Bir insanın ağzından çıkan sözün nereye varacağını bilmesi, her sözün doğru ve zamanında söylenmesi, nezaket ve görgü kurallarını özümsemesi gerekmezmi?
İnsanın bulunduğu makamın saygınlığını koruması ve yüceltmesi, karşısındakine hakarete varan sözlerden uzak durması ve sevgi dilini kullanması“gönüllerde köprüler kuracağını” veya tersini söylediğinde aradaki sevgiköprülerini yıkacağınıbilmesi gerekmez mi?
Cemil Meriç’in şu sözü unutulmamalı: “Bir avuç kelime Kıtaları birbirinden ayırır, yer sarsıntısı gibi. Uçurumlara köprü kuran cümleler de vardır.”Ne konuştuğunu ve sözünün nereye gittiğini bilmiyorsa, nefret dili kullanarak insanları ayrıştırıyorsa “düşünme özürlü” değil mi? Bu durumun dinleme, anlama, düşünme, kavrama ve kısacası hayata bakışı konusunda da geçerli olduğu şüphesiz.
Dinleme eksik, düşünme ve kavrama tam değilse, anlama özürlü biri olmaktan kurtulmak mümkün olur mu?
Yetenek dediğimiz, Allah vergisi olarak gördüğümüz özelliklere, belki de herkes sahip değildir, ama onları keşfetmek, geliştirmek bazılarımıza nasip olur, onlar bu özelliklerinden dolayı, hayatının her alanında müspet olarak yararlanır. Herkesin dinlemek için iki kulağı, düşünebilmek ve idrak edebilmek için beyni, meramını anlatabilmesi için de ağzı ve dili vardır. Bunların nasıl kullanıldığını düşünür, neyin ve nelerin eksik kaldığının farkına varırsınız. İnsanlar Dünyaya tek düze yaşamak için gönderilmemiş, Ülkesini, kendisini, ailesini ve mümkünse tüm insanlığı yüceltme ve saygınlık kazandırma görevi vardır.
Dostlarımdan öyleleri var ki, konuşmasıyla insanı kucaklar, taa yüreğine dokunur insanın, her sözüyle size insan olarak yaratılmış olmanızın güzellik ve ihtişamını hissettirir. Yine öyleleri de var ki, hiç konuşmamasını ve bir an önce yanınızdan gitmesini istersiniz. Kelime haznesi ve bilgi dağarcığı karşısındakine hakaret etmek, aşağılamak, yalaka olmak ve cehaletle donatılmış.
Birde şımarık tipler var ki, onların kurabileceği bir köprü hala icat edilmediği gibi, mevcut olan insanlık köprüsünü yıkmak için bomba koyarlar.
Medyatik birinin yanında görünmek, onlarla resim vermek, bu gün beni falanca siyasetçi aradı diye öğünerek, kendisinin çok önemli kişi olduğunu anlatmaya çalışır. Bunların kişilere nezaketi olmaz, acıma duygusu olmaz ve düşüncesine uygun değilse kardeşini tanımaz. Hakaretleri de çok ağır olur, Allah böylesi tiplerin hayrını bile uzak etsin.
İdam cezasına çarptırılan mahkumun koluna iki Jandarma girmiş, hadi gidiyoruz vakit tamam demişler. Mahkum üzgün bir yüz ifadesiyle, nereye götürüyorsunuz beni demiş. Jandarma!idam sehpasına cevabını verince, yaşlı mahkum derin bir iç çekerek, Allahım sana şükürler olsun, bende zannettim ki cahile laf anlatmaya götürüyorsunuz demiş.