DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Süleyman Kocabaş
Süleyman Kocabaş
Giriş Tarihi : 31-12-2023 16:23

İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ TEHLİKEDEDİR!

 

İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ TEHLİKEDEDİR!

ŞEHİRLERİMİZİN CADDELERİNİ İNGİLİZ ASKERLERİ  DEĞİL İNGLİZCE KELİMELER İŞGAL ETTİ

Süleyman KOCABAŞ kocabassuleyman@gmail.com

Fransız İmparatoru I. Napolyon (1769 – 1821): “Bir memlekete benim kültürüm ve kelimelerim girmişse, o memlekete askerimi sokmaya ve silah patlatmaya lüzum  yoktur.”

Aziz dostlar, bugün ülkemizde yaşanan “kültürel işgal” ve “kültürel soykırım” sebebiyle tarihimizin  en karanlık günlerinden birisini daha yaşıyoruz. Bir millet için en büyük tehlike, “İçinde yaşadığı vaziyetin ne olduğunu bilmemesi” dir. Bu haliyle milletimiz, olup biten birçok şeyin farkında ve bilincinde olmadığı için, bir çeşit “Gaflet, dalalet, cehalet ve belki de ihanet içinde olan” bir millet durumuna düşürülerek,  bir “zihin  ve bilinç felci” halini yaşamaktadır.

       Aziz dostlar, Edirne’den Kars’a kadar bir Türk şehri düşünün:

          1-Bu şehrin mahallelerinde  hiçbir İngilizin veya bir başka yabancının  yaşamadığı;

         2-İçinde yaşayanlarını % 98’ inin Müslüman halktan olduğu,

        3-Bu halktan neredeyse hiç kimsenin İngilizce  bilmediği,

        4-Şehirde  hiçbir İngilizin yaşamadığından, işyerlerine alışveriş yapmak için bunlardan gelen olmadığı,

     İşte böyle bir şehirde caddelerimizdeki işyeri isimlerinin milletimizi  neredeyse “pat” diye  tam anlamıyla ortasından “ikiye bölen”,  işyeri isimlerinin  yarısının ağırlıklı olarak  İngilizce ve diğer yabancı kelimelerden, yarısının ise Türkçe kelimelerden  ibaret olduğu bir “parçalanmışlık” halini yaşıyoruz.

         Yaşadığım şehirlerin caddelerinde işyerlerinin alınlarına  “İngilizce Ses  Bayrağı” nı  (Çünkü, bir milletin bağımsızlığının sembolü iki bayrağı vardır. Gönderlerde asılı “Bez Bayrağı” ve hançerden  çıkan “Ses Bayrağı” milli dili)  astıkları halde,  hem  bunların  “anket yapmak” ve hem de  onları “uyarmak” tan olarak  soruların kendileri de cevapların içinde olduğu halde bana şu cevapları verdiler:  

      1-“Şimdi bu isimler moda, biz de modaya uyalım dedik.”

      2-“Şehrimiz bir turistik şehir, İngiliz ve diğer yabancı turistleri işyerimize çekerek daha çok para kazanmak için  bu isimleri koymayı tercih ettik.”

      3-“Türkçe isimler koyduğumuzda, işyerimiz rağbet görmüyor, para kazanamıyoruz, bu sebepten önceki işyerimiz Türkçe olduğu halde İngiliz ismiyle  değiştirince müşterilerimizin sayısı artı ve daha çok  para kazanmayı başladık.”

     4-“Peki, İngilizce işyeri  ismi koymuşsunuz, her gün bir İngiliz gelip işyerinizden alışveriş yapıyor mu?” . Özellikle de İç Anadolu şehirlerinden verilen cevaplar hep “hayır hiçbir İngiliz gelip bizden alışveriş yapmadı” oldu.

     5-Sizi karşı bir art niyetimiz yok, bizi bir babanız, kardeşiniz ve samimi dostunuz olarak biliniz; Türkçe karşılıkları ola ola niye İngilizce kelimelerden  şehrimizi bir “İngiliz şehri” ne benzeten isimleri koydunuz? İstiklal Harbimizi bunun için mi verdik? Belki sizin de bu harpta şehitleriniz vardır. Bunlar, gelecekte “Türkiyemiz böyle olsun” diye mi şehit oldular?”

