Biliyor musunuz?
Dün, önemli bir günün yıldönümü idi, 03 Kasım 2002 tarihinde AKP hükümet etmeye başlamış ama başında Recep Tayyip Erdoğan olmadan.
Çünkü o tarihe kadar “Muhtar bile” olmazdı, o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın hangi akla hizmet bilinmez, girişimi ile gerekli yasal değişiklik yapıldı da sonradan eşinin memleketi Siirt’ten milletvekili seçilerek meclise girdi ve başbakan oldu…
O kısa süreyi göz ardı edersek, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, dün 17 yılı geride bırakıp 18 yıldan bir gün almış oldu.
Derseniz ki günün önemi nerede, hemen anlatayım.
AKP iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan olarak 18 nci yaş günlerinden bir gün alınca, acaba geriye dönüp baktılar mı?
İktidara geldiğimizde ülkenin ekonomik, özellikle sanayi ve tarımsal yapısı, işsizlik oranı, eğitim ve öğretim programı neydi, nereye geldi…
Ülkenin dış itibarı ve ilişkileri neydi, bugün neye geldi?
Bütün bunlara bakmak gerekir diye düşünüyorum ve o nedenle de “Önemli gün” diyorum…
Baktığımızda, sizleri rakamlara boğmak istemem ama, hiç birinde ileri doğru atılımın olmadığını söyleyebilirim…
O zaman soru şu; madem bir milim ileri gitmemişiz, üstelik üretim ekonomisinde neredeyse dışa bağımlı hale geleceğiz, insanlar işsiz, geçim sıkıntısı diz boyu, bu iktidar niye yerinde duruyor?
Dahası, senelerden beri yazıp duruyoruz, yandaşları sefahat, kendileri devlet olanakları ile israf içinde olurken!...
Temel neden, bana göre yönetenlerin kendi çıkarları doğrultusunda insanların din duygularını ve inançlarını kullanmalarından kaynaklanmaktadır. Aslında inançların şu ya da bu şekilde her hangi bir çıkar uğruna kullanılması, TCK da “Suç” olarak görülse de…
Örneğin, kürsüye çıkıp eldeki Kuran-ı Kerim kitabını sallamak, TCK’na göre suç olmasına rağmen, hiçbir savcı, bu eylemi gerçekleştiren hakkında soruşturma açma cesaretini göstermedi.
Neden?
Nedeni şu, o zaman hep beraber aynı yolda yürüyorlardı. Amaçları belliydi, cumhuriyeti kaldıracaklar, saltanatı ve hilafeti getireceklerdi. Ne var ki iktidarın kudretini paylaşmayı beceremediler, liderlerinin “O zamana kadar kendinizi saklayın” uyarısına rağmen, gün yüzüne erken çıktılar.
Sitemi değiştirmeyi beceremediler…
Ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve gördüler ki Kuran-ı Kerim’i meydanlarda sallayarak da olsa, milletin kahır ekseriyeti cumhuriyetten asla vazgeçmiyor ve bunu da bundan sonra her aşamada göstereceklerini ortaya koyuyorlar…
Peki, hatalarını görüp çark ettiler mi?
Hayır…
Eğer ellerine her hangi bir gücü daha geçirirlerse, “Davamız” deyip açıklamaktan sürekli kaçındıkları hedeflerine ulaşmaya çalışacaklar.
O hedef, dediğim gibi, o hedef cumhuriyet…
Benim söylediklerimi, düşüncelerimi her ne kadar kabul etmeseler de, zihinlerinde hep düzeni değiştirme var ve bunu nasıl yapacaklarını da biliyorlar…
Öyle ki, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 2. Uluslararası Sıfır Atık Zirvesi'nde muhtemelen eline yazılarak verilen metinden okuyarak (Kürsüsünde Prompter vardı) şöyle diyor…
“Ünlü düşünürümüz Cemil Meriç'i çok güzel bir sözü var; "İnsanlar sevilmek için yaratıldılar eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır."
Daha doğru bir ifade ile First lady, bilmeden de olsa AKP iktidarının ülkeyi getirdiği kaos ortamının nedenini, eylemlerine uygun olarak “İnsanları kullanmak” olarak açıklamış oldu.
Eğer derseniz ki “Atma… 17 yılda ne kötülük yaptılar, ne iyilik yaptılar, sıralar”, cumhuriyetin kuruluşundan başlamak üzere kurulan fabrikaları, fabrika yapan fabrikaları, şeker ve sigara fabrikalarını, kâğıt fabrikalarını, devlet ormanlarının talanını, yaptıkları yol, köprü gibi inşaatlarda yandaşlarına sağladıkları çıkarları size teeeek tek anlatabiliriz de siz görmüyor musunuz ki?
Türktelekom, Tüpraş, Demirçelik, Emekli Sandığının otelleri, Araç muayene istasyonları, Halk Bankasının bir kısım hisseleri, Eti Alüminyum, Tekel’in alkol ve çay fabrikaları. Dha da sayayım ama yeter bu kadarı bile…
Hele en sonunda savunma sanayimizin bel kemiği olan Tank-Palet fabrikasını bir uçak uğruna Katar’a vererek…
İnançlarınızı kullanarak sizleri etki altında bulundurmak için değil ama Allah’ın bize gösterdiği yolu hatırlatmak için söylüyorum…
Eğer aklınızı yeterince kullanır da kimseye geçici de olsa kiraya vermezseniz, dediklerimin hepsini görmeyenler ya da görmek istemeyenler de göreceklerdir.
Aslında görmüyor değiller, bir gün gelip de sihrin bozulmasını bekliyorlar.
Ya geç kalmış olursanız, bir de bu pencereden bakın ve geç kalmayın.
Bizler, cumhuriyeti korumakta kararlı ve ısrarlıyız. Madem Suriye’ye yapılan askeri harekâttan pay çıkartarak insanları partisinin saflarına davet etmeyi hak sayıyor, biz de o hakkımızı kullanıp milletimizi cumhuriyeti ve niteliklerini korumaya katılmaları için yanımıza çağırıyoruz.
İnancım o ki, bizim çağrımız daha çok taraftar bulacaktır çünkü bu millet asildir…