AKP’den ihraç edilen eski Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır‘dan çarpıcı iddialar geldi.
24. Dönem Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi de olan Bakır, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ‘ın çağrısı üzerine açıklamalarda bulundu.
Özdağ, Twitter hesabından Bakır’a şöyle seslenmişti:
“Pelin Hanım, Türk Milletine korkmadan iki olayı anlatmak zorundasınız. Suriyelilerin gelmeye başladığı dönemde bayan Davutoğlu AK Partili kadın milletvekilleri ile konuşmasında ne söyledi? Geri kabul anlaşması sırasında kim sizi neden genel kurulda üzerinize yürüyerek tehdit etti?”
Bunun üzerine Bakır, sosyal medya hesabından şu açıklamada bulundu:
1/Ümit Bey ben korkmam. 2011’de Akparti’nin Suriyeliler politikasına karşı çıktığımı, bu politikanın yanlış olduğunu ve sığınmacıların milyonları bulacağını Kızılcahamam kampında Sn Cumhurbaşkanı, parti yöneticileri ve 1000’i aşkın Milletvekili ve teşkilat mensubu önünde söyledim.
2/ AB Uyum Komisyonu üyesi olduğum 2013’te Geri Kabul Anlaşması’na sert muhalefet ettim. Bu anlaşmanın Genel Kurula gelmesini engellemek için bütün gücümle tek başıma mücadele ettim. Ancak tüm çabama rağmen Genel Kurula geldi. Ben de Genel Kurulu terk ettim.
3/ Hatta Akparti’nin yanlış göçmen politikasına dair eleştirilerim ve Türk’üm dediğim için Akp beni partiden kesin olarak ihraç etti. Benden intikam almak için eşime yüzlerce kumpas kuruldu. Yandaş basın deli saçması iftira kampanyaları başlattı. Ben yine de yolumdan dönmedim!
4/ Geri kabul anlaşması’nın engellenmesi için Genel Kurul’da Dışişleri Komisyon Başkanı Volkan Bozkır’a gittim. Çünkü AB Uyum Komisyonundan çıkıp Dışişleri Komisyonuna girecekti teklif. Bir hanıma söylenmeyecek sözler şahsıma sarf edildi.
5/ Sayın Davutoğlu’na bu anlaşmada anlaşma imzalandığı takdirde AB üye ülkelerinden vize serbestiyeti alacağımız söylenmiş. Ancak anlaşmayı okudum ben, komisyon toplantısından önce. Böyle bir madde yoktu. Dolayısıyla o dönemin Başbakanına da yalan ve yanlış bilgi verilmiş.
6/ O dönemin Başbakanına bu yalan ve yanlış bilgileri kimin verdiğini bilmiyorum. Ancak bu yalan ve yanlış bilgilere dayanarak Sayın Davutoğlu 2014 Haziranında vize serbestisi alıyoruz diye açıklamalar yaptı. Oysa anlaşmada böyle bir madde olmayınca hukuken bağlayıcılık olmuyor!
7/ Vize serbestisi diyalog süreci diye bir şeyden bahsetmişler. Normal vatandaşlarımızın anlayabileceği şekilde söylersem: o sizinle diyalogda kalalım demek manasına gelir. Bir hukukçu olarak söylemek isterim ki, bu tip diyalog süreçleri tarafları bağlamaz.
8/ Zaten vize serbestisi diyalog süreci ile ilgili anlaşma metninde madde de yoktu. Bayan Davutoğlu’na gelince… Yurtdışı komisyon görevlerim olduğu için yurt dışında oluyordum genelde. Her davete katılamıyordum. Bir tek davete katıldığımı hatırlıyorum. O da 2015’te zannediyorum.
9/ Orada Bayan Davutoğlu değil de, bazı kadın milletvekillerinin “inşallah bizim çocuklarımız bu sığınmacılarla evlenecek!” dediklerini hatırlıyorum. Bu çok ağrıma gitti! İçime oturdu! Çok canım yandı! 2014-2015 gibiydi. Aradan 8 yıl geçmiş. Hafızamda bir tek bu var.
