Türkiye ve dünya ekseni göz önüne alındığında Marksizm kendi ekseni etrafındaki 20. yy dönüşü-mü-nü bize neden farklı bir Marksist terminolojiyle dahil etmiştir bilinmesi gerekiyor. (8)
Marks’ın, Osmanlı devleti matbuatında ilk kez 1870’de makalesini yayınlayan Hakayik’ül Vakayî mecmuası ile iştirakçi Hilmi’nin partisinin (Osmanlı Sosyalist Fırkası) 2. Enternasyonale üyeliği (1921) arasındaki süre yaklaşık elli yıldır; bu süre zarfında Türkiye’de ne değişti? Rejim değişti; rejimin değişmesine Marksist kavramsalın en önemli tahlil kabiliyeti olan ‘’ilkesellik’’ üzerinden sorular sormaya var mısınız? Bu süreç İttihat Terakki üzerinden CHP Sol’unu nasıl doğurdu?
Mesela söyle soralım, rejim kendini cumhuriyet olarak belirlerken demokratik niteliğini ilan etmeyi neden erteledi? Veya erteledi mi? Erteledi ise bunun gerekçeleri arasında uluslararası sistemin yönetsel yapıyı sindirmesi ve onlarla yapılan görüşme sonuçları bu kertede rol oynadı mı? Yok, eğer demokrasiyi ertelemedi ise Serbest ve Terakkiperver fırkalarının -yani yeni Türk Sağı’nın- CHP içinde yuvalanmasının anlamı ne idi? Bu anlam içinde Aydınlanmacı Sol’un, -yani CHP kimliğinin- bizzat Türk Sağı’nı kendi bünyesi içinde büyütmesi var mıydı? Sol aydınlanmacılığın resmi partisi CHP’nin Celal Bayar’ı -o dönemde- kendi içinde ‘sol niteliği’ ile barındırması nasıl bir demokratik dizayn hareketi idi. Celal Bayar DP içinde saklı bir ‘’Sol-cu- muydu yoksa?’’ Sorular yetti mi? Hayır… CHP’nin Sol’u olan rejim kimliği eğer demokratik değil idiyse ‘dörtlü takrir’ (9) hareketine izin verirken ABD’nin Soğuk Savaş demokrasisini taklit ederek kendi Sağı’nı oluşturma gibi bir işleve mi çözdürdü kendini..vs… Şimdi durun bütün bunların aşağıda cevapları sırasıyla gelecek…
***
Binlerce yılın özümseyişiyle ortaya çıkmış Türk Milleti’nin (Millet-i İbrahim-millet’ûl tûrki) ve onun kültürel altyapı-üstyapısının (10) Marksist düşünceye uyarlama zorlanmasına entelektüel bir itiraz olarak aklımızı karıştıran ve 20. yy boyunca tartışmaya çatıştığımız her konuyu ele alacağız.
1- a-
Saplantısal Sol
Türkiye Türklüğünün 18.yy’dan devraldığı en temel mesele, Batı problemi ve onun nasıl anlaşılması konusudur. Batı iki şekilde davet edildi bu ülkeye, Fransız materyalist antikitesi (Germen-Bavyera merkeziyetçiliği -ki külli Germen kavimlerini içerir.) (1) (III. Selim dönemi ile Mustafa Reşit Paşa arası) ya da Marksist öykünmeci toplum modeliyle… (1908 ihtilâlci isyanı sonrası nasyonal-etnik kabiliyetin Aydınlanmacı Sol’un repüblükasyon modeline dönüşümü.)
Bu iki kimlik jakobenliği, kendi adına tasarlarken Baha Tevfik-Abdullah Cevdet melezi Kadro dergici (Yakup Kadri etrafındaki grup) olanlar ile Fransa’yı devrim niteliği ile ‘Türk İnkılâbına Bakışlarla’(2) değerlendirenleri konuya ilave etmek gerekir. Ardından, Fransızlaşan Germen ulusçuluğu -ki kökü tapınakçılardır (3)- karşı materyalizmi (5) (Louis Buchner)(4) Türkiye’de ilk kez bir tarih kimliği anlayışını deruhte etti, zorbalıkla; –ki Marksist anlatımdır bu-.
Selçuklu-Osmanlı tarih anlatışını -milli hafıza yerine- Marks’ın tarih öykünmelerine bütüncül bir tarih okuması anlayışını güya konuyu ‘bilimleştirerek’ dokunulmaz kılmaya yeltenmelerini burada anmak gerekir. Marksizm bilimdi, itirazsız öyleydi.!
