Anlayamadım…
Avukat değilim ki anlayabileyim bir defada.
Açtım bilenlere, sordum: “Ne iş bu iş?”
Dediler ki “Böl parçaya ve yönet” yönteminin bir parçası daha!...
Yine aklım basmadı, “Açıklayın babaaa…” dedim, “Ne menem bir iş…”
Açıkladılar…
Barolar birliğinin başında, “Tek adamı” bir toplantıda gülerek alkışlayan adamı, bir şekilde kurtarma operasyonu ama önce kendilerini düşünerek elbette…
“Daha açık, daha açık” dedim anlattılar…
Barolarda yönetim seçilirken, 50+1 esasına göre seçim yapılırmış. Barolarda da sosyal demokrat, hukuka inanan, taviz vermeyen avukatlar da çoğunlukta olduğu için, hep bu kesim seçimleri kazanır mış.. TBB seçimini de buralardan gelen delege sonuçlandırdığı için, aynı zamanda “Ekonomik güç” de elinde bulunduran TBB’nin yönetimi de bu gurubun elinde olur muş.
Delege çoğunluğu da Ankara, İstanbul ve İzmir barolarında olduğu için, genellikle onların dediği olur, her hangi bir partiye yamanacak karakterde kişi olmaz mış…
Oysa iktidarın istediği, baro seçimlerinde önce “Nisbi seçim “ ardında da her siyasi görüşün kendi barosunu oluşturacak bir baro sistemi yaratmak imiş…
Veeee…
Bu sistemi, diğer meslek kuruluşlarında da yapma gayreti içindeler miş…
Ben anladım, siz de anladıysanız, devam edelim. Anlamadıysanız, başa dönüp bir kez daha okuyup bundan sonrasında devam edebilirsiniz.
Birinci sorum şu…
Memleketi karpuz gibi dilim dilim parçalara böldünüz, yetmedi mi ki sıra sivil toplum kurumlarına geldi?
İkinci sorum; cumhurbaşkanı seçiminde 50+1 işinize geliyor da, sivil toplum kuruluşundaki 50+1 seçim sitemi neden işinize gelmiyor…
Neden demiyorsunuz, “Ben cumhurbaşkanlığına %52 oyla seçildim Sayın İnce, Sayın Akşener, Sayın Demirtaş, siz de aldığınız oy oranında icraata katılımda bulunun, bakanlar kuruluna üye verin?…
Nedeni açıkça belli, o aman “Tek adam” olmak kolay mı?
Elbette değil…
Ülkenin geldiği ekonomik durum ortada iken, şimdi baroların nasıl seçim yapılacağına mı sıra geldi?
Bir adli yılda yaptığı konuşma sırasında iktidarı acımasızca eleştiren TBB başkanı, nasıl oldu da sizin safınıza geçti?
Sizin safınıza geçme eylemi geri tepince, belli ki gidici, istiyorsunuz ki sizin güdümünüzde bir TBB başkanı olsun…
Ama görüyorsunuz ki olamayacak…
Bilinen bir sözdür, bilenler yeri geldiğinde rahmetli Süleyman Demirel’in bu sözünü gündemde getirirler ki iktidarlar kendine çeki düzen verdin…
Söz aklımda kaldığı kadarıyla şöyle…
“Tencerenin düşüremeyeceği hükümet (iktidar) yoktur. Kaynamayan tencere her iktidarı götürür…”
Demek ki neymiş?
Bırakacakmışsınız hukuka aykırı işleri yapmayı, yandaşların cebini doldurmayı, biraz da milletin tenceresi kaynıyor mu ona bakacakmışsınız.
Ayrıca ekonomik durumun dibe vurduğu şu günlerde, gereksiz tartışmaları ortaya atarak millete cambaz seyrettirmekten vazgeçin…
Haklısınız, bir zamanlar 50+1 kadar çoğunluk cambaz seyretmeye belki bayılıyordu ama şimdi öyle mi?
Eğer öyle sanıyorsanız, biliniz ki büyük yanılgı içindesiniz…
Damadınız televizyonlarda milletin karşısına çıkıp pembe renkli karton kağıtları gösteriyor ama o kartonun arka yüzü kapkaranlık, millet onu da arkayı dolanıp görüyor…
Yani demem o ki arkayı dolanarak iş yapmaya çalışan sadece siz değilsiniz bu kez…
Bak İstanbul’a…
20 yıldaki marifetinizi görün. Her tarafı beton yığını hale getirdiniz, bir yoğun yağışta ortalığı sel götürüyor…
Dere yatakları imara açıldı, ormanlar talan edildi maden çıkaracağız diye, en ufak yoğunluktaki yağan yağmurda bile insanların çektiklerini göremiyorsunuz…
Şimdi iktidarınız düşündüğünüz kadar, zarar gören insanları düşünüyor musunuz?
Baro başkanlarını Ankara’ya yürüyüşü, bardağı taşıran son damla olmuştur…
Ülkede ne hukukun üstünlüğü, ne anayasanın koruyuculuğu ne de demokrasi ve parlamenter rejim kalmıştır…
Bunun matematiksel sonucu ne biliyor musunuz?
Ülkeyi artık yönetememiş hale getirdiniz, gidicisiniz…
Vesselam…