Önce, Yusuf Suresi 1 ve 2. Ayetlerine bakalım ne diyor Yüce yaradan…
“1. Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar.”
“2. Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”
Sonra Zulhuf suresi 2 ve 3. Ayetlerine bakalım…
“2. O ayan-beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,”
“3. Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.”
Bir de Alak Suresi 1. Ayetini okuyalım mı?
“1. Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!”
Müzzemmil Suresi 4. Ayetten…
“…Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!”
Yani… Bilmediğin dilde okuduğun kitap, sana bir şey ifade etmez…
XXX
İhtisas alanım değil, biliyorum ve gayet de bunun bilinci içindeyim ama…
Kuran-ı Kerim’de ayetler vererek ya da bazılarının İslamiyet adına akla ziyan fikirlerine karşı tepki verirken, kalemimin ve dilimin sivriliğinin önüne geçemiyorum, bu da bir gerçek…
Bir dost ve kardeşi bana Kuran’ı Arapça aslından okumayı öreten kişi…
“Seni tanımayanlar, bu türden yazılarını okuduklarında, seni yanlış anlamaları ve din karşıtı olarak düşünmeleri mümkündür, biraz kalemini yumuşatsan…” dedi…
Elbette bu kişinin beni uyarması çok değerli bir uyarış… Kendisine teşekkür ediyorum.
Ama…
XXX
Yukarıda verdiğim ayetlerden de anlaşılacağı üzere ki benim okuyup da anladığım kadarıyla, Kuran, Arap toplumuna “Anlasınlar” diye Arapça indirilmiştir.
Arap toplumu, O kitabı okuyacak ve okuduğunu da anlayacak…
Yani, araya birilerinin dâhil olması gerekmiyor, sadece okuyacak, aklını kullanacak, araştıracak, doğruyu bulacak ve uygulayacak…
Ve dikkatlice okuduğu zaman görecek ki, Kuran’da insanlara uyarı olarak gönderilen öğütlerin ilk başında “Ahlak” anlayışı vardır, “Sevgi” vardır, “Saygı duymak” vardır, “Muhabbet etmelerinin gereği” ile “Merhametli davranmaları” anlatılır ve daha da önemlisi, “Adaletli” olmaları ve kul hakkı yememeleri gerektiği vurgulanır.
Kadınların değeri, demokrasinin temel kuralları, özgür düşünceye ulaşmanın ve topluma faydalı işler yapılması gerektiği vardır.
Böyle baktığınızda, Taliban, Müslüman Kardeşler ve Ali Erbaş gibi kişilerin anlattıkları, benim düşünceme göre Kuran’a uygun düşmüyor. Hatta kıyafetleri ile Arap özentisi içinde olan sözde cemaat, tarikat denilen oluşumlara lider olanların, sarık sarıp, cübbe giyip, bir ton sakal bırakarak din adına insanları aldatan davranış ve düşünceleri de bana bir şey anlatmıyor…
XXX
Şu soruyu kendinize sorun…
Kuran-ı Kerim neden Arapça indirilmiş de başka dillerde indirilmemiş?
Cevabı, yukarıda verdiğim ayetlerde var, okununca anlaşılsın, okuyan anlasın diye değil mi? O zaman Alak suresi 1. Ayette emredileni yerine getirip okuyacağız ve anlayacağız.
Gayet sade dille anlatılan bölümleri, insanın hayatında doğru yolu bulması için yeterli, tefsir ve fıkıh ilmi, ya da daha ilerisi, daha da derinine inmek isteyenler için gerekli ama o da birilerinin Kuran’ı nasıl anladıklarına göre yaptıkları yorum değil mi?
Eğer o yorumlar, aklımıza aykırı ise, o zaten Kuran’a da aykırıdır. Yeter ki doğru akıl ile düşünelim.
Elbette bu arada Peygamberimizin uygulamalarını da göz ardı edemeyiz, çünkü o uygulamalar aslında Kuran-ı Kerim’in açıklamaları ve yorumlarıdır. Biz o uygulamalara da “Sünnet” diyoruz.
XXX
Bir soru sormak istiyorum yine…
Arap toplumu, okuduğu Kuran’ı anlıyor mu? Arapça olduğuna göre okuyup anlaması gerekmez mi?
Elbette gerekir, ancak okuyup da aklını da içine katınca doğrusunu bilecektir. Aksi takdirde Kuran, Arap toplumuna Arapça indirilmezdi.
Akıl yorup düşünerek, bilgi sahibi olarak, kaynaklar araştırarak sonuca gittiğimizde, en azından günlük yaşayışımız içinde Kuran’a uygu davranışlar içinde yaşayıp, doğru yoldan yürümüş oluruz.
XXX
Tekrar konuyu geçmişteki düşünce ve yazılarıma geçerek ifade edersem…
Tertemiz ahlak sahibi olmak, bana göre İslamiyet’in temel kuralıdır.
Bir taraftan ahlak yoksunu olacaksın, insanların arasına nifak sokacaksın, haram yiyeceksin, kul hakkı yemekten zerre kadar çekinmeyecek, israfta zirve yapacaksın, Cuma namazı kılmaya gitmek için onlarca koruma ve aracı peşinde sürükleyerek âlây-ı vâlâ ile milletin gözünün içine sokar gibi gideceksin…
Benim bu tavırları İslam’ın temel kuralları içine sığdırmam mümkün değil ve bunları da böylece yazarım, inancımı da sorgulamak kimsenin haddi de değildir, hakkı da.
Önce tavırların ve insanlara karşı davranışların, İslam’ı anlatır olacak. İbadetlerin kimseyi ilgilendirmez.
Allah, ibadetinden dolayı gereğini nasıl yapacaksa, kendi bilir…
Çünkü Allah, her şeyi en ayrıntısına kadar bilen ve görendir.
Kuran, böyle söylüyor…
Benim okuyarak anladığın kadar elbette…