“KASSERİA…” –“THE KAYSERİ…”
“Moss One Life”
“Dekoroom Mutfak Kapı Kanepe”
“Chocolab’s Chocolate Caffe”
“Beauty –Hair Cut –Make Spa –Vip – İup Hair”
Bir berber işyerinin ismi. İngilizceye özentiden yazmadığı berberle ilgili İngilizce kelime kalmamış. Yabancılaşmaya katkının bu derece boyutlara ulaşmasına çok acınacak bir haldir.
“Can Toy’s Setup”
Bir giyim mağazası ismi.
“Salon Lates”
Bir berber işyerin ismi.
“SopqaA Cafe –Restaurant “
“Confert Oses Çiğ Köfte”
BİM AVM’nin karşısında bir köfteci işyeri.
“DonɅt Mobilya”
Bir mobilya mağazası. Dilimizde olmayan “Ʌ” harfini kullanarak dilimizi bozmuş. Anayasamızın 3’üncü maddesi ve 1 Kasım 1928 tarihli “Alfabe Kanunu” na aykırı bir uygulama.
“Boou’s Burger Repquint”
“CheBörek Cafe”
“ Migros AVM yakında bir börek ve kahve işyeri.“Börek”e “che” eklenerek dilimiz bolmuş.
“LocVL Wowe Coffee House”
Yukarıdaki işyerinin karşısında yüzde yüz İngilizce kelimelerden bir yabancı işyeri ismi. Uzun isminde hiçbir Türkçe kelime olmadığı için, burasının işyeri sahibi sanki bir İngiliz çağrışımı yaptırıyor. Eğer sahibi bir Müslüm Türk ise, yabancılaşmanın bu derecesine insanın yazıklar olsun diyesi geçiyor içinden.
“Arven”
Talas’ta Cemilbaba mezarlığına yakın bir yerde “yap-sat” şeklinde bu İngilizce –Fransızca kelimeden mesken inşaatı olan bir inşaat şirketinin ismi. Bu ismi, inşaat alanına dikilmiş levhasından öğrendik. Talas –Kayseri yolu üzerinde Maya Göz’ün arkasında bir inşaat alanına daha levhasını diktirdiği halde bunu “Arven Mahall” olarak okuduk. Asıl ismi bu olup, Talas’taki ismi bunun kısaltılmış isimdir.
Yabancı isimlerden işyerleri gözlemleme ve örneklemelerinden olarak “Arven Mahall” isminin Kayseri’de yıllarca meşhur hatta “kaliteli ve kullanışlı evler yapıp satmakla” ün yapmış “Kınaş İnşaat” ın da, günümüzde moda haline getirilen “işyerlerine İngilizce kelimelerden yabancı isimler koymak salgın hastalığı” nın derin etkisinden kendisini sıyıramayarak, “zamaneye uymak” cümlesinden de olarak Türkçe isminden vazgeçmek suretiyle, İngilizceye benzetmekten hem de dilimizi bozarak (bin yıldır kullandığımız “Mahal” kelimesini, İngilizceye benzetmek cümlesinden sonuna bir “L” harfi daha ekleyip yazdığı halde) “Arven Mahall” ismini keşfettik.
Eğer “Kınaş” veya bugünkü ismiyle “Arven Mahall” patronlarını tanımasam veya yabancı işyerlerini gözlemlememde yeni tanıdıklarım gibi tanısam , “es” geçer giderdim.
Bu konuda asıl “tepemizi attıran” ın, dilimizde yabancılaşma ve kimlik kaybına katkının ucunun acınılacak haliyle tâ kimlere kadar dayandığının bir örneği olarak kaşımıza çıkması olmuştur.
Orhan Say’dan bahsetmek istiyoruz. Sayın Say ki, inşaat işinin başlangıcında “Kınaş İnşaat” ı bir arkadaşı ile birlikte kurmuşlar ve uzun yıllar bunun “genel yönetim kurulu başkanlığını” yapmış ve “Arven Mahall” haliyle günümüzde de bu aynı görevini sürdüren yıllardan beri tanıdığımız dostumuz olmuştur. Hatta okuyucularımdan birisi olup, kitaplarımı düzenli alıp okuyan, bizi takdir eden edenlerdendir.
Say’ın kendisi, gençliğinden beri ülkücü gençlik hareketi içinden gelme ve 1999 yılından itibaren de Milliyetçi Hareket Partisinden iki dönem Talas Belediyesi Başkanlığı yapan ve ilk seçildiği seçimde oyumu kendisine verdiğim bir dostumuzdur. Yani, “Ülkücü ve Milliyetçi Hareket Partili kimlikli” birisidir.
