Bu söz bana ait değil…
Sahibine ait ve sahibi de belli…
Benim anlamadığım, “Sivil Anayasa” nasıl oluyor?
Yaşımın içinde iki Anayasa gördüm, 1961 anayasası ve 1982 Anayasası.
1961’deki Türkiye Anayasası değişikliği, referandum ile halk tarafından kabul edildi ve Türkiye'de yapılan ilk halk oylaması idi. 27 Mayıs Darbesi'nden sonra hazırlanan 1961 Anayasası için 9 Temmuz 1961'de yapılan halk oylamasında 1961 Anayasası, yüzde 38.3 “Hayır” oyuna karşılık, yüzde 61.7 “Evet” oyuyla kabul edildi.
1982 Anayasası ise, halk tarafından yüzde 91,37 oyla kabul edilerek yürürlüğe girdi.
Her iki Anayasa için “Askeri” ya da “Vesayet” anayasası demek, gerçekten gülünç bence. Ya da saptırmak için söylenen sözlerdir.
Her iki anayasada da uygulandığı süreçler içinde, TBMM kararları ile ihtiyaca göre gerekli değişiklikler yapılmış, bazıları halkoyuna sunularak kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
XXX
Her iki anayasa da, oluşturulan ve “Milli iradeyi” temsil eden kurucu meclisler tarafından hazırlanmıştır. Bir başka anlatımla, asker belki düşüncesini ve isteklerini ifade etmiştir ama kurucu meclisler tarafından uzun tartışmalar sonrasında kabul edilerek halk oylamasına sunuldu…
1960 darbesi ardından kurulan Millî Birlik Komitesi, hızla yeni anayasa çalışmalarına başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında çeşitli öğretim üyeleri derhal Ankara'ya getirildi ve İstanbul Komisyonu kuruldu. Bu komisyon, yürütme organını yetkilerini azaltan bir anayasa tasarısı hazırladı ancak bu tasarı çok tepki aldı. Bunun üzerine toplumu daha iyi temsil edecek bir Kurucu Meclis kurulması kararlaştırıldı.
Kurucu Meclis 6 Ocak 1961'de 2 parçadan oluşturuldu: Bir parçası Millî Birlik Komitesi, diğer parçası da TBMM yetkilerine sahip olan Temsilciler Meclisi idi. Bu meclisin üyelerinin bir kısmı çift dereceli seçim sistemi ile; bir kısmı siyasi partilerin vekilleri ile; bir kısmı da gazeteler, barolar, sendikalar, yargı mensupları, öğretim görevlileri ve üniversiteler, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluşuyordu.
Daha sonra Enver Ziya Karal ve Turhan Feyzioğlu başkanlığında Kurucu Meclis'e bağlı 20 kişilik bir anayasa komitesi kurularak yeni anayasa için çalışmalara başlandı. 20 kişilik Komisyon'da Emin Paksüt, Muammer Aksoy, Turan Güneş, Tarık Zafer Tunaya, Coşkun Kırca, Amil Artus, Doğan Avcıoğlu, Münci Kapani, Mümin Küley, Ragıp Sarıca, Bahri Savcı, Celal Sait Siren, Mümtaz Soysal, Cafer Tüzel, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Abdülhak Kemal Yörük, Sadık Aldoğan, Nurettin Ardıçoğlu, Hazım Dağlı vardı. Anayasa görüldüğü gibi “Milli iradeyi” temsil edecek “Kurucu Meclis” tarafından hazırlanmıştı.
1982 anayasası da aynı şekilde “Milli İradeyi” temsil eden “Temsilciler Meclisi” marifeti ile hazırlanıp halk oyuna sunulmuştu…
Ve “Milli İrade” yani “Halk” kabul ettikten sonra yürürlüğe girmişti.
XXX
Soru şu şimdi, “Yeni anayasa” yapılabilir mi?
Geçen de yazdığım gibi, elbette “Yeni Anayasa” yapılır da “Sivil” olması nasıl olacak?
Ayrıca, yürürlükte olan 1982 anayasası hükümlerine uygun olarak “Yeni Anayasa”nın da yapılması pekâlâ mümkündür.
Ancak siyasi iradenin bir kanadı, “Ben ne dersem onu anayasa maddesi haline dönüştüreceksiniz” derse, işte o zaman oy gücü ile TBMM çatısı altında yapılacak anayasa “Sivil” anayasa olmaz, hatta öyle bir anayasanın bugünkü koşullar altında TBMM çatısı altında yapılması da mümkün değildir.
