TBMM ve üyeleri milleti temsil eder ve genel kurul salonunun divan başkanlığının arkasındaki duvarda da yazılı olduğu gibi “Egemenlik, kayıtsız şartsız millete aittir” ile ifade edilir.
Aslında TBMM’nin üzerinde hiçbir güç yoktur.
Milletin meclisinde çıkarılan yasalar ile devlet yönetilir ve adına da “Hukuk devleti” denir.
Elbette TBMM’nin yasa çıkarmakla beraber diğer görevleri de vardır ve bunların en önemlilerinden birisi de denetleme görevidir.
Anayasanın 98. maddesi, TBMM’ne bu yetkiyi verir ama anayasaya da yetkiyi veren maddeyi yerleştiren de milletin kendisidir.
Madde şöyle…
“Madde 98 – (Değişik: 21/1/2017-6771/6 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi; Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır.”
Anayasanın bu maddesi gereğince TBMM denetleme yetkisini kullanacaktır ama…
Yetkinin nasıl kullanılacağı TBMM’nin çalışmalarını düzenleyen “İç tüzük” de belirtilmiştir.
Çok derine inmeden, yüzeysel olarak anlatırsam, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması önergeleri, meclis başkanlığına sunulur.
Partiler, önerge üzerinde görüşlerini açıklarlar ve oylamaya geçilir.
Oylama genellikle o anda meclisi yöneten başkan ya da vekilleri tarafından “Oylarınıza sunuyorum, kabul edenler… Etmeyenler…”diyerek oylanır…
Eğer önerge iktidarın istediği bir şey ise, “Kabul edilmiştir” denir ve kabul edilir. Değilse “Kabul edilmemiştir” denilerek reddedilir…
Diyeceksiniz ki “Canım burasını biz de biliyoruz…”
Elbette biliyorsunuz ve eğer merakınız varsa ve televizyon kanallarında da oturumu canlı yayınlanıyorsa zaten görüyorsunuz, şahit oluyorsunuz.
Hatta önergeye destek veren ile karşı çıkanın gerekçelerine de şahit oluyorsunuz.
Bir başka anlatımla meclisin denetleme yetkisi, çoğunluğun tahakkümü (Baskısı, zorbalığı) altındadır. Onu da görüyorsunuzdur. Onlar için verilen önergenin millete faydası ya da zararının ne olacağı çok önemli değildir.
Kurulmasına karar verilenlerin de sonuçlarını yine çoğunluk belirler…
Örneğin, 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak üzere bir komisyon kuruldu. Başkanlığına da yıllarca televizyonlarda Fetullah Gülen’i öven, savunan, kumpas davalarına destek veren kişi getirildi.
Muhalefetin tüm önerileri reddedildi, sonuçta bu kişinin tek başına yazdığı rapor o zamanın TBMM başkanı İsmail Kahraman’a sunuldu…
Sonra?...
Şimdiki TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Başkanlığa sunulmuş öyle bir rapor yok” diyor.
Pek o törenle İsmail Kahraman’a sunulan ne idi?
Sinema senaryosu mu?
Belli ki iktidar istemiyor, üzeri kalın toprakla kapatılıyor ama zamanı gelince açılır nasılsa…
Ülkemiz, yine günlerden beri tartışıldığı gibi deprem ülkesi gereceği ile yüz yüze ve deprem gerçeği ile de yüzleşmesi zorunlu…
Muhalefet TBMM’ne önerge veriyor, “Deprem gerçeğini ve alınacak önlemleri, sonuçlarını” araştıralım diyor…
Konuşuyorlar… Tartışıyorlar ve sonuçta önerge reddediliyor…
Şimdi işin ilginç tarafını size meclis tutanaklarından aynen aktarıyorum (sayfa 23-24 incelenmemiş tutanak)…
AKP Gurup Başkan Vekili söz alıyor ve şunları söylüyor…
“BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce önem verdiğimiz bir önergenin reddine ilişkin söz aldım. Öncelikle, şunu söylemek isterim ki bu ret usuli ve teknik bir konudan ibarettir; şundan dolayı söylüyorum: Şu an Meclisimizde çok fazla sayıda komisyon çalışmakta, zaten biliyorsunuz. Şimdiye kadar birçok konuda ortak öneri vererek bu konularda araştırma komisyonu kurduk. Eğer ihtiyaçsa bunu tekrar değerlendiririz, bu adımı atarız beraber; bunda hiçbir beis yok. Mesele "AK PARTİ iktidarının meselesi veya değil"i değil, mesele Türkiye'nin depremle karşı karşıya kaldığı; böyle bir gerçek var, bir yüzleşme var. Bizden önceki hükûmetler de önemli adımlar attı, biz de önemli adımlar attık.
Konuşmacılar ifade ettiler Sayın Başkan, çok sayıda mevzuat değişikliği başta olmak üzere, kentsel dönüşüm başta olmak üzere, kamu binalarının yenilenmesi başta olmak üzere çok önemli adımlar atıldı. Bunların daha iyi olmasını, daha fazla olmasını hep beraber takip ederiz tabii ki ama bunun için bir ortak uzlaşı zemini hazırlarız, konuşuruz, eğer ihtiyaçsa bunu yaparız.”
Değerli okurlar…
Lütfen araştırma önergesinin neden reddedildiğinin gerekçesini birkaç defa dikkatlice okuyunuz ve ona göre siz de bir karar veriniz.
Şunu anlamakta zorlandım doğrusu, diyor ki; “…Eğer ihtiyaçsa bunu tekrar değerlendiririz, bu adımı atarız beraber; bunda hiçbir beis yok.”
Deprem gerçeğin, alınması gereken önlemleri ve çözümleri araştırmak, iktidara göre “…ihtiyaçsa…” gözüyle bakılıyorsa…
Zaten orada mesele bitmiştir…
Bir iktidar deprem gerçeğini kabul etmiyor ve araştırılmasına da gerek görmüyor demektir.
Geriye ne kalıyor?
Olacak depremlerde insanların ölmesi, evlerin yıkılması kalıyor ki o da gerçekleşiyor zaten. Gözle görülenin araştırılmasına gerek yok anlayışında olduğunu görüyoruz.
Benim bu yazıdaki konum zaten “Deprem” değil…
Konu, eğer TBMM Genel Kurul salonunun duvarında yazdığı gibi “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin” ise o milletin meclisi neden saf dışı ediliyor?
XXX
Bir başka merakım; İBB Ekrem İmamoğlu, ailesi ile Elazığ’dan sonra Erzurum Palandöken’e gitmiş, tatil için…
İktidar, yandaş medya mensupları ve troller aldılar ele çıktılar yola…
Tartışılır mı? Elbette tartışılır…
Ama bunu tartışırken, Elazığ-Malatya coğrafyasında yaşananlar acil çözüm beklerken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Afrika’da neden safariye çıkmış gibi oradan oraya geziyor da devletin başında değil?
Hadi oradan be…