Ülkenin temel sorunu olan ekonomik bozukluğu, çoğu kez bu köşeden yazdım durdum. Ne faydası oldu yazdık da, öyle değil mi?
Net olan şu ki, ülkedeki ekonomik sorunun nedeni, AKP iktidarı ile onun yancısının ekonomi konusundaki bilgisizlikleri ve liyakatsiz kişileri iş başına getirmeleridir.
Vatandaş soruyor…
“Yav kardeşim, bunlar hiçbir şey yapmadılar mı? Yollar yaptılar, köprüler yaptılar, tüneller yaptılar, şehir hastaneleri yaptılar, elektrikte üretimi katladılar…”
Tamam, itirazımız yok, yaptılar…
Bizim itirazımızın birincisi, “Nasıl yaptın” sorusuna cevap alamayışımız…
İkincisi, bunların hepsi özel işletmelerin elinde ve özel işletmeler de kâr etmeden işletmezler. Kaldı ki bu yatırımların hepsi, üretime katkı sağlamıyor, tüketim giderleri.
Vatandaşın verdiği vergiler ile oluşan devlet bütçesi, öncelikler sırasına göre planlanarak yapılmıyor, dediğimizin biri de bu.
Bir başka dediğimiz de, üretimi artırmadan, savurganlığı önlemeden, israfı bir kenara bırakmadan ülkenin gelişmesi ve ekonominin düzelmesi mümkün değil.
Öyle “Faiz neden, enflasyon sonuç” gibi uyduruk iddialarla ekonomi düze çıkmaz, çıkmaz, çıkmaz…
Zaten çıkamıyor da…
XXX
Diğer yandan…
İktidarın, ülke ekonomisini düzeltmek gibi bulduğu çıkış kapısı ne yazık ki yok. Labirent içinde dolaşır gibi, bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturup duruyor, her taraf çıkmaz yol…
Bazı AKP üyeleri de kendilerine göre, çözüm üretmek yerine akla ziyan “Nedenleri” sıralıyorlar…
Bunlardan biri AKP Gurup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu…
Katıldığı bir televizyon programında, akıllara ziyan açıklama yapıyor…
Akbaşoğlu'nun canlı yayında "Fransa'da 150 Euroya dolan poşet bugün, 750-800 Euroya doluyor, yüzde 6-7 kat artmış bir enflasyon var"
Demeye getiriyor ki, Fransa’da enflasyon % 500…
Çünkü matematiksel olarak söylediği bu sonucu gerektiriyor. Oysa Fransa’da % 500 gibi bir enflasyon söz konusu değil.
XXX
Sonra ilginç bir şekilde geri manevra yapıyor ama bu kez de duvara tosluyor…
Şöyle diyor Bay Akbaşoğlu: “Bu noktada pandemi nedeniyle dünyada global bir kriz söz konusu. Avrupa'da enflasyonun son 40 yılın zirvesine çıktığını, bunu ifade ederek yüzdelik oran dilimiyle misli kat oranıyla ifadesinin birbirine karışması söz konusudur. Oran hesabıyla kat hesabının birbiri ardına söylenmesi üzerine bir yanlış ifade söz konusu." diye konuştu.
Gördünüz mü zekâyı…
Hesabı “Kat” olarak yaptıysan, o poşetin 6 katı 900 lira eder. Yok eğer % 6 enflasyon ile hesap ediyorsan 160 lira civarında olur. O poşetin toplam tutarı
Madem bilmiyorsun matematiği, niye geziyorsun o mahallede?
Hemen her konuda yaptıkları bu ve biz bunları köşemizde açık ederken anlatmamız ne yazık ki mümkün olmuyor halkımıza…
Burada bir parantez açayım, Türkiye’de 1983 yılından bu yana en yüksek yıllık enflasyon, bir yıl % 127 oldu. O tarihten sonra hep inişe geçti.
Avrupa ülkelerinde Ekim 1923 yılında en yüksek enflasyonu Almanya yaşadı, % 26 bim 500 oldu, 3,7 günde bir fiyatlar ikiye katladı…
Almanya’da 2021 yılının Aralık ayında % 5,3 olarak en yüksek seviyesine çıkarken, yıllık enflasyon % 3,1 oldu…
Hani karşılaştırmalı anlatıyorsunuz ya, bari bilgi edinin de yapın diyeceğim ama amaç bilgi ile değil, kandırmaca ile açıklamalar yapmak adetleri oldu.
XXX
Bu üzüntüler içerisinde yazımı sonlandırırken Orhan Veli’nin bir şiiri aklıma geldi.
Sevdiğine şöyle sesleniyordu, bizim sevdiğimiz milletimize seslendiğimiz gibi…
XXX
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
XXX
Bir kez de Orhan Veli’nin o güzel şiiri ile seslendim siz milletimize…
Artık anlayın…