Bazı sözler vardır ki söyleriz de ne anlama geldiği hakkında bir düşüncemiz olmaz. Ama bazılarını üretir, şaka konusu yaparız…
Örneğin, bir dönem “Oralet” denilen bir içecek çıktı piyasaya…
Ne menem bir şeydir bilmem, çünkü bir kez içtim, beğenmedim, bi daha içmedim. Sıcak suyun içine “Oralet” tozundan bir çay kaşığı atar kahveciler, yanına da iki kesme şeker, isteyen kahvehane müdavimlerine servis eder. Şeker olmadan da içilecek bir şey değildir…
Kahvehane müdavimleri, bazen ocağa seslenirler…
“Ustaaaa… Bi oranaellet…”
kahvehane sahibi, müdavimi kırmamak için çoğu kez ses çıkarmaz ama, hazırlayıp masaya koyduğunda bazen taşı da gediğine koyacak bir lafını de esirgemez..
Bazen kullandığımız bir söz daha vardır örneğin…
“Kavanoz dipli dünya…”
Düşündüm, kavanozun dibi ile dünyanın ilişkisini bir türlü kuramadım. Dünya yuvarlaksa, kavanozun dibi yuvarlak değil.
Çözemedim bi türlü…
Zaman zaman kullanılır da, anlamını bilmediğim sözün anlamlını araştırayım istedim.. Girdim hazreti google’ye sordum, dedim “Hazret, ne demek bu?”
Aç şurayı oku dedi açtım okudum.
Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”nde şöyle açıklanıyor…
“Sürekli olarak durum değiştiren, hiçbir durumuna güvenilmeyen, üstünde yaşayanlara sevgi bağı ve vefası olmayan bir dünya” demekmiş…
Elbette bu tarif, kavanoza iftira olur diye düşündüm.
İçine ne koyarsan, koyduğun şey, kavanozun şekline benzer, özellikle “Cıvık” şeyler…
Diye düşünürken “Cıvık” kelimesi aklımda bir çağrışım yaptı…
Kavanozun dibinden kaynaklanmıyor dedim kendi kendime, içine koyduğun şeyin karakterinden kaynaklanıyor…
Adetli bir şey koyarsan yapısı değişmez ama içine araları dolduracak “Cıvık” bir şey eklersen, o da kavanozun şeklini alır.
Kavanozlar da çeşitli görünümlüdür. Yuvarlak, dört köşe, çok köşe, kısa, uzun, kapaklı, kapaksız, yan duran, dik duran, kıvrılan gibi…
“Atasözleri ve Deyimler” sözlüğündeki tarifi, bu bakışla değiştirirseniz, tarif yerine “Cuk” diye oturuyor gibi ama anlamın, içine konulan madde ile ilgisi yok çünkü onlar günlük hayatta şu ya da bu şekilde kullanabileceğimiz şeyler…
Ne var ki başka bir yere uyuyor…
İnsan davranışlarına…
Evet, sürekli olarak durum değiştiren, hiçbir durumuna güvenilmeyen, yanında yöresindekilere ve hatta sorumlu olduğu topluma sevgi bağı ve vefası olmayan insan…
Var mı böyleleri?
O hooo, bak çevrene çok görürsün…
Bu tipler tarih boyunca hep yaşamış, bugün de yaşıyorlar, gelecekte de mutlaka olacaklar.
Olay, toplum olarak böylesi tiplerin ardından kanıp da koşmamak, sonradan “Allah affetsin abi, kandırıldık” dememek…
O tipler hem bizi kandırırlar kem de kendileri kandırılırlar.
Üstelik bugün dediklerini, kendi ağızlarıyla yarın tersinden söylerler…
XXX
Ama kahvehane müdavimi, saftır, temizdir, arada kahvehane sahibine veya ocakçısına takılır…
“Abi… Bi orana elletsene…”
Ancak karşılığında alacağa cevaba da hazırlıklıdır, kimse küsmez, kırılmaz, maraza çıkarmaz…
XXX
Elbette lafı bir yere bağlayacağım, anladınız…
Kesin olan bir şey varsa, bağladığım yer belki yayın ilkelerine uymadığından, ola ki edebe adama aykırı olacak, düzeltilecek veya bir yerinden kesilecek yazı da olmadığında, Sevgili Mustafa Cengiz’in gazabına uğrayacak…
Birileri bizim oramıza buramıza ellemeye çalışıyor ama havasını alır, şükür bugüne kadar elletmedi bu millet…
Gerisini de yüksek ferasetinize bırakıyorum çarpılmamak için…