Ne eseftir ki, Türkiye’de carî bütün Türk tarih algısı ve Osmanlı Türklüğü (Türk imparatorluk kimliği) yorumları bu anlatım merkezinin kurbanı oldu 20. yy boyunca (Anadolu ihtilâli-S.Selek/İnkılap ve Kadro-S.S.Aydemir)
Konu, resmi İnkılâp Tarihi anlatımı içinde ıslah edilmesi, farklı tonlar kullanılmasına rağmen İslam-Türk kimliğine yeni bir batılı elbise giydirilişi -sözüm ona- milli modernité (6) ideolojisine doğrudan sahiplenme yapılmasının önüne asla geçilemedi.
Bu anlamıyla Türkiye’de yaygın solculuk kimliği saplantısal kabiliyetlidir.
1- b-:
Modernist Solcu perspektifi
Türkiye solculuğu, Marks’ı anlama konularını Marks’tan yana kullanırken hiç içinden geldikleri toplumu anlama-kavrama yoluna gitmeden, ideolojik ihtirasla Türkiye modernitési kavramını oluşturdular. Saplantısal Sol’un jakoben kabiliyetini kullanmayı da tercih ettiler. Bu doğrudan Şefik Hüsnü TKP’sinin ısrarının kopyasıydı. (1951’den öncesi-sonraki TKP yöneticisi olarak tutuklanma gerekçeleri.) (7)
Modernlik, bu anlamıyla liberal sosyalizme göz kırpan bir evrenselcilik içerse de, Türkiye’de, baskıcı bir kimlik deşifrasyonu olarak geleneği tüketme göreviyle mücehhezdi. Bu da doğrudan –kimlik- hedef alınarak yapıldı; Sol yaptı bunu, daha sonraki demokrasi kayıtlarıyla bunu onadı…
A- c-:
Merkezî dünyayı Batı kabul eden Sol
Türkiye’de, etnik kabiliyetli gönyenin en kabul edemediği Grek ve Roma melezi, Hıristiyan törensel öğeli yeni anlatımını bizzat başarmasının (!) bilinçli olarak anlatılmamasıdır. Merkezî pagan-Batı yöreselliği olan bu anlayış sanayi devrimi, teknoloji ve askeri paktlar üzerinden yerli tarihsel kimliği iptal etmeye yeltendiğini kabul etmiyor; niye acaba? Ama gelin görün ki, durum bütünüyle budur.
Türkiye siyasi otoritesinin, Batı ile barış birliği anlayışı, Batı’nın medeniyet kimliğini temsil etme yoluyla yürütülmüştür. Öyledir evet! Sol entelektüel güncel modernité üzerinden kendi deşifrasyonunu (dechiffre) kendi yaptığına en temel itirazını yani, ne üzerinden örer biliyor musunuz? Milli sosyalizm ve 6. Filo imitasyonu…! Mümkün mü?
Türkiye’de, 20. yy’da doğmuş ‘arkalama’ gücü olmayan olsa da değersiz olan milli yapısıyla Marks’ın tarihi ilk kez vahiy dışı anlatan kimliğine adaptasyoncu bakış ne olmalıydı? Reddiye mi? Peki öyle mi oldu? Hayır, öyle olmadı. İlginç bir şekilde bir din (kendi kabiliyeti dışında) kendini çağa okutma adına kendi münevverleri vasıtası ile kendine ideoloji dedi: İslam ideolojisi. Meselenin deşifresi budur, teori ve katmansal yapısını daha sonra delmek şartıyla üzerinde durmak istediğimiz temel kategorik malzeme bu analiz üzerinden sürecek. Bilinmeli…
1) Şarlman üzerinden kurulan Germen hanedan birliği…
2) Peyami Safa…
3) Fransız Hugues de Paynes ve dokuz Fransız keşiş (I. Haçlı seferi -1096-sonrası fiili durum; 1118 tarihinde kuruluş)
4) Madde ve Kuvvet, L.Buchner, books, penguin publisher .. 1997 (Force et Matiére)
5) Fransızlaşan germen ulusçuluğu kavramı modernité tahlilli bir kavramdır.
6) Millî modernité Türkiye’nin ıslah edilmesi hareketinin en öndeki kavramıdır; köyün itirazsız kabulüne karşı Köy enstitülerini modernite’ye açtılar.
7) Şefik Hüsnü Yazı ve Konuşmalar, Kaynak yayınları
8) Türkiye Marksistlerini Devletî Osmani’nin dağılması neden hiç ilgilendirmedi, H.Kıvılcımlı’nın dışında… Bu konuya kesinlikle tekrar gelinecektir.
9) Refik Koraltan, Celal Bayar, Köprülü Hoca, Menderes’in ilan ettiği ayrılık isyanı..
10) Marksist alaşımlı kavram