Yarın 1 Haziran 2020 ve korona virüs önlemlerinde yeni kurallar getirildi, 65 üstü ile 18 yaş altı hariç insanlar sokağa salıverildi.
Hatta 65 yaş üzeri olup da işyeri sahibi olanlar ya da işi olanlar bile rahatça sokağa çıkabilecekler. Örneğin ben bu kuraldan istersem yararlanabiliyorum..
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın üzerine basarak ifade ettiği gibi, salgından korunmanın üç temel kuralı ver…
Bir, maske kullanacaksınız…
İki, sosyal mesafeye, yani en az bir buçuk metre mesafesine uyacaksınız…
Üçüncüsü ise temizlik… Elleriniz özellikle günde yıkayabileceğiniz kadar yıkanacak.
Bunlar olursa eğer, hiç kimse kimseye virüs bulaştırmayacak, ortalık günlük gülistanlık olacak…
Mış…
Ben buna “Mış” olarak tepki veriyorum çünkü tam “Mış”lık bir davranış biçimi…
Diyemiyorlar…
Devletin gücü ekonomik olarak yeterli değil, ancak sarayın masrafları ile yapılan köprü, yol ve hastane masraflarını karşılıyor, o nedenle herkes çalışıp kazanmak zorunda…
Ölen ölürse de kalan sağlar bizim olacak…
XXX
Burada bir nokta koyup, arkadaşın gönderdiği olayı size aktarayım…
Olayı şöyle anlatıyor, tam bir fıkra gibi…
Market kuyruğunda bekliyordum ki önümdeki adam zart diye osurdu.
Duymazlıktan gelecektim ki döndü bana sordu
"Sesi duydun mu?"
“Evet” dedim.
"O zaman sosyal mesafeyi koruyamamışsın" dedi.
Sonra tekrar sordu
"Kokuyu da aldın mı eğer aldıysan o zaman masken bir işe yaramıyor yakında koronaya yakalanırsın." dedi.
Sonra başını salladı ve şunları dedi
"İşte bunlar yüzünden coronavirüs yayılıyor."
Hayatta böyle ikna olmamıştım hele bir osuran tarafından.
Demek oluyor ki, ölçüye uyup uymadığımızın ölçüsünü, öndekinin zart diye koyvermesine bağlı..
XXX
Gelelim ekonomik koşulların virüs salgını üzerindeki gerçek etkisine…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, peş peşe İstanbul’da biri şehşr hastanesi, üç hastane birden açtı ve oralarda törenler düzenlendi, konuşmalar yapıldı, iktidarının başarısından söz edildi
Kimse soramadı, “Başka yer mi yoktu da İstanbul Atatürk Havaalanının iki pistinin üzerine hastane taptın” diyemedi…
Konuşmasında, muhalefetin şehir hastanelerine karşı çıktığından dem vurdu ve şöyle dedi…
"Muhalefetin bizi adeta topu tuttuğu şehir hastanelerinin ne kadar önemli olduğunu bu süreçte çok daha iyi görüyoruz."
Bu cümleden kullanılan kelimeleri oluşturan harflerin her biri, en ufak hücrelerine kadar yanlış…
Çünkü Muhalefetin karşı çıktığı “Hastane yapımı” değil…
Muhalefet soruyor; “Şehir hastanelerini hangi koşullarda ve hangi maliyette yaptım?”
Bu sorunun cevabını henüz verebilmiş değil…
Rönesans holding bir hastane yapmış bir hastaneyi bağışlamış…
Demek ki epey para kazanmış bu iktidar zamanında aldığı ihalelerden…
Örneğin Rahmetli Kadir Has ve Sağıp Sabancı da birçok bağışlarda bulunda ama hiç birinin de devletle işi olmadı, ihale almadılar, kazandılar, yaptılar…
XXX
Demem o ki, vidaları gevşetmek zorundaydılar, gevşettiler, konu halkın sağlığı değil. Halk da sağlığını korumak için kendine göre yöntemler elbette bulur, önünde duran adama dikkat eder. Eğer ses ve koku duyarsa mesafeyi açar, maskeyi değiştirir…