10/ Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesiydim. 4 ayda bir Strazburg’da Genel Kurul olurdu. Genel Kurullara girmeden önce tüm raporları okurdum. Türkiye’nin aleyhine maddeleri tespit ederdim. Bunların çıkarılması, yerine lehimize madde koyulması için önergeler hazırlardım.
11/ Türkiye’nin lehine olan bu önergeleri Genel Kurulda oylamaya sunmam Mevlüt Çavuşoğlu tarafından sürekli engellenmeye çalışılıyordu. Nursuna Memecan ve Mevlüt Çavuşoğlu beni hep bir köşeye çekip “Türkiye’yi savunan önerge vermeyeceksin” şeklinde ifadelerde bulundular.
12/ Ağır mobbing yapıldı 4 yıl boyunca. Daha sonraki yıllarda bu ağır psikolojik şiddet nedeniyle bazı sağlık sorunları da yaşadım ama iyileştim çok şükür Allah’ın yardımıyla. Ancak Avrupa Konseyi Genel Kurullarda Mevlüt Çavuşoğlu şahsıma uygulan mobbingin dozunu kaçırdı.
ZAFER PARTİSİ’NİN ÇAĞRISI…
Ümit Özdağ @umitozdag “Zafer Partisi’nin çağrısıdır:
31 Mart 2024 seçimlerine yaklaştığımız süreçte, siyasetin “artan kutuplaşma ve gerginlik” üzerine inşa edilmekte olduğunu izliyoruz.
Kutuplaşma siyaseti, karşı tarafı şeytanlaştırma üzerinden, kendi taraftarını “tepkisel sadık seçmen” yapma amacına yönelik olarak yapılıyor.
Karşı kutup hedef alınırken, algı yönetimi ve kara propaganda ile kitleler de kutuplaştırılıyor.
Siyasette rekabet, düşmanlaşma ve öfkeye dönüşüyor.
Kutuplaşma uğruna, Cumhuriyetimizin temel değerleri ve Atatürk ilkeleri hedef alınıyor:
- Vatan hainlerinin ismi bulvarlara veriliyor.
- Meydanlarda hilafet talep ve çığırtkanlığı yapılıyor.
- Terör örgütlerinin siyasi maşaları, TBMM’de devletimiz ve milletimize meydan okuyabiliyor.
- Üniter yapımızı ve bütünlüğümüzü hedef alarak, federasyon, özerklik veya eyalet sistemi gündeme taşınıyor.
- Sorumluluk mevkiindeki bir Bakan, 15 Temmuz Kalkışmasından hiç ders almamış gibi, cemaat/tarikatları STK sayıp, onlarla sözleşme yapmakla övünebiliyor.
Zafer Partisi hariç muhalefet tarafı, sözüm ona seçim matematiği gerekçesiyle, bu çarpıklığın bir parçası olmakta hiçbir sakınca görmüyor. Kürdistan hayali gören sanatçıların elini öpüyor, tarihsel mirasının aksine, vatan hainine karşı duramıyor.
Gençlerimiz oluşan güvensizlik ve hukuksuzluk nedeniyle, Türkiye’den ayrılmaya devam ediyor!
Gelinen nokta, seçimlerde siyasi taban oluşturma/geliştirme amacını çoktan aşmış ve 13 milyon sığınmacı ve kaçak tehdidi ile birlikte, toplumu “iç çatışma” noktasına getirmiştir.
Zafer Partisi olarak, uzun yıllardır kutuplaşmadan beslenen siyasi grupları uyarıyor ve aziz milletimize şikâyet ediyoruz:
- Memleketin geleceğini hesapsız risklere atmaktan vazgeçin,
- Mevcut durumun bir adım ötesi, iç çatışmadır!
- Başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütleri, oluşan hassasiyeti dikkatle izlemekte ve istismar etmekte/etmeye hazırlanmaktadır!
Sonuç olarak;
Gün birlik olma günüdür!
Gelin sadece siyasetimizi anlatalım.
Çözüm projelerimizi tartışalım.
Düşmanlaştırmadan, kutuplaştırmadan, çağdaş demokratik yollarla siyasi rekabet yapalım.
Hukuku egemen kılalım.
Halkımıza refah, gençlerimize güven verelim.
Aksi halde, YARIN ÇOK GEÇ OLACAKTIR! @zaferpartisi