Sayın Kadir Dayıoğlu’nun “Kentin Hafızası” söylemine, işe yarayacaksa bir de MEYBIZ A.Ş. nin kuruluş hikâyesinden söz etmek isterim.
Aslında bu ve benzer anılar var ama, içinde olduğumdan anlatması biraz zor. Sanki kendimizden söz etmek ya da öğünmek istermiş gibi his uyandırıyor bende. Bu da hoşuma gitmez.
Ama bugün MEYBUZ A.Ş.’nin kuruluş hikâyesini bire bir yaşadığım için yazacağım…
XXX
Çok soğuk bir kış gecesiydi…
Hani derler ya “Tükürsen tükürüğün havada donuyor” diye, aynen öyle.
O gece ben Meusu’da nöbetçi amiti idim. O tarihlerde “Nöbetçi amiri” görevi yapıyorsan, akşam mesai saatinden, sabah mesai saatine kadar tüm fabrikadan sorumlusun demekti.
Meysu, üretim ve malların sevkiyatı anlamında 24 saat aralıksız çalışırdı. Hem üretim olur hem de bayilerin malları sevk edilmeye devam ederdi.
O gece yüklemelerde aksamalar oluyordu, çünkü bayi araçları kış şartlarında fabrikaya bir türlü ulaşamıyorlardı. Üretim devam ediyor, depolar ağzına kadar dolmuştu. Üretimin bir bölümünü fabrikasını içine koymaya başlamıştık. Ancak depodaki kasalı sevke hazır ürünler, depoda ısıma sistemi olmadığı için soğuktan şişleler donup patlamaya başlamıştı.
Deponun ara koridoruna, içinde ateş yakacak ne kadar kap-kacak varsa (varili el arabası v.s.) içine tahta, odun, yakacak doldurup yaktık…
Tabi deponun içi bir miktar ısındıysa da, dumandan göz gözü görmez oldu. Birbirimizin yüzüne baktığımızda gülmekten de geri kalmıyorduk. Çünkü isten kararmış yüzlerde iki göz ve dişler bembeyaz ortaya çıkıyordu. Gülüyordum bir yandan ama sinirlerim de tepeme çıkmıştı. Meysu’da zaten adımız “Deli”ye çıkmıştı, (Adı yine İbrahim olan bir de zincirlimiz vardı) birinin kalbini kırmadan kendimi ofise attım.
Kış günleri böyle olacaksa eğer, gerçekten işimiz çok zordu. Sorun, bayi araçlarının gelmemesi ve depoda ısıtma sisteminin olmaması idi.
Masama geçtim, kâğıtların arasına karbonları koyup yazmaya başladı…
“MEYNAK Meysu Nakliyat A.Ş.” ana sözleşmesin idi yazdığım. 5 milyon sermayeli, alınacak 10 adet 520 kırmızı renkte(!) MAN kamyon ile az da olsa çözebilirdik belki. Ortaklığın yüzde 50’si Meysu A.Ş.’nin yüzde 25’i Meysu ortaklarını, yüzde 25’i de Meysu çalışanlarının…
Ana sözleşme neredeyse bitmek üzereydi, gece saat birbuçuk filandı ki telefon çaldı…
Rahmetli Cahit Aral…
Telefonu hangi ses tonu ile açtım bilemiyorum ama, karşıdan “Hayırdır, niye delendin yine” diye bir cevap geldi…
“Hava buz gibi, depo buz gibi, ısıtma sistemi yok, depo doldu, yükleme yapılamıyor, malların fabrikanın içine yerleşilmesine rağmen sığdıramıyorum, ateş yaktım deponun içine, her yerde ateş yanıyor, olmuyor, şişeler patlıyor, bu nasıl iş, bu nasıl fabrika…”
Öyle ki beni durdurabilene aşk olsun. Ama bu halime rahmetli Cahit Aral çok alışık olduğundan dinledi ve sonunda sordu…
“Peki sen şimdi tam n’apıyorsun?...”
O hışımla cevap basit tabi, daha sert bir ifade ile “Şirket kuruyorum…” dedim…
Bir an duraksama oldu, “Ne şirketi oğlum” dedi.
