Dünkü yazımın sonunda dedim ya “Akşam Rıfkı ile gündemi değerlendireceğim” diye…
Öyle de yaptım…
Eve varınca ses vermeye, kafesinin içinde bir o yana bir bu yana telaşlı hareketler yapmaya başladı. O da biliyor ki, kafesten çıkacak…
Çıktı…
Doğruca göğsüme kondu ve cik-cik etmeye başladı.
Söze “İyi akşamlar Rıfkı’m” diye başladım, geçenlerde ağzımın payını aldım ya.
Bi kafayı yukarı doğru kaldırdı, sağa sola baktı, “Cik” dedi.
Bu cevap “İyi akşamlar” diye karşı cevap vermesi oluyor.
Biraz oynaştık, yemeğimizi yedik, televizyon karşısına geçtik ki haberler başladı…
“Rıfkı” dedim, “Haberleri izleyelim, güzel konular var, sonra tartışırız oğlum, tamam mı?”
“Neymiş o çok güzel konular, neyi tartışacakmışız” dedi ve ben anlattım.
“İktidar ve muhalefetin gurup toplantıları vardı, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu, Tank-palet fabrikasının Katarlılara işletme hakkı devri ve EYT üzerinden birbirlerine göndermelerde bulundular” dedim.
Baktı yüzüme “Bu mu?” dedi…
“Heee bu beğenemedin mi?”
Sanki pel pel yüzüme bakarmış gibi baktı. Anlıyorum, bilgiçlik taslayıp kibirlilik göstermiyor aslında. Sonra “Sen ki yıllardan beri yazar-çizermişsin…”
“Yok… Yazarım da çizmek gibi bir marifetim ne yazık ki yok” dedim.
“Canım o lafın gelişi, yazıyorsun ya, kafayı çalıştır bi…”
Hani “Kuş aklıyla bana akıl vermeye kalkıyor” desem, ben karşıma alıyorum, diyemiyorum.
“Nasıl çalıştırayım Rıfkı’m?”
“Bak, adı üstünde, Tank-Palet fabrikası. N’apıyorlar? Önce tankı yapıyorlar, sonra paleti yapıyorlar, ardından paleti tankın altına geçiriyorlar, oluyor sana paletli, zırhlı tank silahı, bu kadar basit…”
Vallahi bu akla şapka çıkartılır da, soruyu tekrar soracağım…
“Canım Rıfkı’m… Mesele tankı yapıp da altına palet geçirme meselesi değil. Mesele, fabrikanın Katar’a milletin bilemediği bir şekilde işletme hakkının devredilmesi, anlamıyorsun galiba…”
Kıkırdamaya başlamasın mı?...
Muzipliği de elden bırakmıyor ha…
“Eeee… N’olmuş?” dedi…
Şimdi ona “Ebenin örekesi olmuş” desem hır çıkacak, gidecek dolabın üstüne tüneyip küsecek.
“Ama Rıfkı, parasız pulsuz yani karşılıksız vermişler” diyebildim…
“Saçmalama” dedi Rıfkı, “Denetim altında 50 milyon değerinde yenileştirme yatırımı yapacaklar. Ürettikleri tankları tekrar bize satıp 50 milyon doları kat be kat çıkartacaklar. Kolay mı 500 milyon dolarlık uçağı hediye edip de arkasına bakmadan gitsin, elbette bir çıkarı olacak…”
Vay anasını sayın seyirciler, Rıfkı bile “Kuş aklı” ile anlıyor da bizim millet mi anlamıyor ki?
“Tamam Rıfkı, şimdi başka konuya geçelim. Şu EYT meselesi…”
Rıfkı, ”Neresine geçeceksin anam babam, geçmiş geçeceği kadar. Millet daha hala gözünü açmıyorsa sen ne yapacaksın ki? Adam rest çekti, ‘kaybetsem de olmaz’ dedi, daha ne.”
“Olsun canım, enine boyuna iki de bunun üzerine laf edelim. Bak Tank-Palet fabrikası için nasıl çözüm buldun… Tankı yapıyorlar, sonra paleti yapıp tankın altına geçiriyorlar.”
“Heeee” dedi Rıfkı, “Allahtan paleti tankın altına geçiriyorlar, ya başka yere…”
Lafını ağzından aldım, “”Aman haaa… Başıma iş açma… Şurada iki muhabbet edelim ne var yani…”
Rıfkı, muhabbeti kestirip attı: “Kusura bakma devam edemeyeceğim, bak Eşkıya Dünyaya Hâkim Olamaz dizisi başladı ben onu seyredeceğim, lütfen…”
Kaldık mı dibek taşı gibi ortalık yerde…
Hayır, başka dizi de seyretmeye kalksan, gelip cik-cik ötüyor, oraya buraya uçuyor, rahat da vermiyor, el mahkûm o dizi seyredilecek…
“Ne tekim” ettik de…
EYT konusuna giremedik. Girsek de çıkacak gibi değildik zaten. Bu iktidara oy verip iktidarda kalmasını sağlayan millet, uzunca bir süre daha EYT’li olmaya devam edecek.
Can havliyle son bir soru sordum…
“Bir daha seninle siyaset tartışmasına girmeyelim mi?”
“Girebiliriz” dedi, “Girebiliriz de ben senin gibi işi ciddiye alamam doğrusu, psikolojim bozuluyor, uğraşma koyver gitsin…”
Rıfkı haklı mı ne…
Ama bizim çenemiz duruyor mu ki!