Geçen hafta, mavi gözlü dev Nazım Hikmet RAN’ın doğum gününün 119. yılı idi ve Nazım Himet Haftası olarak kutlanıldı…
Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiş, şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.
Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde Selanik’te doğmuş, 3 Haziran 1963 tarihinde ise Moskova’da ölmüştür.
Mezarı da Moskova’dadır…
Mezarlığı Moskova'daki Novodeviçi mezarlığındadır. Turistik alanlardan, 16. yüzyıldan kalma Novodeviçi Manastırı'nın da bitişiğindedir.
XXX
Moskova’ya ilk gidişimdi…
Yeni yapıları bir kenara bırakırsak, her tarafı tarih olan bir şehir…
Neredeyse işi gücü bırakıp günlerce gezmek geliyordu içimden. Ancak sınırlı zaman içinde gezebildiğim kadar gezdim. Diğer gelişlerimde o zamanım da olmadı zaten.
Ünlü Kızıl Meydanı ve meydandaki Lenin mezarı, Kremlin sarayı gibi tarihi eserler.
Ayrıca çok beğendiğim ve bir türlü ayrılamadığım “Ressamlar sokağı” en beğendiğim yerlerdendir.
Beraber gittiğim arkadaşım Gündüz Babaev’e “Gündüz… Nazım Hikmet’in mezarı burada değil mi” dedim, “Burada, gitmek ister misin” dedi…
İster misin de laf mı yani, ilk kez Moskova’ya gelmişim, Mavi Gözlü Dev’in mezarına gitmeden olur mu?
Mezarın bulunduğu yere gittik…
Bir bayan bizi karşıladı ve Nazım Hikmet’in mezarına gitmek istediğimizi söylediğimizde, önümüze düştü ve mezarın başına kadar bize eşlik etti. O sırada Mezarlık ve Nazım Hikmet hakkında da söylediklerini Gündüz bana aktarıyordu…
Novodeviçi mezarlığına girdiğimde şaşkına döndüm desem tam anlatmış olurum…
Nazım’ın mezarının başına varıncaya kadar isim olarak o kadar çok tanıdık Rus isimlerinin mezarını gördüm ki şaşkınlığım kat be kat artıyordu.
Birkaç örnek vermek gerekirse, Stalin, Kuruşçev, Tolstoy, Yuri Gagarin ve daha nice devlet adamı ve sanatçılar. Şimdi hepsi aklıma gelmiyor.
Ancak mezarlık çok büyük değil. Bir yer var ki, üzerinde isimler yazılı, kapağı olan bir duvar. Onlarca isim, ben merak edince Gündüz, “Burada üzerinde isimleri yazan kişilerin külleri var ve bu dolaplarda duruyor” dedi…
XXX
Nazım Hikmet’in mezarına gelince…
Gerçekten muhteşem bir görüntü…
Yaklaşık 4 veya beş metre yüksekliğinde bir kaya kütlesi ama siyah granit…
Üzerinde Nazım Hikmeti tasvir eden “Dev Adam” figürü, yine üstünde Türkçe Nazım yazısı.
Bir diğer dikkatimi çeken şey, mezarının başında bulunan çiçekler. Bizden önce gelip ziyaret edenler olduğunu düşündüm önce. Sonra kadın, “Çiçekleri her gün mezarlık ekibi koyar Nazım’ın mezarına. Ziyaretçiler geldiğinde de hep çiçekle gelirler” dedi…
Utandım…
Çünkü biz sap gibi gitmiştik ve elimizde çiçek miçek de yoktu.
Merak ettim sordum, “Kimler daha çok ziyarete geliyor” dedim…
“Elbette Türkler de geliyor ama Moskova’dan gelenler de var, diğer ülkelerden özellikle burayı görmek isteyenler de var. Gelenlerin büyük bir çoğunluğu Nazım’ın mezarını görmeden, çiçek bırakmadan gitmezler Moskova’dan” dedi…
Şaşkınlık, merak ve hayretler içinde mezarlığın içinde gezdim. Ne kadar ünlü varsa Rusya’da hepsinin mezarını tek tek gördüm.
Sonra anladım ki bu mezara gömülmek öyle kolay bir iş değilmiş. Herkes gömülmezmiş. Belli kuralları varmış ve bu kurallara uyan kişilerden biri de “Mavi Gözlü Dev” adam Nazım Hikmet’in olduğunu gördük.
Mezarı deseniz, dediğim gibi, oradaki mezarların en görkemlilerinden birisi idi. Ayrıca da çok bakımlı bir mezardı.
Nazım Hikmet’in mezarlığını gördüğüme o kadar memnun idim ki, Moskava’dan ayrılırken hala aklım oradaydı…