“MEYNAK A.Ş.’yi kuruyorum.”
Bana “Bekle geliyorum” dedi ve yarım saat sonra fabrikada idi. Durumu gözden geçirdi, her tarafı gezdi, sorunu gördü ve “Hadi gel ofise geçelim” dedi ve ofise geçerken bir yandan da gülüyordu.
İçimden “Ulan biz ne haldeyiz adam gülüyor yaa…” dedim ama sonra anladım ki yüzüme bakıp isten kararmış halime gülüyormuş.
Oturduk ve bana “Geçen yıl itibariyle Et ve Balık Kurumuna ne kadar soğuk hava deposu ücreti ödemişiz, çıkar bakayım” dedi. Tabi muhasebe servisinde, özelikle de “Maliyet Muhasebesi” servisinde olduğum için bildiğim rakamlardı, hemen tekrar baktım ve söyledim.
“Tamam” dedi…
“Şimdi yeniden daktiloya kâğıt tak, ana sözleşmeyi değiştiriyoruz, yaz bakalım. MEYBUZ… “
O gece sabahın ilk ışıklarına kadar çalışıp, MEYBUZ’un ilk ana sözleşmesini hazırladık. Geri kalanı şirketin teknik açıdan hazırlanması idi ki o iş zaten rahmetli Cahit Aral’ın ihtisas sahası içindeydi…
Depodaki soğuk sorunu nasıl mı çözüldü? O gün akşama kadar ısıtma sistemi kurulu da bir daha şişelerden patlayan olmadı. Rahmetli Durmuş Usta, o işi billasede haletli…
Kayseri’de birçok kişi Cahit Aral’ı takdirle anarken, birçoğu da hiç sevmezdi, çünkü ne yaptığını değerlendirmekten aciz insanlar vardı.
Oysa Cahit Aral, Kayseri’ye birçok sanayi kurulu kazandırmıştı. Gerçekten bu anlamda hakkını inkâr etmek haksızlığında da ötesinde olur.
Ben, birebir yanında ve en yakınında çalışan birisi olarak hemen hepsine şahidim, Allah da şahittir elbette.
MEYBUZ A.Ş., yıllarca donmuş meyve ihracatı yapan firma olarak ülkeye döviz kazandırdı…
Aynı zamanda, MEYSU’nun soğuk hava depolamasına katkıda bulunarak, meyvesuyu üretiminde maliyetin düşmesine ve kârlılığının artmasına katkıda bulundu.
Aldığı 10 adet VOLVA frigofirik (soğuk taşımalı) TIR’lar ile ihracatta taşımayı da kendi yaptığı için, rekabet ortamında avantaj sağlarken, kârlılığı da artırmış oldu.
XXX
Cahit Aral’ın Kayseri’ye kazandırdığı diğer sanayi kuruluşları yanında, MEYSU-MEYBUZ-ÇOBAN YEM SANAYİ, aslında birbirine bağlı, entegre kuruluşlar idi. Biz çalışanların deyimi ile “ÜÇ GÜZELLER” olarak anılırdı.
MEYSUda üretilir, artığı ile yem yapılır, üretimi MEYBUZ’da muhafaza edilir. Ayrıca MEYBUZ’da donmuş meyve üretilerek, meyvesuyu konsantresi ile birlikte ihraç ürünü elde edilirdi.
Ne yazık ki bu üç kuruluş, Cahit Caral’ın ayrılmasından sonra, yönetim hatalarından dolayı ayakta duramadı.
Bir not daha ekleyeyim, 1974 Kıbrıs harekâtından sonra, Kıbrıs’taki meyvesuyu fabrikaları MEYSU tarafından ayağa kaldırıldı, Konya Ereğli’deki meyvesuyu fabrisaı da bünyeye katılmıştı.
Kayseri’deki çalışma hayatımın başlarında, üzerimde önemli emeği olanlarda birisi de hiç kuşkusuz rahmetli Cahit Aral oldu. Kendisinden gerçekten çok şeyler öğrendim, zaten o da tepeme vura vura öğretti…
Burada bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum. Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun.