlar için ikinci planda kalır. Hoşlanmadıkları şeyler, ülke ve millet yararına olsa da, istemezler.
“Anayasa Mahkemesi kapatılsın, Türk Tabipler Birliği kapatılsın, Türkiye Barolar Birliği kapatılsın” gibi, işlerine gelmeyen sivili toplum kuruşlarına kafayı takanlar da “Kibir” içindedirler.
Allah, kibir içinde olanlardan toplumu ve vatanı korusun…
XXX
Daha da ötesi, STK’larının temsil ettikleri meslek guruplarının üyeleri, böylesi boş lafı söyleyenleri protesto etmek için harekete geçerlerse, sonucunun nereye varacağını hesap etmezler mi? Örneğin doktorlar. Tüm Türkiye’de çok değil bir gün bulundukları sağlık kuruluşunu tümden terk ederlerse, düşüncesizce bu lafı sarfeden mi gidip hastalarla ilgilenecek?
Biraz ağzınızdan çıkan lafı kulağınız duysun…
XXX
Yazımın sonunda güncel bir konuda, iktidarın açıkgözlüğünü ortaya koymak istiyorum ki çok ilginç.
Bilindiği gibi Kayseri Milletvekili ve AKP Gurup Başkanvekili Mustafa Elitaş, emekli milletvekillerine de enflasyon oranı kadar zam yapılmasını, emekli milletvekillerin isteği olarak ortaya attı.
Ücretlinin, memurun, memur ve işçi emeklisinin, esnaf ve çiftçi emeklisinin aldığı emekli maaşları ortadayken, böyle bir teklifin ortaya atılması, toplum içinde tepki ile karşılandı ki haklılar.
Tartışmalar sürerken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, konunun TBMM’den oybirliği ile geçmesi için muhalefet partileri ile anlaşılmasını kendi partisinden istemiş.
Rivayet odur ki, önce “Evet” diyen CHP, sonradan yan çizmiş…
Önce… CHP’nin öneri konusunda toplumdan alacağı tepkiyi önce hesaplayamamış olmasına veriyorum. Yan çizmeleri de bu bağlamda kendi açılarından doğrudur.
Ama AKP’nin konuyu hem gündeme getirip hem destek aramasını anlayabilmiş değilim.
Mecliste gerekli düzenlemeyi yapmaya oy sayınız yeterli. Neden destek ararsınız ki?
İnanıyorsanız ki doğrudur, düzenleyin gitsin, öyle değil mi ama…
Sanırım bugün TBMM çatısı altında görev yapan ve hem milletvekili hem de milletvekili emekli maaşı alanlar var. Çifte maaş almaya alıştılar nasıl olsa…
Toplumun gerçeklerini, sıkıntılarını düşünmeyenler de bana göre kibir içindedirler.
Çünkü bu tavır, sadece kendilerini düşündüklerini, toplumu bir kenara ittiklerini gösterir.
XXX
Tarihin yanıldığı hiç görülmemiştir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Dün siyasi belirsizlikten bahseden tehlikeli zihniyetin çırakları bugün erken seçim dayatmalarıyla aynısını tekrarlamaktadır. Dün hedef Bülent Ecevit'ti bugün Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.
Unuttuğu bir şey yok mu sizce?
Bülent Ecevit’i erken seçime götüren kendisiydi oysa…
15 Temmuz 2002 yılında, “Siyasi hayatımızda çok hızlı gelişmelerin yaşandığı çalkantılı bir dönemden geçilmektedir. Türkiye artık dönüşü olmayan bir erken seçim sürecine girmiştir.
Gelinen bu noktada bir durum değerlendirmesi yapmak ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin önümüzdeki döneme ilişkin görüş ve düşüncelerini Türk milletiyle paylaşmak istiyorum.”
Açıklaması ile 3 Kasım 20202 tarihinde seçim yapılması için TBMM’yi 1 Eylül’de toplantıya çağırmamış mıydı?
Ne çabuk unuttunuz Bay Derviş?
Ayrıca Bay Derviş Bahçeli, HDP’ye de kafayı takmış, diğer kurumlarla beraber, HDP’nin de kapatılmasını istiyor ve bu konuda kapatılmasını istediği Anayasa Mahkemesine yükleniyor ki ne büyük çelişkili talep…
Bay Bahçeli…
HDP fikrinde olan birisi asla değilim, sempatizanı hiç değilim, icraatlarını da ayrıca asla onaylamam ama bu parti 6 milyona yakın oy almış, ülke barajını (%10) geçmiş, seçilmiş legal bir parti. Kaldı ki daha önceleri de aynı partinin önceki isimler altındaki partileri de kapatıldı. Bu da kapatılır, başka ad ile yeniden açılır. Neyi amaçladığını, kime ne mesaj verdiğinizi anlamak mümkün değil.
Eğer milletvekilliği sıfatını taşıyanların yasa karşısında bir suçu varsa, savcılık hukukun üstünlüğü ilkesi içinde gereğini yapar, size ne oluyor be birader?
XXX
BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM…
Valilik Özel Kalem Müdürü Mustafa Çoban’ın, geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat ettiğin üzüntü ile öğrendim.
Kendisine rahmet, kederli ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.