Yabancı işyeri ismini koymak hususunda kendisini eleştirdiğimde, bana anlattıklarınız göre “Kınaş” ı 1992’de Said Kınaş isimli arkadaşı ile birlikte önce soy isimlerinden gelen “Saykınaş” ismiyle kurmuşlar. Kendisi 1999’da belediye başkanı seçilince, bu görevi icabı şirketi bırakınca, şirket “Kınaş” ismini almış. Üçüncü defa belediye başkanı seçilemeyince “Kınaş” ın başına yeniden dönmüş.
İşi “Arven Mahall” e getireceğimiz için, öncelikle “Kınaş” isminin ne anlama geldiğini sordum. “Bilmiyorum” cevabını verdi. Yıllardır başkanlığını yaptığı bir şirketin isminin anlamını bilememesi garibime gitti.
Bu sefer de kendisine, “Milliyetçi, Türkçü kimliğiniz” le tanınan bir dostumuz olarak “Kınaş” yerine İngilizce çağrışımı yapan “Arven Mahall’i koymanızı size yakıştıramadım, bunu nasıl hazmederek koydunuz?” diye sorduğumda ilkin, bilmiyormuş gibi uzun bir süre duraklama havasına girdi. “Arven nedir?” dediğimde “şehir yıldızı” anlamına geldiğini söyledi.
Eve “geldiğimde, acaba doğru mu” merakıyla önce Türkçe ve İngilizce sözlüklere baktım bulamadım. İnternete bakınca öğrenebildim. Burada, İngilizce ve Fransızca bir kelime olduğu Batı –Roma –İngiliz efsanelerinden, periler yapılanmasından kaynaklanan “esin perisi” olduğunu öğrendim. “Peri” yi zaten biliyoruz. ”Esin” için Türkçe sözlüğe baktım ve uydurukça kelimeden olarak “rüzgar” yerine konulmak istenen “esin”, esin = rüzgar olduğunu öğrendim. Herhalde, rüzgarın esmesinden ileri gelen sebepten uydurukça olarak “esin” denmiş. Yani “esin perisi = rüzgar perisi” demek. “Esin”, bizde bazen de yine uydurukça bir kelime “esen” den (“esenlikler dilemek, “esen kalın” gibi) bozma “iyilik” anlamına da geliyor. Bu haliyle de “esin perisi = iyilik perisi” şeklinde de algılamak mümkündür. Hatta Kayseri Büyük Şehir Belediyesi Kültür Müdürlüğünden emekli bir arkadaşımız da araştırmış; nasıl öğrendi bilemiyoruz, bana “arven”in “Roma putu”, Hristiyanlığı kabul etmeden önce putperest olan eski Romalıların putlarından birisi anlamına geldiğini söyledi. Bunun “esin perisi” ne yakın bir isim olsa gerektir.
Öyle de olsa, böyle de olsa “arven”in bizim milli, yerli ve ilmi bir kelimemiz değil, İngilizceden, Fransızcadan geleme yabancı bir kelime olup, Batı efsanelerindeki peri veya bir putu temsil ettiği anlaşılıyor ve zaten “şehir yıldızı” da az çok bunları çağrıştırıyor.
Sayın Say’a, “Bildiğimiz Milliyetçi, Türkçü kimliğiniz , az-çok İslami duyarlılığınızla, böyle bir bizim kültürümüzden ve inanç esaslarımızdan olmayan “arven”i isim olarak koymaya vicdanınız nasıl razı oldu?” diye sorduğumuzda, bu ismin yapılan bir anket sonucu konulduğunu, Kınaş’ın yerine konulmak üzere 500 kelime sıraladıklarını, bunu Türkiye’nin “ünlü” denilen inşaat şirketlerinin sitelerine gönderdiklerini ve bunların anketlerinde ilk 20 sırada yer alan ve bunlardan birisini seçmeyi dikkate alarak, bunlar arasında yer alan “arven” kelimesini şirket çalışanları ile birlikte kendilerinin tercih ettiklerini söyledi. Ardından, “Peki” dedim, “bu bize yabancı kelime yerine Selçuklu sultanı “Kılıçaslan” ı koysaydınız daha iyi olmaz mı” şeklinde sordum. Konulacak isimler arasında bunun da bulunduğunu, fakat tercih edilmediğini söyledi.
