İktidarın başı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde yaptığı bir açıklamada, Pandemi süresinde ekonomileri bozulan bazı devletlere, Türkiye olarak yardımdan bulunduğumuzu açıkladı…
Önce bir gözlerimi ovuşturdum, acaba uykuda rüya mı görüyorum diye…
Diyeceksiniz ki Erdoğan’ın sahavet (Cömertlik) damarları kabarmış, fakir-fukara devletlere yardım ediyor ne var bunda diyeceksiniz ki el hak, doğrudur da…
Kendi fakir-fukaramızı duru iken elin, yabancının fakir fukarasına sıra nereden geliyor, orasını anlayabilmiş değilim aslında…
Bi anlaya bilseydim…
Kuran’da bile yardım yapılırken en yakınlarınızdan yapılmaya başlanması (Torpil, kayırma ve ayrıştırma anlamında değil) öğütlenmişken…
XXX
Dışarı yardım yapılırken…
Ülkemizde…
Maske dağıtamadı.
Grip asisi yaptıramadı.
Zatürree aşısı yaptıramadı.
Halk`a para yardımı yapamadı.
2 haftalık kapanma yapamadı.
CHP’nin Sahra hastanelerini kapattı.
Yatak kalmadığı için insanları evlerde ölüme terk etti.
İşinden olan çalışanlara yardım yapılamadı.
Dükkânını tezgâhını kapatmak zorunda kalan esnafa yardım yapılamadı.
Ülkede aşı üretilemedi…
Çin’den ne idiği belli olmayan aşıya para verildi.
Dış borç aldı başını gitti.
Bütçe, ülke tarihinde olmamış bir açık ile meclise sunuldu.
Çiftçiye yardım yapılamadığından üretim durdu, çiftçi, çöktü.
Dışarıdan ham madde alan sanayici, döviz kurlarındaki yükselmeden dolayı etkilenirken, dövize bağlı girdilerde fiyatlar yükseldi.
Damat, ülkenin ekonomisinin içine etti, çekti gitti, hesap soran yok.
Merkez bankasında rezerv, tarihinde hiç görülmediği gibi eksiye düştü.
Bütün bunlara rağmen, “Asrın Lideri” unvanını kendine uygun gören iktidarın “Tek adam”ı, milletin nafakasından keserek ödediği vergiler içinden yabancı ülkelere yardım ediyor…
Sanıyorlar ki eğer yardım gerçek ise, ekonominin çok iyi durumda olduğu izlenimini yaratacaklar…
İzlenim yaratmaya gerek yok ki halk ne yaşadığının farkında ama “Saray” yaşantısından kutulamayanlar, halkın yaşadıklarından da haberleri olmaz.
Görünen de zaten o…
Durum, iktidarın geleceğinden emin olmadığını görüp, şaşkınlıklar içinde ne yapacağını kestirememesinden kaymaklanmaktadır.
Ha… Bir de ne kadar miktarda yardım yapıldığını açıklama cesaretini gösterselerdi çok iyi olurdu…
XXX
Elbette bu konuları derinliğine ve açıkça anlatması için bir de “Muhalefette” olan partiler ile o partilerin il ve ilçe teşkilatlarının “Yetkin” olmaları gerekir.
Ayrıca şayet varsa, bir tane de bile olsa milletvekillerinin de…
Ana muhalefet partisi hangisi?
Şu anda Türkiye’de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Bir başka anlatımla, iktidar olmaya en yakın parti yani…
Bu partinin il, ilçe teşkilatları ile o ilin milletvekili veya milletvekillerinin illerinden il yönetimleri ile uyum içinde iktidar için çalışmaları, konuları millete samimi, dürüst ve anlaşılır bir şekilde anlatmaları gerekmez mi?
Elbette gerekir de…
Eğer ilk seçimde kendi başının derdine, yani seçilip seçilememe derdine düşmüşse, kendini tutma muhtarlara övdürtecektir…
Aynen Kayseri CHP il teşkilatında ve milletvekilinde geçenlerde yaşanan durum gibi…
Hem de genel başkanlarının huzurunda…
Hem de toplantı mekânının kapısında adam içeri almamakla…
Elbette bu şartlar altında CHP’yi iktidara aday görmek için epeyce düşünmemiz gerekiyor…
Şunu iyi bilmek gerekir ki, vatanı ve vatandaşı düşünmeye öncelik verilmeden, iktidar hayaldir…
Çalışan ve kazanan teşkilatları ayrı tutuyorum…
XXX
Şimdi ibret alınması gereken bir paylaşımı size aktarmak istiyorum…
Acil serviste görev yapan Hemşire Ebrar Karayel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şunları yazmış.
“20 yaşında covid pozitif, ciddi solunum güçlüğü olan hasta tüm gece ‘abla ne olur yanımda dur gitme, öleceğim' diyerek hıçkırarak ağladı. Elimi hiç bırakmadı. O yalvarış ve gözyaşı beni mahvetti. Sabaha karşı hastayı tüm çabalara rağmen kaybettik. Yüreğim artık bu ölümlere dayanmıyor”
Yüreği dayanan varsa beri gelsin…
Tüm sağlık çalışanları, her gün bu acıyı yaşıyorlar ve kendileri de her an ölümle burun buruna hizmet veriyorlar da iktidarın ne yazık ki kılı bile kıpırdamıyor.
Sabrediyoruz…
Beddua etmenin yanlış olduğunu biliyor ve sabrediyoruz…
Ve… Sabrın sonu elbette selamet olacak diye ümit ediyoruz.