Evet…
100. Yıl.
Herkes bu seneyi dört gözle beklemişti.
Lozan’ın gizli maddeleri sona erecek, Türkiye’de her şey kullanıma açılacak, Petrol başta, Doğalgaz ve aklınıza ne kadar maden varsa çıkacak ve Türkiye uçacaktı.
Peki gerçekten böyle mi acaba?
Maalesef böyle bir durum söz konusu değil.
Bu siyasi suflörlerin dillendirdiği bir grup insanın buna masal gibi inandığı gerçeklerden uzak hayal ötesi bir yanılsama.
Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı.
İKTİDAR DA, BAKANI DA DALGA GEÇİYOR
Demokrat Parti MKK Üyesi ve Demokratik Kitle Örgütlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Muhammed Kürşad Şahin, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "2026'da ekonomik olarak rahatlayacağız" söylemine ateş püskürdü.
Önemli satır başlarına dikkat çeken Demorkat Partili Şahin:" İktidar da, iktidarın bakanı da vatandaşla dalga geçiyor" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon oranlarındaki yükselişin yılbaşında pik yapacağını, bu tarihten sonra ise düşüş eğilimine girileceğini söyledi.
Şimşek, asıl rahatlama için ise 2026 yılını işaret etti.
Şimşek'in bu söylemlerinin ardından Demokrat Partili Şahin, iktidarın da Mehmet Şimşek'in de vatandaşla kasten dalga geçtiğini ifade etti.
TÜRKİYE'YE ÇAĞ ATLATACAK…
Şimşek'in bu söylemlerinin ardından Şahin: "Ekonomik problemleri bitirecek, Türkiye'ye çağ atlatacak, Türkiye yüzyılını getirecek diye Mehmet Şimşek'i Hazine ve maliye bakanı yaptılar.
Şimşek ise geldiği günden bu yana ekonomiyi düzeltmek yerine zam üstüne zam getirdi.
Çiftçinin de, emeklinin de, işçinin de, memurun da aldığı iki üç kuruşu burnundan getirdi.
Bizler ekonomiyi belki düzeltir diye düşünürken kendisi gaflet dolu açıklamalarda bulundu.
Ekonomik olarak 2026'da rahatlayacağız diyerek resmen halka 2 yıl sabredin dedi.
Böyle bir şey söylemesi gerçekten de Türkiye'nin ekonomisinin gülünç bir durumda olduğunu gösteren en büyük kanıtlardan bir tanesi.”
BU VAATLER NE OLDU DA 2026'YA ÇEKİLDİ?
Şahin özellikle sürekli olarak süreci uzatan Şimşek’e yaptığı göndermede devamla şu ifadelere yer verdi:
Hazine ve Maliye bakanının yapması gereken vatandaşları 2026 değil 2023'te, 2024'te, 2025'te refaha ulaştırmaktır.
Ne demek 2026'da ekonomik olarak rahata ereceğiz demek.
Bu nasıl bir vurdumduymazlık, bu nasıl bir rahatlık?
Nereden belli ekonominin 2026'da düzeleceği.
Hani 2023'te sözleşmeler bitiyordu, her yerden petrol, doğalgaz fışkırıyordu zengin oluyorduk?
Bu vaatlere ne oldu da bu vaatler 2026'ya çekildi?
İktidar da iktidarın bakanı da resmen vatandaşla dalga geçiyor…"
Görünen o ki tablo “Andersen’den Masallar”
Tabi ki yersen!...
TABLOYA BAKAR MISINIZ?
Af var.
Hem de örtülü?
Bakın neler oluyor bu sayede.
Kimlere piyango vurduğunu herkes çok iyi biliyor.
Düşünenler, konuşanlar, fikir özgürlüğünü savunanlar, gazeteciler içeriye, kanunsuzlar dışarıya.
İsmail Saymaz @ismailsaymaz "Tekirdağ Cezaevi’nde kalan, aralarında katiller, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları, kaçakçılar ve uyuşturucu satıcılarının da olduğu 803 yabancı suçlu örtülü aftan yararlandı. Bu kaçaklar ve sığınmacılar sınır dışı edilmesi gerekirken, serbest bırakıldı!"
Bu aflar ile ne mi oluyor.
Bir kez daha anlatalım.
Tane tane hem de...
Kanunu hiçe sayanlar,
Hırsızlık yapan,
Cinayet işleyen,
Kadına şiddet uygulayanlar,
Uyuşturucu ticareti yapan,
Ve cinsel suçlara bulaşan suçlular “örtülü af” kapsamında serbest kalırken; Fikir ve düşüncelerini dile getiren gazeteciler ve fikir insanları yargılanıyor, cezaevine gönderiliyor.
Yazık!
RESMEN TEŞVİK EDİLİYORLAR…
Olaya birde tersten bakmak lazım.
Nasıl mı?
Örtülü afla erkekler suça teşvik ediliyor'
Meclis’ten geçen torba yasadaki düzenlemelerle cinayet, uyuşturucu ve cinsel suçlardan ceza alanlara “örtülü af” getirildiğini belirten kadınlar, erkeklerin suça teşvik edildiğini belirtti.
Cumhur ittifakı ortakları AKP-MHP iktidarı 15 Temmuz’dan bu yana 7 yılda 3 kez kitlesel infaz indirimi ( örtülü af ) çıkararak on binlerce suç makinasını sokağa saldı.
Örtülü suça teşvik...
Geç gelen adalet, adalet olmadığı gibi hakkı yenen ve haksızlığa uğrayanın rızası olmadan yapılan af, vicdani değildir, doğru değildir. Hakkı yenenin hakkı teslim edilmemiş olur.
Toplumun, adalete güveninin sarsılmasına ve herkesin kendi adalet arayışına sebep olunur.
Buna ülkece dur dememiz lazım …
Yapanın her şeyin yanına kar kaldığı bir ülkede
Anayasanın, Kanunların, kitabın, öf, adet ananenin yeri neresi acaba?
Derler ya “Kork Allah’tan korkmayandan” diye.
Evet.
Gerçekten…
Korkmalıyız…