      İngilizce tabiriyle çoğu  “absurt” (Türkçesi saçma sapan)  cevaplar tahlil edilecek olunursa, “modaya uymak” ne demektir. Öncelikle bunun “tehlikesi” nden bahsetmeliyiz. Toplumların  tarihinde   “iyi” ve “kötü” olarak sınıflandırabileceğimiz  moda, modalaşma halleri vardır. Bizdeki  İngilizce isimler modalaşması, tam anlamıyla kötü bir modalaşma geleneği olup, özellikle dilimiz konusunda “zorunlu alımlar” dan değil, “özentili alımlar” dan olduğu için istiklal ve istikbalimiz için büyük tehlike arz etmektedir. Hele bunun, milletimizi  millet yapan ve varlığını sebep olan Yaşayan Türkçemizi   terk ile yabancı milletlerin  milli dil geleneklerini taklitçiliğe yönelmek, giderek bütün şehirlerimiz istikbalde tam anlamıyla İngilizce işyeri isimlerinden ibaret hale geleceğinden, bu sürecin sonunda istiklalimizi kaybetmek yanın istikbalimize tehlikeye atacağı için, tarihte Anadolu topraklarında yaşayan Hititler, Sümerler (Etiler) , Urartular, Frigyalılar, Lidyalılar gibi milletimiz de  bu topraklarda “tarihin milletler mezarlığı” na gömülen  “altıncı millet” olacağa benzemektedir.   

       Bir şehir “turistik bir şehir” ise, kendi milli kimliğini kaybedercesine İngilizce isimler konulursa,  “milli  varlığımızın korumak emeli ve  endişesi” nin yerini “daha çok para kazanmak belası” alacağından bu garip hallere  düşmüş  vatandaşlarımızın nasıl sıfatlandırmalara tabi tutulacağının cevabını da siz okuyucularımıza bırakıyoruz.

      “İşyerlerimize Türkçe isimler koymak rağbet görmüyor” görüşü de külliyen  yanlıştır. “Doğru” demek milletimizin “daha büyük belalar” la karşı karşıya bulunduğunu gösterir.  Bütün vatandaşlarımızın  giderek kendi “milli kültürü ve milli dilinden  iyice  koparak” milletimize tamamen yabancılaştıklarını  gösterir  ki, bu duruma, artık zaman çok geç olduğu için  “yelkenlerimizi” indirerek, “ne kadar yaşarsak kậdır” kabilinden “ölüm uykusuna yatmak gerekir” diye düşünüyorum.

       Ama ben, bu cevabın doğru olmadığını   yaşadığım şehrin caddelerinde bir anket sorusundan olarak  “İşyerlerimizin isimlerinin  Türkçe karşılıkları ola ola İngilizce isimlerin konulmasını kabul ediyor, onaylıyor  musunuz?” sorusuna katılanların  % 95’inin  “Hayır, kabul etmiyoruz” cevabını vermeleri, yanan yüreğimize su serpmiş, İngilizce işyeri sahiplerinin verdiği cevabın doğru olmadığını göstermiştir.

      Beşinci sorumuza verilen cevaplar çok ilginç  ve çeşitli idi. Bir kısmı  beni azarlarcasına “Bu senin fikrin bu da  benim fikrim, beni oyalama var git işine! Herkes egosunu düşünür” cevabı olurken, büyük bir kısmının da  “Hocam, bizi uyardığınız için çok teşekkür ederiz. Şimdiye kadar neredeyse hiç kimse gelip sizin dışınızda bizi uyarmadı. Bundan böyle işyerimizden İngilizce ismini silerek Türkçesini koyacağız” cevabını verdiler. Bunları takibe aldım. Gerçekten bir kısmı   İngilizce isimleri yerine Türkçe isimler koymaya başladı;  bir kısmı ise olup bitenleri unutup, işyeri isimlerini İngilizce  olarak bırakmaya devem etti.

         İşyeri isimlerine Türkçe isim koyanlara, anket sorusu olarak sorduğumuz sorular:

        1-Komşularınızın çoğu İngilizce ve diğer bir kısım yabancı kelimelerden işyeri isimleri koymuşlar;  siz niye Türkçe isimler koydunuz?

       2-  Komsularınızı  Türkçe isimler koymak için  uyardınız,  ikaz ettiniz mi?

       3-Türkçe işyeri isimi koymak müşteri sayınızı azatlı mı  artırdı mı?

       4- Memleketimiz  genelinde bütün bu  olup biten olumsuzluklara  nasıl bir çözüm yolu öneririsiniz?

      Bu sorulara verilen cevaplar, dilimiz konusunda yabancılaşmamıza karşı  çıkan gerçekten “vatan, millet, dil ve dil seven”  olması gereken cevaplar oldu.  Çoğu ilk olarak şu cevabı  verdi: “Hocam, bizler işyerlerimize  sizin de bize anlattınız gibi Türkçe karşılıkları ola ola, üstelik de Peygamberimizin ‘kafirlere benzemeyin” dediği  halde, yabancı isimler koyacak kadar Türklük gurur ve şuuru, İslam inanç, ahlak ve faziletini kaybetmedik.”

