Bu Fransa olayı ve Türkiye yansımalarına dair pirinç su almaya devam ediyor.
Konu gerçekten herkesin duyarlılık göstermesi ve konuyu ırkçılık boyutuna çekmek yerine Türkiye’nin, insanımızın geleceği ve bir Orta Doğu olmamak, ülkemizin de kan golüne dönmemesi üzerine algılanması gereken önemli ve hayati bir mesel olarak kabul etmesi şart.
Mesele Ümmet Birliği ile Halifeliğe kadar uzanan bir sürece evrilecek gibi görünüyorsa da sanırım herke ateşle oynamaya devam ediyor.
MİSAFİRLİK BİTTİ…
2011 yılından bu yana akın akın geliyorlar.
“Savaş var!” denilerek yeniden dizayn edilmek istenen Orta Doğu ve Büyük İsrail Projesinin hayata geçirilmesi için başlayan bölgedeki Mayın Temizleme çalışmaların akabinde şu anda vatandaşlık verilen ve oy kullananları sayısını 1.5 Milyonlarda olduğu ve Suriye, Afgan, Irak kökenlilerinde Ruslar ve Ukraynalılar ile birlikte 13 milyonu geçtiği biliyor.
Bunlara Arsa ve Konut satışları da bir başka problem.
Hatırlarsınız geçtiğimiz günlerde yine bu köşede konut satışlarını vermiştim.
Mayıs ayındaki düşüşe rağmen yine rakam fecaat.
BAYRAMLAŞIP GELİNİR Mİ?
Düşünün.
“Savaş var” denildi ve bu insanlar evlerinden, yurtlarından, topraklarından koparılarak ülkemize planlı bir şekilde getirildi.
2010’dan bu yana akın akın geliyorlar.
2015’ten bu yana bir şeyin olmadığı Suriye’ye adamlar şimdilerde akın akın bayramlaşmaya gidiyorlar ve ellerini kollarını sallayarak geliyorlar.
Söyler misiniz Allah aşkına, “Bu iş neyin nesi, neyin fesi?”
Kim kimi kandırıyor?
Kim hangi akla hizmet ediyor.
Son çıkan olaylar malum.
Kendini bilmez kanı bozuklar bazı illerde Atatürk heykellerinin üzerine çıkarak fotoğraf paylaşıyorlar.
Kadınlarımıza, kızlarımıza tasallut ediyor, gizli gizli video çekiyor, aşağılayıcı, küçümseyici tavırlarla akıllarına her gelen yerde bayrak açıyorlar.
DEVAMI ÇOK FENA…
Milli değerlerimiz işgal ediliyor.
Hem de barış adı altında.
Neslimiz işgal ediliyor.
Bakın ne diyor Emekli Amiral Mustafa Özbey?
“Vergilerimizle bu ….. sürüsünü besliyoruz.
Devamı çok daha fena gelecek.
Yeryüzünde kendi halkına negatif ayrımcılık yapıp onun rızkından kesip yokluğa mahkûm ederken, ‘sığınmacı’ diye geleni başına çıkaran başka bir ülke yoktur.”
RESMEN KAŞIYORLAR…
Türk milleti sabırlıdır.
Türk milleti asildir.
Kolay kolay dolduruşa gelmez.
Kolay kolay sinirlenmez.
Kolay kolay “Bıçak kemiğe dayanmadan ayağa kalkmaz!”
Kalktı mı da oturmayı bilmez.
Lütfen sağduyu…
Lütfen dikkat…
Zira birileri ısrar ve inatla olayları kaşıyor.
Üç beş çapulcuyu üstümüze salarak kışkırtmak, toplumsal kaos yaratmak ve uzun vadede de olası bir iç savaş senaryoları üzerinde çalışıyorlar.
NEREDELER?
Bu ülkenin asli unsurları Ordusu, Polisi, Siyasileri nerede?
İşleri her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Bu kadar kendini bilmez, kontrolsüz ve silahlanan güçler karşısında halkın her gün yeni saldırılarla galyana gelmesine karşılık önlem alınmalı.
Bir an önce Kadınlar, çocuklar ve düşkün yaşlılar haricindeki kendi ülkesi için bile savaşmayan kaçkınlar toplanıp ülkelerine gönderilmeliler.
“Misafirlik bitti, yetti artık!”
Türkiye’nin asli unsunu Türk insanının bunları ne besleyebilecek gücü, takati, tahammülü kalmadı.
Öncelikle sınırlar kapatılmalı.
Kontrolsüz giriş-çıkışlar yasaklanmalı.
Misafirlerimizin özgürlükleri sınırlanmalı.
Ya toplama merkezlerine götürülmeli, ya da belli bölgelerde istihdam edilmeli.