XXX
Anayasa, bir ülkenin toplumunun iradesi, ortak aklı, istekleri, ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmış “Milli Mutabakat” metinleridir.
Demek o ki, “Ben böyle olsun istiyorum, böyle olacak” dayatması ile yapılan anayasanın adı, asla “Sivil Anayasa” olmaz yine belirttiğim gibi gerçekleştirilmesi de hayaldir.
XXX
Gelelim “Kuruluş Anayasası” lafının irdelenmesine…
AKP Gurup Başkan Vekillerinden Cahit Özkan, “Yeni Anayasa” metninin, aynı zamanda “Kuruluş Anayasası” niteliğini taşıyacağını söyledi…
Bu sözü sıradan bir adam söylese, güler geçeriz. Ancak söyleyen AKP’nin TBMM çatısı altındaki Gurup Başkan Vekillerinden biri olunca, ciddiye almak zorundayız…
Bu söz üzerine aklıma şu takıldı; evet Türkiye’de yıkılmadık bir şey kalmadı da, biz Laik, sosyal, demokratik hukuk devletinin, başkenti Ankara, dili Türkçe ve bayrağı Ay-Yıldızlı al bayrak olan Cumhuriyetin yıkıldığını, yeniden bir kurtuluş savaşı verdiğimizi, Anadolu’yu yeniden kurtarıp da “Yeniden bir devlet” kurduğumuzu veya kuracağımızı bilmiyorduk. Acaba biz başka bir ülkede mi yaşıyorduk, yoksa gerçekten “90 yıllık bir reklam” mı izledik de “Kuruluş Anayasası” yapacağız?
Aklı uçmayanlar beri gelsin çünkü bu laf, yani “Kuruluş Anayasası” fikrini ortaya atan ve bu fikri destekleyenlerin aklı uçmuş olmalı…
Evet… Biz “Yeni bir anayasa” yapılabilirliğini ve koşullarını da ortaya koyarak olabilirliğini söylüyoruz da “Kuruluş” olunca yeniden neyi kuracağımızı anlamadık…
XXX
Anlamadık dediğime çok inanmayın.
,ktidara geldikleri günden bu yana, Cumhuriyetin kurucu kadroları hakkında düşüncelerini ortaya koyarken kurdukları cümleler, “Ne yaptılar ki” derken ki yapılanları sattıklarını unuttular, “İki ayyaş” cümlesi, “90 yıllık reklam arası” cümlesi ve benzer birçok ifadeler.
Ve en sonunda “Laiklik anayasadan çıkarılsın” diyen Ayasofya’ya baş imam, İskilipli Atıf’ın mezarını ziyaret eden bir Vali ve devlet ile AKP erkânı…
Neyi yıkmak istediklerini ve yeniden neyi kurmak istediklerini ve buna uygun bir “Kuruluş Anayasası” hazırlayarak amaçlarına ulaşmada son noktayı koymak istediklerini…
Yani… Cumhuriyeti yıkarak, “Tek adam” rejimini sağlamlaştırarak, “İslam Cumhuriyeti”ne doğru yolu aralamak istediklerini anlıyoruz.
Elbette kör değiliz…
Ancak bu iktidarın da şunu iyi bilmesi gerekir ki Atatürk’ün izinde olan halk, buna asla izin vermeyecektir…
Bütün dünyanın takdir ettiği ve önünde saygı ile eğildikleri Tek Lider olma onuruna erişmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü silme çabalarında başarılı olamayacaklardır.
Nokta…
XXX
SORUYA DEVAM…
“Kuruluş Anayasası”na destek vereceklerden birisi de bu mu?
Çünkü günlerdir soruyorum, “Neden Cumhuriyet Odası” değil de “Osmanlı Odası” diye, hala cevap vermedi. Ve bu kişi, Kayseri Organize Sanayisinin Yönetim Kurulu Başkanı olan kişi…
Ama ben sormaya devam ediyorum…
OSB Başkanı Tahir Nursaçan Bey’e…
Neden “Cumhuriyet Odası” değil de “Osmanlı odası”?
Merak etmeyiniz, her yazımın sonunda bu soruyu sorabilecek kadar yerim var, olacak, olduracağım…