     Cevaplardan olarak, İngilizce işyeri isimleri koyanları, Türkçe isimler koyanların  sürekli   uyardıklarını, fakat olumlu bir cevap alamadıklarını söylediler. Hatta bu uğurda aralarında kavgalar yaşananlar  bile olmuş. Bu, durum daha da “tehlikeli” bir safhaya geleceğimizi  göstermektedir ki, giderek  “Türkçe isim koyanlarla İngilizce isim  koyanlar arasında  bir iç savaş başlayacağı veya başlatılacağı”  endişesini de uyandırmaktadır.   Belki de bu süreç, tarihi ve ebedi düşmanlarımızın   milletimizi  dil alanında da bölüp, Türk – Kürt,  Alevi - Sünni, İlerici -Gerici, Sağcı –Solcu,  Atatürkçü –Atatürk düşmanı, Laik –Antik laik vb.  parçalanma planlarına  bir de “dil parçalanması” ekleyerek,  iç savaşın boyutlarını daha da artıracağından  milletimizin  istikbali daha büyük bir tehlike içine girecek demektik.

     Yine cevaplardan olarak, işyerlerinin Türkçe olmasının müşterilerini  azaltmadığı bilakis artırdığı benim gibi kendilerini uyaran bilinçli  müşterilerinin kendilerine “İşyerlerine Türkçe isimler koyanlardan  onları protesto için altık bundan böyle onlardan  alışveriş yapmayacağız” cevapları verenler de oldu.

      Sorunlarımızın  genel bir çözümü konusunda  da daha kültürlü ve bilinçli bir kısım Türkçe işyeri sahiplerinin  Nasrettin Hoca’nın “balık fıkrası” nı anlatarak cevap verdiklerini, görüş belirttiklerini  gördük.  “Hocam, balık baştan kokmuş kuyruğuna kadar gelmiş” dediler.  “Yönetime suçlamak” tan olarak “Sorunlarımızın asıl kaynağı ve merkezinin Ankara” olduğunu vurgulamaya yönelik,  yöneticilerimiz ve bürokratlarımızı itham ettiler.  Eğer bunlar, milli varlığımızın korunması idrakine varıp, İşyeri İngilizce  isimlerini Türkçe isimlerle değiştirmek  isterlerse bu sorurun ”bir günde - bir gecede” çözümlenebileceğini söylediler. Genel olarak bu devasa sorunumuz karşısında,   yöneticilerimizin, partilerimiz  ve genel başkanlarının  üzerlerine “ölü toprağı” serpilmişçesine  sesiz kalmalarını  daha ileri derecede tenkide alarak bunları “Günümüzün Damat Feritleri, Ali Kemaller’e  vb. benzetmeleri”,[1] benim kanaatimce bu benzetmede bir “hata” olmasa  gerekir. 1918 – 1922 zaman dilimindeki İstiklal Harbimiz sırasında yurdumuzu  dört bir tarafından  İngiliz askerleri işgalleri vb. karşısında sesiz kalan ve hatta bunlara destek  veren yöneticilerimize nazire, günümüzde ise “Edirne’den Kars’a kadar” denilerek bu sefer de caddelerimizi “İngiliz askerinin değil, İngilizce işyeri  isimlerinin, İngilizce kelimelerin  işgali” (bunu, “kültürel işgal” ve “kültürel soykırım” olarak da adlandıracağımız  halde)  karşısında sesiz, tepkisiz kalmak yanında, üstelik de  buna bir kısmının  gizili –açık destek veren   yöneticilerimiz ve bürokratlarımızın (Ankara dışında bunların varlığı,  bütün yurt sathı- mealinde de kendisini gösterdiği halde)   Damat Feritler ve Ali Kemallere  benzetilmesinin  doğru olup olmayacağının  sizim vicdanlarınızda   da cevabını bulmasını  istiyoruz.    Öyle anlaşılıyor ki, bu sefer de caddelerimizi İngiliz askerilerinin değil  İngilizce kelimelerin işgali karşısında milletimizin “kurtuluşu”, İstiklal  Harbimiz yıllarında olduğu gibi  yeniden  “Milletimizin azim ve kararı” yla olacaktır.

    “Türkçemizin katli ve korunmasına” yönelik bu dizi yazımızı yazmaya devan edeceğim. Allaha emanet olunuz vesselam. 31   Aralık 2023


[1] Benim kanaatimce bu ikiliye benzetilmeyecek siyasilerimiz ve devlet adamlarımız da vardır. Bu, neredeyse tek başına varlığıyla  Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Son birkaç yıl içinde çeşitli tarihler ve çeşitli toplantılarda yaptığı konuşmalarda şunlardan bahsetmiştir: “Caddelerimizde  Türkçenin dışında bambaşka isimler vardır. Bu kabul edilemez… Türk Hava Yolları uçaklarından “Türkish Airlines” i silerek yerlerine  “Türk Hava Yolları” nı yeniden yazacağız… Türkçenin korunması bugün Milli Beka Sorunumuz haline gelmiştir. Bunu da Milli Mücadele ruhuyla aşacağız.” Böyle sözleri,  Sayın Erdoğan dışında hiçbir siyasi  partimiz  ve liderleri  vb. dile getirmemişlerdir. Şu günlerde,  bu vaatleri sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanımız  “samimiyet testi” ndedir. Bu testi kazanmak için hiç ertelemeden  sözde kalmayarak eyleme geçmesini ondan istiyor ve bekliyoruz. .     