Akıllarına geldiği gibi hoyratça yaşama dönemi sona ermeli.
Vatandaşlık verilmemeli, gerekirse iptal edilmeli, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olmamalılar.
Artık bunlar halkın içinde, plajlarda, büyük şehir merkezlerinde ellerini kollarını sallayarak cirit atmamalı, insanların hayatını tehdit etmemeliler.
YÜZDE 10’DAN FAZLASI PROBLEM…
Herkes çok iyi biliyor ki ister adına Sığınmacı, ister mülteci, ister misafir deyin, ne denirse densin bir ülkedeki misafir sayısı ülke nüfusunun yüzde 10’u nu geçti mi problem başlıyor.
Türkiye nüfusunu 85 Milyon kabul edersek bu rakam yüzde on ile 8.5 Milyon civarında olur.
Türkiye’de ise nerede ise bu rakam yüzde 15’i geçmiş ve yüzde 20’lere koşuyor.
Dana öncede yazdık başta Hatay, Antep, Kilis bölgeleri olmak üzere durum sıkıntılı.
Yarın bu adamlar halen faaliyet gösterdikleri ve birilerinin çanak tuttuğu gibi dernekleşmeyi, vakıflaşmayı, partilileştirmeye başlayıp TBMM’ye girmeye kalkarlarsa bunun vebali kimin omuzlarında olacak?
Türklerden nefret eden Arapları bu ülkede bu kadar Arap seviciliği ile baş tacı etmenin vebali ve günahı kimlerin omuzlarında yükseliyor?
ELİN GAVURU RAHAT ETSİN DİYE Mİ?
Hüseyin Cimşit@hcimsit “116. Türk Devleti de böyle yıkılıyor.
Ey Türk evladı!
Sen ümmetin mazlum çocuğuna sahip çıkıyor olduğun için değil, Fransız, Alman, İsveçli ve Avusturyalı sabaha güzel başlasın diye şu manzara ile muhatapsın.
Almanya'da Klaus, kahvesini doldururken üçüncü dünya ülkelerinden kendisini korumuş olmanın güveniyle arkasına yaslansın diye muhatapsın.
Danimarkalı Anders, adına Türkiye denen uzaktaki bir ülkede tüm göçmenlerin tutulduğu güveniyle bütçesinin BEŞBİNde biri kadar bir parayla belayı savdığı için muhatapsın.
Yunan Yorgo, mülteci akınına uğrayıp da ülkesindeki kiralar 3 kat artmasın diye muhatapsın.
Kendi ülkesini sirk haline getirme bahasına Avrupa'yı koruyan bir ülke buldukları düşüncesi ve güveni ile memnun olan ve sana müteşekkir olması gerekirken schengen vizesine bile seni layık görmeyen adamların konforu için muhatapsın.
Köylere bile alınmaması gereken, sokaklara işeyen, parklarda sereserpe oturan at hırsızlarını, medeniyetsiz ve görgüsüzleri İtalyan Giovanni'den uzak tutmak, Fransız Jean-Pierre'den korumak için bu kaçaklarla muhatapsın.
Sınırdan içeri her sokulan kaçak, evden içeri alınan eşkıya gibidir. Medeniyetimizin incisi şehirlerimize onları doldurmak da, evin yatak odasına kokmuş eşkıyayı getirmektir.
....
Yazıktır, günahtır.
Ülke bitiyor, şehirler dolaşılmaz halde. Türkiye'yi kaçak göçmen ve mültecilerden temizleyin. Aksi hâlde Türklüğü bu topraklardan temizleyecekler. Bu lokma bizim hazmedeceğimiz bir lokma değil, bir başka bedene ait koskoca bir karkas, koskoca bir gövdedir.
Bir bedende iki gövde olmaz. Bir vatanda iki millet olmaz!”
KÜLTÜR MESELESİ...
Umut Güner @umuttgunerr "Fransa'daki sığınmacı olaylarından sonra Alman sağcılar dahi ülkelerindeki Türklerden övgüyle söz ediyor!
Alman Sağcı Marcus Pretzell: "Fransa yanıyor da Almanya neden yanmıyor?
Daha iyi entegre meselesi değil, kesinlikle hayır.
Cevap; çünkü bizde güçlü kültürlü Türk topluluğumuz var.
Bizdeki sorunlar, 2015'ten sonra gelen aptal kültürlülerle başladı."
BUNU SÖYLEMEK YAZIK OLUR!
Son söz mü?
Bu işin sonunda kimse “Biz bunu söylemiştik!” demek istemiyor.
Daha önce başta Fetö olayı ve Nas olmak üzere birçok konuda iktidarı uyaranlar yine uyarmaya devam ediyor.
Ama ne yazık ki şu ana kadar gelinen noktada her şey maalesef nafile…