Devlet adamıysanız, öncelikle Tarih bilmeniz şart.
Geçmişte söylediğiniz üfürükten tayyare türü sözler, eğer gerçek değilse gün olur size silah olarak döner.
Gelin de Alper Aksoy’a katılmayın:
Suriye ve Filistin Cephesi’nde Arapların Müslüman(!) önderi Edward Lawrence komuta ettiği Bedevi süvari alayına şöyle bağırıyordu:
“Esir almak yok!.. Hücuuum!..”
Filistin Cephesi’nden Anadolu’ya doğru çekilmekte olan Türk ordusu yorgundu, perişandı; at arabalarının üstünde, ilkel sedyelerde yaralılar taşınıyordu.
Kiminin başı, kiminin omuzu, kiminin kolu sargılıydı…
Binlerce bedevi atlısı eğri kılıçları ile Türk ordusuna arkadan saldırdılar. Türk Mehmetçiğinin kelleleri, kolları havada uçuşup çölün kızgın kumlarına düşüyordu. Teslim olmak için el kaldıranların önce kolları, sonra kelleleri alındı.
“Ümmet kardeşimiz” Edward Lawrence’nin ““Esir almak yok!..” buyruğuna harfiyen uymuştu Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’in çakalları.
Bitmedi. Devam ediyoruz:
Suriye ve Filistin Cephesi’nde Lawrence’nin komuta ettiği Bedevi süvari alayının eğri kılıçlarından kellesini kurtaran, yaralı iki bin Mehmetçik Şam’daki hastaneye yatırılmıştı.
Hastane dolup taşmış, yüzlerce kişi avludaki sedyelerde yatıyordu.
Yeterli sağlık personeli yoktu, ilaç yoktu, narkoz yoktu…
Cerrahlar sivri uçlu bıçakları ile narkozsuz yaraya girdiğinde feryatlar göğe yükseliyordu…
İşte böyle bir günde geldi Şerif Hüseyin’in Bedevi atlıları… Şimdi sıkı durun:
Bedevi katilleri Türk kanı içme isterisi ile önce hastane avlusunda yatan yaralıların göğsünü hançerle deştiler, sonra hastane odalarına daldılar.
Sağlık personeli dahil, kurtulan olmamış, İngiliz gözlemci subayları bile isyan etmişti:
“Bu kadar da vahşet olmaz!.. Evet biz Arapları destekledik ama hastane baskını da istemedik ki…”
Lawrence bile “Lanet olsun bunlara” deyip Filistin ayrılıp Mısır’a dönmüştü.
“Türk askerleri midelerinde altın saklıyorlar.”İmza Şerif Hüseyin.
Yüzyıl sonra Devleti yönetenlerden biri şöyle bir ahkâm kesti:
“Cumhuriyet Arap düşmanlığı üretti.”
24 Aralık 1963’de Kıbrıs Rum Lideri Makarios tarafından kurulan cinayet örgütü EOKA Tabib Tuğgeneral Nihat İlhan’ın evini basıp eşi ve üç çocuğunu banyoda vahşice öldürdüler.
Nihat İlhan cenazeleri kendi elleriyle yıkayıp defnetti.
Lefkoşe’nin Türk mahallerinde 39, Girne’de 7, Baf’da 49, Larnaka’da 21 ve Magusa’da 21 Türk daha Makarios’un cinayet örgütü tarafından katledildi. Toplamda 364 Türk can vermişti.
İşte o günlerde Filistin Lideri Yaser Arafat Kıbrıs’a geldi, Makarios ile kucaklaştı ve;
“Filistin Halkı Kıbrıs Rumlarını ve haklı mücadelelerini desteklemektedir.” Dedi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Uygur Türklerine soykırımı konusunda ne demişti hatırlamanızı rica edeceğim:
“Doğu Türkistan’da Çin haklıdır!..”
“Mavi Vatan” mücadelesinde, Filistin ve Arap dünyası Yunanistan’ın yanında, Girit’e Suud uçakları indi, “Pilotlar sizden, uçaklar bizden”…
O günlerde Devleti yönetenlerden biri şöyle bir ahkâm kesti:
“Cumhuriyet Arap düşmanlığı üretti...”
Sizce bunlar unutulur mu?