YOKLUĞUNA YAPIŞMAK
^^
Avuçlarımda iken, o sevapkâr ellerin;
Bir dor at yelesinde nasıl kaldı gamzelim?
Kim dedi ki kapanmış, bana çıkan yolların
Senden sonra gönlümde fasıl kaldı gamzelim.
Penceremin perdesi örtükse uzun zaman,
Buzul çağı dostumdur. Bu halin adı; yaman…
Dualarıma şimdi “bed” ekledim bil bunu.
Ufkumda grileşti, bütün renklerin tonu.
Bak nasıl hara düştü şu böğrümün sol yanı!
Ruh terk etti bedeni, fosil kaldı gamzelim.
Yıldızların altında, nerde şimdi o haşmet?
Yokluk; yokluğa gebe, zindan bana müebbet!
Dikenli baş yastığı, reva sayıldı işte!..
Anafor mu aranır, kuşluk vakti gülüşte.
Gök mavisi gözlerim yârene her akışta,
Cümle makamı buldu, usül kaldı gamzelim
Yokluk dizde neyleyim yolum Leylâ serabı,
Dal saldı üstümüze, bam telimin mızrabı…
Yokluğuna yapışmak, anladım ki bomboşmuş
Boşluğa düşmek bile, inanılsın çok hoşmuş.
Desem; bildiğim yürek, yürek değil de taşmış,
Bana senden armağan basil kaldı gamzelim.
Yan bakışın yanına, olmamış mıydım zühre?
Yazık olur kahretsem, dayanamazsın kahra
Kırk mum yaksam adına, nafile mi beklemem?
Dolunayın şavkında, ah şu gönlü aklamam!
Vefadır diğer adım, sana günah yüklemem.
Sahte navruzlar gitti, asıl kaldı gamzelim.
Pak alnımın çatına; nişanı al, ger yayı,
Sakınırsam nâmerdim, yürekte deli tayı…
^^