A’sâbınız (sinirleriniz) bozulunca genellikle, “Şeytan diyor ki…” biye başlayan cümleyi kurmaya başlarsınız. Freni patlamış kamyon örneği yokuş aşağı giderken, cümlenin içinde edebe, adaba, töreye, ahlaka aykırı sözleri barındıran kelimelerle cümlenizi tamamlarsınız.
Cümleye “Şeytan diyor ki…” diye başlamanızın nedeni de, şeytana uymayacağınız anlamını anlatır. Çünkü o başlangıç sözü, sizin her ne ise konu, tepkinizi ortaya koymanın başlangıcıdır ama şeytana da uymayacağınızın da göstergesidir. Cümlenin içinde edebe, adaba, töreye, ahlaka aykırı sözleriniz ise kendinizi tutamayışınızdandır ve “Tövbe tövbe” diyerek çıkışınızı bitirirsiniz.
Bilirsiniz ki bir inanan olarak içinizdeki şeytan sizi yanıltacaktır. Siz ise şeytana hiçbir şekilde uymayacağınız için cümleye böyle başlar ve tövbe ile bitirip şeytanı aslında kovalarsınız.
XXX
Ebu Davut, es Sünne isimli hadis kitabında, şeytanı şöyle tarif etmiştir.
“Allah'ın insanlardan en nefret ettiği kişi, sığırın diliyle ağzını karıştırdığı gibi, (yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek için) konuşurken dilini dolaştırıp belağat yapacağım diye (kelime çatlatan ve lafı geveleyip) duran kimsedir."
Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de Enam Suresi 112 ve 113. Ayetlerine bakalım…
"112. İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;
113. Ki âhirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler."
Şeytana uyanları ise Bakara Suresi 14. Ayette şöyle tarif eder…
“İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, "Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.”
XXX
Tam adı; Ebü'l-Kāsım Zeynülislâm Abdülkerîm b. Hevâzin b. Abdilmelik el-Kuşeyrî.
Kendi adı ile anılan el-Kuşeyrî adlı Risalesin,nin (Küçük kitap) 62 sayfasında, “Yeri geldiğinde konuşmak, en güzel bir haslet olduğu gibi, zamanında susmasını bilmek de erdemli insanların özelliğidir.” sözüne yer verdikten sonra, Üstat Ebu Ali ed-Dekkak’dan da şunları duyduğunu kaydeder: “Hakkı söylemeyen / haksızlık karşısında suskun kalan şeytandır.”
Her ne kadar vitesten atınca “Şeytan diyor ki…” desek de şeytanın dediğine asla kulak asmayız, ama konuşmaktan da geri kalmayız. Çünkü biz, şeytan değiliz, dilimiz var, doğruyu söylemekten de çekinmeyiz.
Bunu yaparken de edep, adap, töre, ahlak kuralları ne emrediyorsa onun ile yaparız.
Ayrıca Yüce Rabbimizin “Akla ve düşünceye” yönlendirmesine de önem veririz.
XXX
Aslında her insanın içinde, şeytanı görmek mümkündür.
Enam Suresi 42 ila 45. Ayetlerini bu açıdan bakarak değerlendirin.
“42. Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık.
43. Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi.
44. Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.
45. Böylece, zulme saplanan topluluğun kökü kesilmişti; hamt olsun âlemlerin Rabbi'ne!”
XXX
İçlerindeki şeytanları her an sergileyenleri, içlerinde dolaşan şeytana uyup da kendilerine “…süslü püslü…” gösteren şeytana uyanları görür müsünüz?
Sevinç şımarıklığına kapılanları ve zulme sapanların kökünü nasıl kazımışsa Yüce Allah, bundan sonra da kazıyacaktır elbette.
Çünkü O, her şeyi bilen, gören ve işitendir.
Saltanat, şımarıklık ve güç uğruna zulmedenlerin, yalanlarını bu uğurda söyleyenlerin, tarih içindeki yok oluşlarını görmez misiniz?
Tarih, onların örnekleri ile doludur.
XXX
İşte o şeytanları görüp de doğruyu söylemeyen, karşı çıkmayan ve iradesini ortaya koymayanlar, susup oturanlar da şeytan ile işbirliği içindedirler.
Son olarak yine Enam Suresi 50. Ayetini sunuyorum.
“Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"
Öyle ise aklı kullanmadan körü körüne biat etmek, aynı zamanda şeytana uymak demektir. Çünkü bu kadar öğüde rağmen eğer görüp de aklınızı kullanmıyorsanız, ayette de belirtildiği gibi görenle görmeyen bir değildir.
XXX
Demek oluyor ki, içinizdeki şeytanı zapt edeceksiniz.
Aklınızı kullanacaksınız…
Göreceksiniz…
Ve de yanlışlar karşısında susmayacağınızı O’nlara göstereceksiniz.
Derseniz ki “Biz O’nları nereden bileceğiz?”
Bu özrünüz sizi kurtarmaz.
Allah’ın size verdiği aklı kullanıp, gözünüzü açıp göreceksiniz. Şeytana da bu şekilde uymamış olacaksınız.