Yazımın başlığını lütfen bir daha ve bu kez 3-5 yaşındaki bir çocuğun ifadesi gibi ve tavırlı olarak tekrar okur musunuz?
Tamam işte o zaman Damat Berat Albayrak’ın istifa şeklini tam olarak taklit etmiş olursunuz…
Saray Mahallesinin bebeleri de “Oynamazsan oynama” dedi bitirdi işi…
Cumhuriyet tarihi, böyle bir istifa şekli, böyle bir istifanın kabul edilme şekli görmedi.
“Görevden Affını” yazılı mı istedi? Yok, öyle olmadı, gayrı resmi bir şekilde, istifası devlet arşivine girmeden, çocukça bir tavırla ve resmi olmayan kanaldan “Küstüm, bana ne, oynamıyom…” tavrı içinde yazdığı akla ve izana aykırı, inandırıcı olmayan bir şekilde belirterek gitti.
Dün yazdım, görevden istifasının(!) kabulünün Cumhurbaşkanlığı kanalından bildirilmesi de ayrı bir komedi idi…
Neyse, derdimiz istifa etmesi değil, çocuk geldi, çocukça gitti, giderken de tüm oyuncaklarını sağa sola fırlatan, tahrip eden bir çocuk gibi gitti. Ancak tahrip ettiği “Oyuncak” değildi, ülkenin kaderi idi, bir kazancımız, daha büyük tahribat yapmadan gitti ve ülke kurtuldu…
XXX
Şimdi n’olacak?
Konu bu ve ekonomi, Lütfi elvan ve Naci Ağbal tarafından yürütülecek, öyle anlaşılıyor.
Düzelir mi?
Bilgili, özverili, şeffaf, inandırıcı, hukukun üstünlüğü ön planda bir şekilde davranılır ve millet buna inanırsa, düzelmeyecek bir şey elbette yok.
O zaman düzeltme yolunu özetleyerek sayalım…
Bir, Şeffaflık tesisi etmek…
İki, Mali disiplini sağlamak…
Üç, Piyasaya güven vermek…
Dört, Verilerin güvenilirliğine olan olumsuz algıyı düzeltmek…
Beş, Bir an evvel yapısal reformları hayata geçirmek…
Altı, Üretimi artırma yolunda gerçekçi adımlar atmak….
Yedi, işsizliği sıfırlama yolunda gerekeni yapmak…
Ve sekiz… Devletin temel yapısını oynamaktan vazgeçerek, cumhuriyeti yıpratmaktan vazgeçmek…
Dokuz ki olmazsa hiç olmaz, liyakat sahibi bilgili kişileri göreve getirmek…
Ancak en son iki şartın bugünkü yönetim tarafından gerçekleştirilmesini çok da olası görmediğimden, ondan öncekileri saymış olmanın hiçbir anlamı yok…
Bu saydıklarım sadece benim kafamdan uydurduğum şeyler değil elbette.
Ekonominin en az “E” harfini bilen, cehaletten kurtulmuş, vatanına ve milletine yararlı olmaya çalışan büyük bir kitlenin düşüncesi ve duyarlılığıdır.
Tamam da inanalım mı yeni ekibe?
Yönetimde “Ortak akıl” anlayışı yerleşmeden, muhalif bakışlara önem vermeden, saldırı ve hakaret etmeyi bırakmadan, diyalogu bir kenara bırakarak, dediğim dedik, çaldığım düdük tavrı ile düzelmesini ben şahsen beklemiyorum ve inanmıyorum.
Elbette bunlar da yeterli olmayacaktır.
TCMB’nının döviz rezervi sıfırlanmış, hatta eksiye geçmiş durumda. Hükümet, yani “Tek adam” gerekirse bile demeden “İthalattan” söz ederken hangi döviz ile ithalat yapacağını ortaya koymazken nasıl olacak bu iş…
Hele ki yanlış ihaleler ve verilen garantiler ile bütçe açığı her geçen gün yükselirken…
Dış borç giderek artarken…
Kredi notun eksi seviyelerde iken ve bağlı olarak dış fonlardan bulacağın burcun maliyetinin yüksek olacağı açıkça belli iken…
Nasıl olacak da düzelecek ekonomi?
Temel, askerde arkadaşı Dursun’a sormuş, “Anan varmidur?”
Dursun cevap vermiş, “Elbette vardir daa…”
Temel “Nah vardır” demiş…
Tam da bu benzerlikte ekonomi bu düzende “Nah düzelir” diyorum…
XXX
Bu arada, damadın istifası, piyasada belli bir rahatlamaya yol açtı. Dolar, istifası ile boşalan koltuk sürecinde bile ani bir düşüş gösterdi. Ancak bu havaya inanmak ve rahatlamak bizler için olumlu sonuçlar vermez. Çünkü tahrip olan ekonomi, gelen iki kişi tarafından okus-pokus yöntemi ile düzelecek bir konu değil elbette. Yine uzunca bir sürece bağlı ve bakalım yürütmenin ömrü yetecek mi?
XXX
Şimdi gelelim çok daha önemli iki konuya, zurnanın “Zart” dediği noktaya…
Birincisi; inanın biraz “Tarih” okumuş ve bilgi sahibi olmuş olsak, Osmanlı’dan bu yana “Damat”ların akıbetlerini görür, bilir ve bu çocuğun yıkmaya çalıştıkları cumhuriyet sayesinde padişah hışmından nasıl kurtulduğunu görürdük…
İkincisi ise o da şu…
Bütün dünya, sosyal medya hesabından istifa eden Berat Albayrak’ın haberini “Son dakika” haber olarak verirken…
Saray soytarısı medya gurubu, haberi görmezden geldi…
Eğer elinize her gün saraya bağlı medya gurubundan bir gazete okuma gibi alışkanlığınız var ise, biliniz ki haber alamıyor, doğruları öğrenemiyor, saptırılmış haberler ile aldatılıyorsunuz…
Elbette siz bilirsiniz, karar sizin. Daha halâ gözünüzü kırparak bakıyorsanız,