AKP ve Erdoğan, “Tek adam” iktidarının, gelecekteki ilk seçimde elinden gideceğini anladığı için, kurduğu “Hayal çadırı” içindeki cambazı millete seyrettirerek, çadır dışında çalışmalarını saman altından su yürütürcesine devam ettirmektedir.
Son bir konuşmasında, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında bazılarının “Tiyatro” demesini de eleştiriyor.
Örneğin ben…
Birçok kuşkulu durumların hala açığa çıkmaması, darbenin siyasi ayağının karanlıkta kalması…
Sadece Bank Asya’nın önünden geçtiği için “Fetöcü” diye suçlanan garibanların halen cezaevlerinde çile çekerken…
Ben de 15 Temmuz’un vaktinde bilerek engellenmediğini ve “Tiyatro” gibi oynandığını, böylece siyasi çıkar sağlanarak iktidarlarının biraz daha sürmesini sağladıklarına inananlardanım.
Kuşkularımız yok edilmedikçe de böyle inanmaya devam edeceğim.
Şu anda bile özellikle dış politikada ve ülke genelinde oynadıkları oyunun 15 Temmuz’a giden yolun halen açık olduğunu görmemizi, en azından benim öyle inanmamı sağladığını söylüyorum.
Eğer aksini kanıtlayamazlarsa düşüncemin bana göre kanıtı var…
Libya, Suriye ve Mısır’da diğer Müslüman ülkelerde Sünni-Şia ayrımı yaparak mezhep çatışmasına taraf olunurken...
Ülke içinde haberlerinin olmaması asla kabul edilmeyecek ölçüde dini faaliyetlerin, tarikatlar seviyesinde “Yıkıcı faaliyet” olarak sürdürülmesine seyirci kalınırken…
Atatürk’e hakaret amaçlı “Kemalizm ile arasına mesafe koyamayan Allah ile arasına mesafe koyar.” söylemin ile Tuğçe Kazaz isimli, ikide bir din değiştiren aşifte ile ta cumhurbaşkanlığı katında çalışan ve “Mehdi” bekleyen, söyleyince kovulan ama adına istifa denilen eylemcilere ses çıkartılmazken…
Atatürk’ün akılcı bir şekilde, Din’i topluma doğru anlatması ve din faaliyetlerinin ve hizmetlerinin dine uygun olarak yapılması için Rifat Börekçi’ye kurdurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının çivisinin çıkmasına, üstelik akıl almaz bütçe ile seyirci ve destek olunurken…
Hemen her gün her yerde ve hatta devlet yönetimi içinden bazı kişilerin din adına akıl almaz abuk-sabuk laflar ettiğine şahit olunurken…
Ve aklımıza gelmeyen daha nelerin iktidarda kalmak adına yapıldığı süreçte başka nasıl inanmamız bekleniyor acaba?
XXX
Bize hayal çadırında cambaz seyrettiren iktidar, aynı zamanda o hayal çadırının altında bize bir şarkı söyleyerek dinletiyorlar…
“Aman petrol, canım petrol
Artık sana sana muhtacım petrol
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol.”
Ajda Pekkan bu şarkı ile Eurovision Şarkı Yarışmasında 15. olmuştu…
Biz şarkı ile kendimizi avutmaya çalışırken, ABD binlerce kilometre ötesinden gelip de dünya coğrafyasına hâkim olmak isterken BOP projesine de Erdoğan’ı “Eş başkan” yaparak ağzına bal sürme açıkgözlüğü ile dünyayı uyutmaya çalışmaktadır.
Elbette bazı devletler ki bu devletler içinde Türkiye ne yazık ki yok, gözlerini dört açarak ABD hâkimiyetine itiraz ediyorlar…
Ancak biz hala tarikatların ağırlığından fayda çıkartmayı marifet bilerek ABD’nin çıkarlarının döndürüldüğü değirmene su taşıyoruz.
Ve…
Cambaz seyrediyoruz, ettirmeye çalışıyorlar…
Kanal İstanbul projesi de o cambazlardan birisi…
Ama o kadar çok çadır kurdular ki, her çadırda bir ip cambazına gösteri yaptırıyorlar ve ne yazık ki ülkenin en az yarısına bugüne kadar seyrettirdiler.
Bundan sonra millet cambazları seyretmeye devam edecekse, biz asla izin vermeyeceğiz.
Biline diye bir kez daha yazıyorum…