Süleyman Kocabaş

Süleyman Kocabaş

DİĞER YAZILARI   31 MART 2024 MAHALLİ SEÇİMLERİNDE  OYUMU KİMİ VERECEĞIM? SİYONİST İSRAİL'İN ARAP SOYKIRIMI İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ TEHLİKEDEDİR KENDİ İTİRAFLARIYLA SİYONİST İSRAİL’İN  “ KOLONİYAL  JANDARMA –POLİS DEVLETİ” OLARAK DOĞUŞU SİYONİZM’İN SİYASALLAŞMASI VE ADRESİNİ BULMASIYLA GELEN “KOLONİYAL  JANDARMA - POLİS DEVLETİ KURMAK” İTİRAFLARI KENDİ İTİRAFLARIYLA SİYONİST İSRAİL’İN  “ KOLONİYAL  JANDARMA –POLİS DEVLETİ” OLARAK DOĞUŞU CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YIL ANALİZLERİ  VE ELEŞTİRİLERİ CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YILDÖNÜMÜNDE TÜRKÇE “HARF  DEVRİMİ”NDEN SONRA  GELEN “DİL DEVRİMİ”  “ DOĞU İSLAM MEDENİYETİNDEN  KOPMAK” VE “SEKÜLER –LAİK BATI MEDENİYETİNE GİRMEK” “DİL DEVRİMİ” İLE GELEN “DİLİMİZİN DEVRİLMESİ”   HAKKINDA YABANCI İLİM ADAMLARININ GÖRÜŞLERİ “DİL DEVRİMİ” İLE GELEN ‘DİLİMİZİN DEVRİLMESİ” HAKKINDA YABANCI İLİM ADAMLARININ GÖRÜŞLERİ  II YABANCI  İLİM ADAMLARI –TÜRKOLOGLARIN “DİL DEVRİMİ” İLE GELEN ‘DİLİMİZİN DEVRİLMESİ” GÖRÜŞLER...1 YABANCI İLİM ADAMLARI ERMENİ  TAŞNAKSUTYUN PARTİSİ İLE İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİNİN SULTAN ABDÜLHAMİT’İ DEVİRMEK İÇİN İTTİFAKI VE GÜNÜMÜZDE TARİHİN TEKERRÜRÜ ERMENİ  TAŞNAKSUTYUN PARTİSİ İLE İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİ.... “ABDÜLHAMİT VE ERDOĞAN GİTSİN DE KİM GELİRSE GELSİN” İN TARİHSEL ÇÖZÜMLENMESİ 6 ŞUBAT 2023  7.7 +7.6 ÇİFTE BÜYÜK  DEPREMİ DİLE İHANET MİLLETE İHANET DEMEKTİR... CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN   VE  SİYASİ PARTİLER GENEL BAŞKANLARINA  İKİNCİ     AÇIK MEKTUBUM KOCABAŞÇA KÖŞESİ-7 KOCABAŞÇA KÖŞESİ-6 KOCABAŞÇA KÖŞESİ-5 KOCABAŞCA KÖŞESI-OKULU-3 CUMHURBAŞKANI VE MUHALEFET LİDERLERİNE AÇIK MEKTUBUM KOCABAŞCA KÖŞESI - OKULU KOCABAŞÇA VATAN VE MİLLETİMİZİ KUŞATAN TEHLİKELER VE OYUMU KİME VERECEĞİM? GERÇEKLER VE BİR DUA.. KUR’AN YAKMA HAÇLI SALDIRISI VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER BUNLAR SÖZLERİNİ TUTMAZLAR SES BAYRAĞIMIZ TÜRKÇEMİZİN ÖNEMİ SES BAYRAĞIMIZ YENİ BİR CEPHE DAHA Ml AÇlYORLAR? BİR ENTELEKTÜEL NASIL OLMALI? TÜRKÇENİN  KATLİ İNGİLİZCE GRAMER KAİDELERİNİN TÜRKÇENİN GRAMER KAİDELERİNİ İŞGALİ BÜYÜK BİR “MȂNEVİ BUHRAN”A DOĞRU MU SÜRÜKLENİYORUZ? ENVER  PAŞA  VE İTTİHATÇI LİDERLERİN KAÇIŞLARI  VE ENVER PAŞA TARİHİNİN SONU
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA