Önümüzdeki günlerde siyasi gündemde takip edeceğimiz nur topu gibi bir bebeğimiz daha olacak…
Ama önce şunu belirteyim…
100 yıllık cumhuriyet tarihimizde, bir partinin içinde çıkıp da oldukça uzun bir süre başarılı olmuş bir siyasi parti yok.
DP, CHP’nin içinden çok partili sisteme geçilmek üzere ayrıldı, 14 yıl sonra kapandı. Yerine kurulan ADALET Partisi, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığına geçene kadar süre dayandı, o da gitti.
Erbakan Hoca’nın partisi, kendi vefat ettiğinde zayıfladı, içinden çıkan AKP ise miadını doldurdu. Bundan sonra iktidara gelmesi oldukça zor…
İYİ Parti, MHP’nin içinden çıktı ı ama MHP, Osman Bölükbaşı ile zayıfladı. İYİ Partinin gerçek performansı henüz netleşmiş değil…
AKP’nin içinden iki parti çıktı, henüz seçime girmediler, ne olduğu belli değil.
CHP içinden Güven Partisi çıktı, rahmetli Turan Feyzioğlu ile birlikte siyasetin içinde gömüldü.
Kurulduğu günden beri yaşayan, gerek iktidarda, gerek muhalefette olan tek parti, CHP…
Türkiye’de vatandaşın üç temel tercihi var. Gerisi teferruattan ibaret, geçici heves de desek olur.
Parti kurmak isteyenler, ya siyasete heves edenlerdir ya da kendini partilerinden dışlanmış hissedenlerdir. Asla kendilerini suçlu görmez, partilerini suçlayarak başlarlar.
Parti tercihlerimiz, sağ parti, sol parti ve merkez parti olarak temel tercihlerimizdir.
Şimdi gelelim “İİİ” harekâtına…
Bu hareket, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olup da % 31 oy alan Muharrem İNCE’nin başlattığı harekete koyduğum isimdir. Diğer bir deyişle, isim babası ben oluyorum…
Nedenini ben de anlamakta zorluk çektiğim harekete başlamadan önce yaptığı basın toplantısında uzun uzun konuştu.
Söylediklerini dikkatle takip ettim, doğruları kadar yanlışları da bir hayliydi ve sanırım başlangıç noktası da kurultaya oturduğu yerden kaynaklandı…
Oysa Muharrem İNCE, seçim sonrası CHP’nin içinden, merkezinden, ilişkilerinden ayrı kalmamalıydı. Yönetim ile ter düşmemeliydi. Cumhurbaşkanlığına aday olduğu için, parti içinde kendine özel bir yer aramamalıydı.
Seçim olmuş ve bitmiştir. Geleceğe bakmak gerekirdi diye düşünüyorum ama, köyündeki evinden konuşmalar yapıp, yönetimi açıktan tenkit etmek çok anlaşılır bir şey değil…
Bir de bazı cümleleri oldukça yanlış geliyor bana…
Diyor ki “Bana yakın kişileri aday etmediler…”
Siz yakın durmazken, nasıl olur da size yakın kişiler olur, anlamadım…
İkincisi ise daha da ilginç…
Yerel seçim sonuçlarındaki başarıyı anlatırken, “Kürt seçmene” teşekkür daha edilmediğinden söz ediyor…”
Bu apaçık ayrımcılık, bölücülük ve gelecekteki hareketine beklentileri için, tanımladığı o “Kürt seçmen” kim ise, ondan medet ummaktır.
Partinize alenen muhalefet ederken, sınırlarını aştığınızda, kimse size dönüp bakmaz.
Ama Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi önce istifa eder CHP çatısı altından çıkar parti kurarsınız, o zaman istediğiniz gibi “Açıktan” muhalefetinizi yaparsınız. Diğeri yakışıksız, partiler geleneğine sığmaz. Eğer parti içinde size mücadele etme olanağını sağlamıyorlarsa ve halen o parti içinde kalmaya devam etmek istiyorsanız, mücadeleniz de içeride olması zorunludur.
Ben tavı uygun bulmadığım için de adını “İİİ” harekâtı olarak isimlendirdim…
Siz de bu kısaltmalardan bıktınız, biliyorum ama şimdi onu da açıklayayım…
Evet, açılımı “İnce İnce İhanet” hareketi ve hareket, 4 Eylül’de sembol bir günde yine sembol bir ilde Sivas’ta başlayacakmış…
Son “İ” de Sivas’tan başlamasının tarifidir…
E hadi bakalım Muharrem İNCE, sallan da boyunu görelim, millet bir boy ölçüne baksın…
Ama gerçek şu ki, kazandığın itibarı yerlere döktün be Muharrem…