Umarım dünkü yazımı okumuşsunuzdur…
Yazılacak o kadar çok konu var ki, hangisini ele alsak ucu sökülüp geliyor.
Sağlık bakanlığının fiilen hastalarla uğraşan doktorlarından, kapıdaki güvenlik personeline kadar hepsine en içten teşekkürlerimizi burada ifade etmek istiyorum. Haklarını ödeyebilir miyiz, işte orasını bilemiyorum…
Bakanlığa gelince…
Oraya hiç burnumu sokmak istemiyorum doğrusunu isterseniz. Eğer girersek, yazdıkça yazasımız gelir.
Girersek çıkamayacağımız gayya kuyusu[1] çünkü…
Eğer “Tek adam”ın ağzına bakıyorsa, aksamalar elbette kaçınılmaz, belirtmek istediğim kısaca bu.
XXX
Elbette hastane deyince aklımıza gelen konu, İstanbul’un Atatürk Havaalanına yandaş bir firmaya yaptırılmaya başlanan ve adına da “Sahra Hastanesi” dedikleri hastane geliyor zorunlu olarak…
Önce “Bilenler bilmeyenlere anlatsın” demeyelim, “Sahra Hastanesini” tarif edelim…
Geçici olarak ilgilenen küçük bir mobil tıbbi birim veya mini hastanedir. Büyük bir çoğunlukla askeri durumlara kullanılır, ancak felaket zamanlarında da kullanılabilir.
Yani acele bir alana kurulur, kullanılır ve sonra da bir daha başka bir yerde kullanmak üzere sökülür götürülür…
Kurulması için ihtiyaca yetecek bir alan yeterlidir, özellik istemez.
XXX
Gelelim Atatürk Havaalanına kurulmak için çalışmaları başlatılan hastaneye…
Bu bir sahra hastanesi niteliğinde yapılmaya çalışılan hastane değil, bayağı bildiğiniz kalıcı bir hastane…
Sormak istediğim şey, başka bir alan mı bulamadınız da havaalanının iki pistini tahrip ederek “Kalıcı” hastane yapmak ihtiyacını duydunuz?
O pistler, bir zaman gelir de “Acil” gerekli olursa, bu kez hastaneyi yıkıp da pistimi mi yapacaksınız?
Bakın “Acil hallerde” kullanılmak üzere, ülkenin birçok yerinde, karayolları üzerinde yaklaşık 5 km. uzunluğunda aynı pist gibi uçakların inip kalkmasını sağlayacak yollar vardır…
Acil haller, başta savaş hali olmak üzere tüm felaket zamanlarında kullanmak için vardır.
Atatürk havaalanındaki bu pistlere de bir gün ihtiyacınız olabileceği hiç aklınıza gelmiyor mu?
Hadi korona virüsü için aylar önce önlem alınması rapor yazılmış, halının altına süpürmüşsünüz. Bu konuda birçok uyarısı olanlara da mı kulaklarınızı kapattınız?
İBB Başkanı “Ben yapayım” dedi, CHP’li diye kulak asmadınız. Geçtik oradan Atatürk Havaalanında hazır ve boş binalar var, oralara neden yapmıyorsunuz da illa ki pistleri tahrip edip oraya yapıyorsunuz?
Anlayabildiğim kadarıyla bir pisti kullanılabilir bırakılmış. Orası da beyefendi şahsı için kullansın diye sanırım…
Ancak asıl konu, ATATÜRK adı ile bir havaalanı bırakmamaktır.
Eğer bunun dışında bir amaç varsa, gelsinler açıkça anlatsınlar.
İki pisti tahrip ederek ve üstelik “Sahra Hastanesi” diye hastane yapmak hangi akla hizmettir, anlayanlar da beri gelsin.
Bu arada tabi yandaş inşaat şirketinin yapıyor olması da ayrı bir konu…
XXX
Yeni bir yasa çıktı, ben de korktum(!) aslında böyle konuları yazmaya… Rüyamda da olsa sordum “Yazım mı” dedim, “Yaz” dedi, yazdım…
Bana ne rüyamdaki düşünsün…
[1] Derinlere kök salmış, içinden çıkılamayacak denli karışık, umutsuz, çapraşık iş, durum ya da karmakarışık işlerin döndüğü yer..