“Üzüm üzüme baka baka kararır” derler. Kötü örnek olmalar, kötü örnekleri de beraberinde getirirler. “Kınaş”a ”arven” isminin verildikten sonra, bunu taklitle daha birçok inşaat şirketine “arven” den bozma isimlerin verilmeye başlandığını ve bunlardan birisinin Talas’ın Anayurt mahallesinde levhasında “arvin” yazlı inşaat şirketi olduğunu gördüm ve birbirini taklitle yabancılaşmanın boyutlarının nerelere kadar uzandığını keşfettim.
Sayın Say’a, “arven”in ardından İngilizceye benzetmekten olarak “mahall” i sordum. Kendisinin “arven” isminden sorumlu olup, bundan sorumlu olmadığını, bunu, adı geçen isme inşaatta çalışan arkadaşlarının eklediğini, benim de dile getirdiğim üzere İngilizceye benzetilmek (Shell gibi) istenildiği anlaşılan, “mahall’in sonunda yer alan iki L’ den sonuncusunun kendisinin de dikkatini çektiğini söyledi. Ardından ben ilave ettim, “mahal” Arapça bir kelime olup bin yıldan beri kullandığımız “yer, yöre” (mahalle ismi de bundan gelir) anlamına geldiğini, hiçbir sözlükte sonunda iki L harfi olmayıp bir L harfi bulunduğunu, sonuna bir L daha eklenerek İngilizceye benzetildiğini, bu haliyle de buna benzetmek özentisinden dilimizin bozulduğunu söyledim.
Bu söylediklerimin ardından kendisi bana, “Ankara’da da böyle bir şey var” dedi. Doğru idi. Vehbi Koç’un Ankara’da Ulus’a yakın ilk kurduğu AVM’nin adı İngilizceye benzetmekten “AnkaMall” dır. Sonra, kendisini daha başka savunmak için olacak ki, “Milliyetçi Hareket Partisinden Kayseri milletvekili adayımız Mete Eker de düğün salonun ismini “mahall” olarak koydu” demesi tepemi daha da attırdı.
İşte sayın okuyucularımız olmuyor olmuyor!... “Türkçü, Türk Milliyetçisi olmak şampiyonluğundan” olarak mangalda kül bırakmayanlarımız bunları yaparlarsa, sıradan bir vatandaşımızın yaptıklarına herhalde bir şey dememek lazım gelir mi diye düşünüyorum.
“Oümas Waffle”
Yüzde yüz İngilizce kelimelerden bir işyeri ismi. Sözlükten “oümas” kelimesini bulamadığımız için ne anlama geldiğini öğrenemedik. İngilizce “waffle” nin dilimizdeki karşılığı yufka ekmeğinden içine ıspanak, peynir, kıyma konularak yapılan hepimizin severek yediği “gözleme” dir. Bu kadar yerli, güzel ve müzikal bir kelimemiz varken, bunu “öldürür” veya “kovarcası” na İngiliz’in çirkin, müzikal olmayan “waffle” kelimesini, dilimize özentili kelime alımlarından birisi olarak “işgalci” bu kelimeyi kullanması milli, yerli ve ilmi olmamıştır. Hem de başına ne olduğu bir “ucube” olan “oümas” ı eklediği halde. Bu haliyle Türkçe anlamının ne olduğu da tümüyle bilinemiyor.
“Suzie”
Bir giyim mağazasının ismi. Bu ismin ne anlama geldiğini öğrenemedik. Mağazanın içinde çalışanlar da bilmiyorlar. İngilizce tabiriyle tam bir “absurd” luk.
“AFM Anka”
Ailelerin oturduğu bir mesken ismi.
“Epildermo Butik Güze”
“BeccA Home Züccaciye”
“Kırıntı Mietteg Kırıntı”
Kapanmış bir işyeri. “Mietteg”in ne anlama geldiğini öğrenemedik ve hangi işi yaptığını bilmiyoruz.
“Parnoremo Premium Ocakbaşı Kahvaltı
Yukarı Talas’tan Kayseri’ye iniş yolu (Ali dağı bitişi) üzerinde bir yiyecek içecek işyeri ismi.
“MN Group”
Yine aynı yol üzerinde, bir inşaat şirketinin ismi. Dilimizde yıllardır kullandığımız, “grup” u dilimizin ses uyumuna uygun olarak kullanmayarak, İngilizce yazılış aslı “group” yazarak, dilimizin kirlenmesi ve yozlaşmasına katkıda bulunmuş. “MN”nin ne anlama geldiğini bilmiyoruz.