Kesnizani, Kürtçe ben hiçbir şey bilmiyorum demektir. Yazar Ahmet Dinç'in Kuzey Irakı adım adım araştırarak yazdığı, "SADDAM'I DEVİREN ABD İSRAİL GÜDÜMÜNDEKİ TARİKAT "KESNİZANİ" IRAKIN FETÖSÜ" kitabının kritiğini yaptığımız yazımın ilkini Kayseri Hakimiyet'te yazmıştım. Köşe yazısının aldığının sınırlı olması hasebiyle KESNİZANİ'nin hünerlerine bu yazımızda "KAFKAS AKADEMİ" de devam ediyoruz Allah CC izin verirse.
KADİRİYDİ TARİKAT, MÜRİDLER KESNİZANİNİN AYAĞINI ÖPEREK GİRERLERDİ.
Kadim tarih şehri Babilde iktidar olanlara karşı ihtilal hazırlamak, suikast, ve değişik tertipler düzenlemek binyılların alelusul geleneğiydi. Diktatör Saddam Hüseyin döneminde de gelenek değişmemiştir. Ancak acımasız katil olan Saddam 33 yıllık iktidarında bütün bu tertipleri atlatmayı başarmıştır.Amma velakin 1990 lı yıllardan sonra başlayan ve 2000 li yıllarda bildiğimiz sona götüren, etrafında örülen ağ öyle alıştığı ve bildiği cinsten değildir. Kesnizaninin flu eşkalli tarikatı ve hareket tarzları o kadar sinsi idi ki Saddam son üç ayda ancak etrafına örülen ağın farkına varabildi. Ama iş işten geçmişti. Sayıları 70.000 e varan asker ve istihbarat ordusu tamamen dırı vırı çıktı diyoruz ayrıntıları okudukça haklı olarak. Demek ki ABD ve İsrail orduyu ve istihbaratı ele geçirmişti.
Kesnizani Tarikatına müridler şeyhin ayağını öperek girerlerdi. Kesnizani, Süleymaniye vilayetine bağlı Çamçamal ilçesi civarında bir Kürt aşiretiydi. Aşiretin lideri olan kişi aynı zamanda Kadirinin bu kolunun başında bulunuyor, halife statüsü taşıyordu. Kürt kökenli Şeyh abdülkerim Kesnizani, Kadiri şeyhinden el almış mütevazi bir halife-şeyhi olarak Çamçamal' dakidergahında son nefesini verince, 1978 de yerine oğlu Muhammed geçmişti. Profesörlük ünvanı da vardı. Kesnizani tarikatının ve hatta Irakın bugünkü akibetini biçimlendiren oluşum, posttaki işte bu değişiklikten sonra başlamıştı.
ŞEYH KESNİZANİNİN KİTABINDA YAHUDİ KABBALA ÖĞRETİLERİ, CIA MOSSAD BAĞLANTILARI
Kesnizani tekkesinin postuna Şeyh Muhammedin geçmesi önemli sonuçlar doğurup, Irakta bir Kürt-Yahudi devletinin kurulmasına ve Osmanlı-İran savaşları gibi asırlık mücadelelere kapı aralar mı? Buna şimdiden kesin yanıt vermek oldukça zor. Ancak oğul Şeyhin tarikatta bazı dönüşümler gerçekleştirdiği ve İsrail-MOSSAD,CIA gibi ilginç bağlantılara sahip olduğu, onların da, niyetinin malum olduğu biliniyordu.
Şeyh Muhammed o kadar gizemliydi ki, basında çıkmış fotoğrafı dahi yoktu taa 2003 lü yıllara kadar.Ondan sonra bazı fotoğrafları çıktı ama hakkında bilinen malumat o kadar kıttı ki bir kaç satırdan ibaretti. 1938-40 yıllarında doğmuştu. Gerçek bir İslam alimi ve Müslüman bilincine sahip olan, din adına büyük fedakarlıklar yapan babası Şeyh abdülkerimin emriyle Şeyh Muhammed 1960 larda Türkmenlerin yoğun olduğu Kifri şehrine baş eğdirmek için ordu gönderen Saddam yönetimine karşı müritlerini silahlandırmış ve Karadağ bölgesini savunmuştu.Tıpkı yüzyıllar önce rahleyi bırakıp kılıca sarılan Şah İsmail'in Safevi müritleri gibi, önce de Şeyh Muhammed'in dedeleri İngilizlere, Ruslara karşı çok sayıda savaş vermişti. Saddam 1980 li yıllarda Şeyhe içişleri bakanlığı makamını teklif etmiş, fakat red cevabı almıştı. Şeyh Muhammed Kesnizani'nin Gandi ve Nehru adında iki oğlu vardı. Muhtemelen Hindistan özgürlük hareketinin efsanevi liderlerinden etkilenmişti. Büyük oğlu Gandi 1980 li yıllarda meçhul bir cinayete kurban gitmişti. Kendisine bakanlık teklif edildiği dönemlere denk gelmesi anlamlıdır oğlunun ölümünün.
Tarikatın, Kadiri bünyesinden tam olarak ayrılması, MOSSAD-CIA ilişkilerinin belirginleşmesi, müritlere hahamların ders vermesi, Şeyhin yazdığı kitapta KABALA gibi mistik Yahudi kaynaklarından alıntıların yer bulması gibi dönüşüm işaretleri 1990 ların başlarında daha kesin ve keskin şekilde fark edilmeye başlanmıştı.
SADDAMIN KARISINI VE PAŞALARINI MÜRİD YAPTI
Tarikat törenlerinde Kesnizaninin müritleri, çalan def eşliğinde, zikir ve dinsel şarkılarla yoğunlaştıktan sonra karınlarına, başlarına ve vucütlarına daha değişik yerlerine kılıç, hançer, kama, satır saplıyor, hatta kurşun atıyorlar, boğazlarını kesiyorlardı. Bununla da kalmayıp, yeni katılanları etkilemek için jilet, cam gibi şeyler yiyorlardı. Şeyh veya halifelerinden biri ya da töreni yöneten kişi yaralı yeri tükrüğüyle sıvazladıktan sonra mürit hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, dahası, yaradan kan da akmıyordu. Bu gösterilerde ölen mürit sayısı azımsanacak gibi değildi. Şeyh buna da bir açıklama bulmuş, yeterli cezbe haline ulaşmadan saplanan silahların zarar verdiğine hükmetmişti.