Bürüksel’de yapılan NATO zirvesi sırasında yapılacak ikili görüşmede, Türkiye ile ABD arasında “Ermeni soykırımı” kararının da ele alınması bekleniyordu.
Toplantı öncesi “Gündeme getireceğim" diyen Erdoğan, görüşmenin sonra ermesinin ardından yapılan basın toplantısında, gazetecilerin bu konudaki sorularına; "Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi" dedi…
ABD başkanı Biden ise, yaptığı basın toplantısında; “Erdoğan ile çok iyi bir görüşme, pozitif ve verimli bir toplantı yaptık” ifadelerini kullanırken, “Birkaç dünya lideriyle bir araya gelme şansım oldu. Erdoğan’la görüştüm. Pozitif bir görüşme oldu. Detaylı bir görüşme yaptık. Ülkelerimiz büyük gündemlere sahip. Ekiplerimiz tartışmaları sürdürecek. Eminim ki Türkiye-ABD olarak anlamlı bir çalışma yürüteceğiz” dedi.
Birincisi, Erdoğan ile “Özelde” bir görüşme yok, diğer liderler ile yapılan görüşmeler gibi sıradan bir görüşme.
Zaten…
Toplantı, toplam girdi çıktı 45 dakika sürdü.
Toplam net 40 dakika desek, 10 dakikasını Erdoğan, 10 dakikasını BİDEN, 20 dakikasını da aradaki tercüman kullandı. Yani 10 dakikada ne konuşulabilirse, o kadar konuşuldu.
Bu görüşme aslında “Görüşüldü densin” toplantısının ötesinde bir şey değildi.
Aslı NATO’nun olağan liderler toplantısıdır ve konu da NATO’nun sorunları üzerine görüşmekten geçmektedir.
NATO gibi bir örgüt de olsa, ülkeler, kendi çıkarları doğrultusunda tavır alacakları ortadadır. Önemli olan, ülke çıkarına ne kadar konuyu NATO üyelerine kabul ettirilmiştir, ona bakmak gerekir.
Örneğin ABD ve varsa diğer ülke askerleri, Afganistan’dan çekilirken, Türk askeri neden orada kalma eğilimindedir?
Asıl cevap verilmesi gereken konu budur ve bunda Türkiye’nin çıkarı nedir? Bırakalım lütfen din kardeşliğini filan. Benim ülkemin çıkarına mı, ben ona bakarım…
Hangi ülke benim ülkeme “Din kardeşimiz” diye destek veriyor da bizden bekliyorlar?
Diğer yandan…
Toplantı öncesinde yapılan basın toplantılarında veya tv kanallarında, gazetelerde yer alan haberlere göre, ABD’nin başkanı Biden’e, sözde Ermeni soykırımı söylemi karşısındaki tutumu gündeme getirilecekti, sonradan ne oldu da "Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi" oldu?
ABD ile Türkiye arasında çözülmesi gereken sorunlar yumağı var ve sorunlar orta yerde durup duruyor.
İkili görüşmede ele alındı mı 10 dakikada, alındıysa ne kadarı ve nasıl çözüldü?
Akıl diyor ki, ikili görüşmelerde sorunlar kısa zamanda çözülmez. Bunlar siyasi tavırlar ve manevralardır. Daha çok iç politikaya yönelik varyasyonlardır.
Zaten Biden de ifade etmiş, demiş ki “Ülkelerimiz büyük gündemlere sahip. Ekiplerimiz tartışmaları sürdürecek. Eminim ki Türkiye-ABD olarak anlamlı bir çalışma yürüteceğiz.”
Sözün tercümesi, sorunlarımız var. Bu sorunların kısa sürede çözülmesi beklenemez. Ekpler oturup konuşacaklar ve çözüm önerilerini getirip önümüzde koyacaklar, biz de bakacağız…
Neye bakacaksınız?
Çıkarlarımıza uygun mu, ona bakacağız…
Öz olarak sorunlar, komisyonlara havale edilmiş ve yumruk tokuşturarak bitirilmiştir.
XXX
Bir de görüntülü olarak bir de fotoğraf paylaşıldı görsel basında…
Fotoğrafa “Anlık” baktığımızda doğruyu görebiliyoruz. Oturmakta olan Erdoğan’a Biden tokalaşmak üzere yumruğunu uzattığında, Erdoğan’da uzatıyor ve oturduğu yerden kalkmaya çalışırken o “Anlık” sanki elini öpüyormuş gibi görüntü alınıyor.
Elbette elini öpmüyor da maazallah bu görüntü Kılıçdaroğlu veya diğer muhalefet genel başkanlarından birine ait olsaydı…
İşte fırsatçılık ve belden aşağı vurmak budur. Ama “Aklı başında, kişilikli” insanlar böyle kullanmazlar. Öyle kullanmak, ahlaksızlıktır.
XXX
Neyse, yandaş ve yalaka medyanın ifade ettiği gibi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı masaya yumruğunu vurdu mu vurmadı mı, orasını bilemiyoruz. Ancak yaptığı basın toplantısından anladığımız, çayına-kahvesine 20 dakikalık karşılıklı sohbet olmuş, belli…
XXX
GÜLDÜY GÜLDÜY SHOW…
AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Marmara Denizi'ndeki müsilajın "CHP'nin uğursuzluğundan" kaynaklandığını anlatmış ve CHP’yi “Meymenetsizlik” ile tanımlamış…
Bu sözü Güdüy Güldüy Show’da çocuklar bile söylemez.
Merakım şu…
Bu milletvekili acaba Hassan Sabah’ın adamımı mı ki?
Hani kafayı bulmadan böyle bir söz söylenemez de…