Türkiye’deki farklı unsurlar ülkenin bir rengi adeta mozaiği idi.
Ta ki ülkemize başlayan Arap istilasına kadar.
Kurtuluş savaşında bir arada savaşan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bu ülkeyi kuran unsurları alaşağı etmek isteyenler şimdilerde bu amansız saldırı ile Türkiye’nin yörüngesini bir başka mecraya taşımak için elbirliği yapmış saldırıyorlar.
Fransa’da yaşananları hafife almak ve görmezden gelmek gerçekten kör olmaktan da öte bir şey olsa gerek!
Eskiden Neron vasıtası ile Roma’yı yakıyorlardı, şimdilerde ise Paris cayır cayır yanıyor yıllarca sömürgecilik yaptığı ülkeden gelen ve vatandaşlık verdikleri sayesinde.
Sorun sadece Aşırı Sağcılar eli ile yanan Fransa olsa belki…
Ama bu iş Avrupa’ya sıçrarsa daha da büyük bir problemimiz var demektir.
Dünya’nın en ırkçı ülkelerinden birisi Fransa.
Bunun milli marşlarında da görmek mümkün.
Yıllardır sömürdüğü ülkelerden yıllık geliri 300 Milyar dolar.
Buralarda sömürgecilik biterse Fransa’da biter.
Kapıdaki Orman yangınlarına da bu vesile ile bir kez daha dikkat çekmekte üzerimize elzem görevlerden birisi olsa gerek…
İKİ FARKLI GÖRÜŞ…
Mesela Fransa’da yaşanan son gelişmelere dair iki farklı görüş var.
Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan, “Fransa’daki olayların Türkiye’de yaşanacağını söylemek kötü niyetlidir” diyen AKP’li Ömer Çelik’e yanıt:
“Yüksek lisans derslerime devam etseydin olayların nasıl kontrol dışına çıkacağını, Türkiye’nin nasıl kan gölüne döneceğini anlardın.”
Üstünde ciddi manada kafa patlatılması gereken bir durum.
Fransa’nın yüzyıllarca uyguladığı Sömürgeci zihniyet hortlamış ve şu anda sokaklar alev alev yapıyor.
TARİHİ UYARILAR...
Özdağ; Bursa'dan, halkın arasından seslendi:
"Türkiye'de olay çıkarsa, Fransa'da yaşananlar çocuk oyunu gibi kalır.
Fransa'da terör örgütleri silahlı bir altyapıya sahip değil.
Ama Türkiye'de IŞİD'inden El-Kaide'sine hepsinin silahlı altyapıları var."
Evet…
Gerçekten de öyle…
Olayların hangi boyuta varacağını da kestirmek mümkün değil.
Araplarında yüzyıllarca Osmanlı Yönetimi altında adilane ve kardeşçe yaşamalarına karşın son yüzyıldaki Türk nefreti bunun bir başka boyutuna dönmüş durumda.
Ve…
Ne yazık ki Türkiye sokaklarında kendi ülkesinin kaçkınlarının neler yapabileceğine dair belirsizlik hakim…
YİNE O UYARIYOR…
Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy@ilay_aksoy “Fransa’da şu an eylemlerin olduğu yerlerden bazı örnekler - Mulhouse -%25 Afrika/Arap kökenli Starsbourg - %16 Afrika/Arap kökenli Saint Étienne -%22 Afrika/Arap kökenli Nice - %20 Afrika/Arap kökenli Marseille - %21 Afrika/Arap kökenli Paris merkez -%10 Paris’in periferik mahallerinde - %15 Afrika/Arap kökenli
Fransa kontrolü göç almasına rağmen yaklaşık 70 yıl içinde bu oranlara ulaşmıştır.
Türkiye ise 2021 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından Suriyelilerin nüfusu yerel halkın %25’ini aşması nedeniyle TAM 1,200 mahalle yabancıların ikametine kapattı.
Fransa bu oranlara 70 yıl içerisinde ulaşırken, Türkiye bu oranlara sadece 8 yıl içinde ulaştı.
AKP’nin göç stratejisi Türkiye’yi büyük bir felakete sürüklemekle.
Eğer şimdi vazgeçilmez ise geri dönüşü neredeyse imkansız olan durum ile karşı karşıyayız.
Tüm siyasi partiler acilen göç birimleri kurmalı ve ortak komisyonlarda derhal çalışmaya başlamalıdır.
Hiç bir koltuk, egemenliğimizden ve vatanımızdan daha kıymetli değildir.
ZAFER GELECEK, SIĞINMACILAR GİDECEK!
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ısrar ve inatla söylediği bir şey var.
Diyor ki Özdağ;
Zafer Partisi gelecek, sığınmacılar gidecek!
Ülkemizi sığınmacı ve kaçak sürülerinin işgal etmesine, Türksüzleşmesine/Atatürksüzleşmesine, Ortadoğulaşmasına izin verme.
Mücadelenin yeri Zafer Partisi’dir.
Zafer’e katıl, Türk Milleti’nin zaferi için mücadele et.
TEZGAH HEP AYNI TEZGAH…
Dünlya üzerinde yaşana senaryolar hep aynı.
İster adına Emperyal güçler deyin, ister daha önceki gibi Haçlı Seferlerinin yeni versiyonları tezgah hep aynı tezgah.
ABD’nin imajı bitmişti. Devreye salgın girdi.
Sonra Ukrayna- Rusya savaşı.
Rusya’da Putin’e karşı Wagner olayı.
Sonra birçok ülkelerin ekonomileri iflas etti.
Faizler artırıldı. Sonra dolar değer kazandı.
ABD silah satışı arttı. ABD tekrar Avrupa ya hakim oldu.
Dünya ekonomisin de etkisi artı. Tesadüf mü?
Elbette ki de değil. Ancak ABD’de Trump’ın yeni seçimler için sahaya inmesi ile bu sular daha da ısınacak gibi görünüyor.
Yeni Dünya düzeni tek adamlı ve Demokrasilerin daha da zayıfla(tıl)dığı bir düzeneğe doğru evriliyor.
TEK ÇARE GÜÇLÜ TÜRKİYE…
Dün yazmıştım.
“Türkiye bölgedeki en önemli Aktör ve Oyun kurucu!” olabilir diye…
Bunun için en önemli konu başlığı güçlü bir ekonomi.
Bunun içinde öncelikle güven-istikrar-üretim üçlüsünün devreye girmesi şart.
Üretim içinde üreticinin ”Ucuz işgücü” mantığı ile ülkelerinden kaçan sığınmacıları bedavaya çalıştırma mantığı ile onlara kucak açmamaları gerekiyor.
Hükümetin bir an önce Enflasyonu çözmesi şart.
Döviz kurları hak ettiği yerde olmalı.
Akaryakıt fiyatları makul seviyelere çekilmeli.
Üretim hamlesi başlamalı.
Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. Yılında şaha kalkması için yapılması gerekler çok basit.
İsraf ekonomisi sonlanmalı.
Üretim ayağı artırılmalı.
Piyasalara güven tesis edilmeli.
Madem ki Ak Parti’nin hedefi “Güçlü Türkiye” ve “Türkiye Yüzyılı” vatandaştan yetkili bir 5 yıl daha aldılar.
O halde zaman kaybetmenin gereği yok.
Daha çok çalışmak, daha çok üretmek, daha hızlı kalkınmak zorundayız.
Hepsi bu…