Kayseri’de kadınların, özellikle bağ mevsiminde komşu gezmesi vardır.
Birbirlerine seslenir, öğleden önce yemeği ocağa koyar, üzerine de tandır çulunu kapatır, yemek tıkır tıkır pişerken, o da el işini alır, bebelerini de yanına takar niyette (semtte) bir komşuya gezmeye giderler.
Analar ötede muhabet ederken, erkek çocuklar analarının nalissi (Nalın) ile kamyonculuk oynarken, kızlar oyuncakları ile kendi oyunlarını oynarlar…
Şehirdeki gezmeler gibi olmaz. Öyle sarmalar, dolmalar, börekler, çörekler, pastalar pek yoktur.
Yaklaşık 10-12 komşu kadın vardır. Ellerinde işlerini görürken, genç kızlar ve gelinler de onlara hizmet ederler.
Hepsi birden konuşur ama hepsi birbirinin ne dediğini de anlar. Bu işi nasıl başarırlar, bu yaşıma geldim, halen anlayabilmiş değilim…
İşte yine böyle bir gezmede, sıra kahve içmeye gelir. Öyle kimseye “Sen kahveyi nasıl içersin” diye sorulmaz, kahve pişer gelir, herkes de içer.
Kahveler içilmiştir…
Tam bu sırada, Fadimala, niyetin kahve falı bakıcısı Hetçe gelin kıza seslenir.
“Kele Hatçe gııı… Şu benim kahve falıma bakan mı? Kapatayım da…”
Hatçe gelin; “Kapat Fadimala kapat, bakarım tabi” der ve Fadimala, fincanı, tabağına ters çevirir ve soğumasını beklerler.
Bu arada elbette malum şekilde ellerde işler, çeneler hep birlikte işler…
Hatçe gelin, bir süre sonra fincanın tepesine dokunur; “Fadimala, fincanı açıyorum, senbidine bi niyet tut” der ve fincanı açar, başlar fala bakmaya…
Daha ilk cümlesinde, “Fadimala… Sana bir büyük müjde var. Üç gün mü desem, üç hafta mı desem, üç ay mı desem, üç yıl mı desem…” derken Fadimala, Hatçe gelinin elinden fincanı alır, “Kızım benim o kadar bekleyecek zamanım mı var. Ben vazgeçtim” der, fincanı içeri gönderir…
XXX
Nasıl ama hikaye?
Beğendiniz değil mi?
Şimdi içinizden diyorsunuz ki bana, nereden geliyor bu adamın aklına bunlar. Elbette bağlarda böyle gezmeler olur da kahve falı olur muydu ki?
Bilmem olur muydu ki?
Ama ben uydurdum oldu da nereden ve neden uydurdun, gel bi de bana sor bakalım…
XXX
Ülkedeki ekonominin tepetaklak olduğu şu günlerde, işçisi, memuru, emeklisi, emekçisi, kazançları ve açlık sınırının çok çok altında geçinmeye çalışırken, her kafadan bir ses çıkıyor…
Cumhurbaşkanı, kendisine emeklilere yapılacak zamları soranlara, “İnşallah” diye cevap veriyor…
Bakan, emeklilere yapılması beklenilen zam konusunda, “Arkadaşlarımız bu konuda çalışıyorlar” diye cevap veriyor.
Anlayacağınız, rutin işlem zamanı dışında aktif bir şey yok…
Cumhur ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında emeklilere zam yapılması gereğini apaçık seslendiriyor…
Oysa, bir kanun teklifi hazırlasalar MHP olarak, meclise getirseler, görüşülüp oy çokluğu ile kabul edilir. Kendi getirecekleri kanun teklifine, muhalefetin her teklifte olduğu gibi “Hayır” diyecek halleri yok ya…
İşe tam bu sırada, TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, Plan ve Bütçe Komisyonunda üyelere 2026 yılında enflasyonu tek haneli olarak görmeye başlayacaklarını söyledi. Erkan, “Yıllık enflasyonda düşüşün baz etkisiyle Mayıs 2024'ten sonra görmeye başlayacağız. 2025'te istikrar dönemi olacak ve 2026'da enflasyonu tek haneye indireceğiz” dedi.
Bu haberi işitince aklıma Hatçe gelinin fal bakması geldi, başladım gülmeye…
Kardeş, 2026 yılına kaç sene var?
2023 ylının sonuna geldiğinizi var sayarsak, 3 sene var…
Demek ki TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri ile kahve muhabetti yapıyorlardı ki, onlara, işçi memur, dar gelirli ve özellikle emekliler hakkında baktığı kahve falını anlattı…
Düşün, bak bakalım 7 bin 500 lira maaş alan emeklinin, açlık sınırı altında maaş alan işçi ve memur takımının üç yıl beklemeye gücü var mı bakalım.
O süre içinde kim öleeee, kim kala…