Hatırlarsanız, rahmetli Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde, kendine has şivesi ve haliyle söylediği bir söz var…
Gazeteciler, benzin ve mazot yokluğu hakkında soru sorduklarında “Mazot vaaadı da biz mi içtik?”
O günün koşulları içinde söylenen sözü onaylamasam da, aklıma her gelişinde gülerim…
Çünkü bir Demirel klasiklerindendir, aslında düşünmeye de değerdir.
Türkiye’de ekonomi çöktü ama iktidar halen geliştiğinden, atlatıldığından rakamları eğip bükerek ve gerçekleri saklayarak iyi gösterme gayreti içinde.
Son TBMM’den geçen bir karar ile ücretsiz izin uygulamasının süresinin uzatılması…
Tüm üretim alanlarında üretim istendiği ve artarak mı gidiyorken işveren işçi çıkarıyor ve çıkarmak zorunda kalıyor?
Elbette ki değil…
“İş vaaadı da biz mi işçi çıkarttık” sorusunu akla getiriyor, rahmetli Demirel’in deyişi ile…
Her alanda ve sektörde iş olsa, üretim artsa işveren işçisini neden çıkartsın ki?
En azından kapıya kilit vurmak yerine, düşük kadro ile üretim yapmaya devam ediyor. Bu koşullar içinde de elbette iş gücünde azaltmaya gitmek zorunda kalıyor.
Ekonomi düzelmedikçe, üretim artmadıkça, sorunlar tümden çözülmedikçe, elbette sorunlar kartopu gibi yuvarlanarak halkın üstüne çığ gibi inecek…
Ayrıca hükümet, aldığı bu karar ile cingözlük yapıyor, işsiz kalanlar başka işlerde çalışamıyorlar, fondan ödenen bin 168 lira ile geçimlerini sağlamaları isteniyor…
Neden?
İşten çıkarma yasaklanmasa, bunlar da işten çıkarılacak, işsizler ordusuna katılacak ve gerçek işsiz rakamının % 19’u geçtiği ortamda bu oran daha da yükselecek. Göstermek istemediği, saklamaya çalıştığı bu, elbette yerseniz…
Tüm ekonomik sorunlar kördüğüm olmuş iken, baroların parçalanması, Ayasofya’nın ibadete açılması, çalışanın işini kaybetmesinden, üretimin düşmesinden, tarımın çökmesinden daha önemli…
Merakım şu…
Bu şartlar 2023 yılına kadar bu koşullarda giderse, artarak büyüyecek. 2023 yılında yapılacak seçimlerde iktidara ve çomakçısına kim ya da kimler oy verecek?
XXX
Ayasofya’dan söz etmişken…
Son zamanlarda bazı zekâ özürlüler, Ayasofya’nın ibadete açılmasına karşı fikir ileri sürenleri, cami düşmanlığı, dinsizlik gibi sözlerle suçlamaya çalıyorlar.
Neden?
Çünkü beyin yok onlarda…
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile açılabilirken neden Danıştay kararı beklendi biliyor musunuz?
Çünkü o kararname çıksaydı, Danıştay’a başvurup iptal ettirme söz konusu olacaktı. Şimdi ne idüğü belisiz bir derneğin veya sözün ona vakfın açığı ve daha önceleri defalarca reddedilen talebi, bu kez kabul edildi.
Hükümet de “Danıştay kararını uyguluyor” görünerek üstüne atladı…
İtirazımız ibadete açılması değil, Danıştay kararının ortaya koyduğu gerekçenin, ileride hukuksal açıdan ortaya çıkartacağı başka boyuttaki sıkıntılar.
Elbette sıkıntıların ne olabileceği hakkında bilgisiz olur, düşüncesiz olur, kafadan girersen, gelecek hakkında da gerçeği göremezsin…
Bu koşullar altında Hasan Cemal adındaki gazeteci, arı kovanına çomak sokmak istiyor, Ahmet Hakan denilen gazeteci de, çomağı arkadan itelemeye çalışıyor.
Hasan Cemal Efendi, CHP’ye “Neden karşı çıkmadığını” soruyor. İstiyor ki seçmeni ile karşı karşıya gelsin.
CHP bu efendinin attığı pasa hamle yapmayınca, devreye Ahmet Hakan efendi giriyor ve şöyle yazıyor köşesinde…
“Ayasofya’nın müze yapılmasını Atatürk gerçekleştirdi, o halde Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması Atatürk karşıtlığı yapmaktır” şeklinde bir yaklaşım dolaşıyor ortalıkta.
Zerre kadar katılmıyorum bu yaklaşıma.
Bu yaklaşımı doğru kabul edersek...
Ayasofya’nın ibadete açılma kararının...
CHP bir cevap vermeli: Hasan Cemal haklı mı?
- Sırf Atatürk’e inat olsun diye...
- Sırf Atatürk karşıtlığı olsun diye...
- Sırf Atatürk’le hesaplaşma olsun diye...
Alındığına inanmamız gerekir.
Ayasofya’nın ibadete açılmasını “Atatürk’le hesaplaşmak”olarak değerlendiren birkaç marjinal olabilir.
Nitekim bu doğrultuda çirkin paylaşımlar yapan bazı ahlak düşkünleri de çıktı.”
Hani diyor ya sonunda, “Nitekim bu doğrultuda çirkin paylaşımlar yapan bazı ahlak düşkünleri de çıktı.”
Hani derler ya ; “Şecaat arz ederken merd-i Kıpti, sirkatin söyler”
Aynen öyle…
“…ahlak düşkünleri…” kim acaba?
Sen başka kapıya Ahmet Hakan, ne yaptığını biliyoruz. Ancak kendi yandaşlarına yedirirsin, sallan da boyunu görsün millet…