Zaman zaman ağır eleştiriler aldığımız, sorgulandığımız, hatta hakarete uğradığımız oluyor. Bunları hak ediyor muyuz?
Ettiğimiz de oluyor, etmediğimiz de…
Eğer eleştiriyorsan, elbette eleştirileceksin de, kaçınılmaz…
Sordu; “Sen hayatında hiç hata yaptın mı?”
Elbette yaptım çünkü ben üretimin içinden geldim, üretimin içinde yaşıyorum. Eğer “Üretim” yapabiliyorsanız, mutlaka hata da yapacaksınızdır.
Eğer birisi “Ben hayatımda hiç hata yapmadım” diyorsa ki mümkündür, o kişi ya üretim yapmıyordur ya da ömrünü evinin penceresinin önünde oturarak sokağı seyretmekle geçiriyordur.
Elbette kaçınılmaz olarak üretim içinde çeşitli hatalar yapılacaktır ancak yapılan hatanın sonucu önemlidir.
Kendinize, çevrenize ve içinde bulunduğunuz üretime sonuçları nasıl yansımıştır, bakacağınız yer orasıdır.
Önemli olan, öğretirken verimli ve başarılı olmak, en az hata yapmak, kendinize ve çevrenize, üretiminize en az zararı vermek, vermemeye çalışmaktır.
Eğer bir konuda “Başarı” varsa, orada hata da olacaktır, başarı da olacaktır.
Önemli olan, geriye dönüp de “Keşke” dememektir.
Ben ömrüm içinde hiçbir zaman “Keşke” demedim, hep başarıya ve üretmeye odaklandım.
Bazen hangi çamda kertiğim var, sorgulandığı da oluyor…
Elbette ben bir üretim içindeysem, ürettiklerimden dolayı da sorgulanacağım kaçınılmazdır ve ben bunu saygı ile karşılarım.
Haa… Çamdaki kertiklerimi görmek isteyen olursa, çam ormanına gitmeleri gerekir, çünkü çamlar da orada, kertikler de…
Kayseri’ye ilk gelişim (İlk gelişim dedimse, Kayseri Emirağa Mahallesinde doğdum, babamın memuriyeti nedeniyle 20 yılım dışarıda geçti.) 1965 yılında Kayseri Tapulama Müdürlüğündeki memur olarak görevimle başladı.
Askerlik dönüşünde Ürgüp Kadastro Müdürlüğünde yine memur olarak çalışırken, 1968 yılında, üzerimde emeği olan Ekrem Kiracıoğlu’nun şefliğimi yaptığı Türk Ticaret Bankasındaki görevim ile tekrar Kayseri’ye döndüm.
Özellikle o tarihlerdeki Maarif Caddesinki esnaf ve diğer ticaret erbabı beni oradan tanır oldu.
Daha sonra sırası ile Meysu’nun ilk 10 personeli içinde yer aldım, Meybuz’u Rahmetli Cahit Aral ile bir kış gecesinde sabaha kadar çalışarak kuruluşunu yaptım. Meysu’da çalışırken Erciyas Kireç Sanayi, Laskay (Şimdi adı Lassa), ve bazı şirketlerin kuruluşunda yine Cahit Aral önderliğinde görev yaptım.
Meysu Sonrası, zamanın en iyi beyaz eşya mağazalarından “Büyük Mağaza”da çalıştım, satış elemanlığı yaptım.
Kayseri’de ilk self-servis bakkal dükkânını, Sivas Caddesinde “Çınar Gıda Pazarı” olarak açtım ve yine bir ilk, evlere servis yaptım.
Daha sonra sırasıyla Saray düdüklü Tencere Fabrikası, Hisar Şekerleme ve 1978 tarihinden itibaren de Nuri Beğendik ve Oğulları Kollektif Şirketi içindeki çalışmalarım ile devam etti.
Beğendik Mağazaları kurucu ortağı, yönetim kurulu üyeliği, satıştan sorumlu genel müdür yardımcılığı, Beğendik Dış Ticaret A.Ş Genel Müdürü ve dış ilişkiler operasyonu yönetmeni olarak görev yaptım.
Bu görevlerim sırasında, Suriye, Irak, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Rusya, Ukranya, Moldavya gibi ülkelerden ihracat işlemlerini geçekleştirdim.
Siyasi hayatıma gelince…
1984 yılından 1989 yılına kadar Kayseri Belediyesi Meclis Üyeliği görevinde bulundum. Hem de öyle “Parmakçı” olarak değil, mücadeleci olarak. O nedenle de beni bir yıl sonra partıdan ihraç ettiler, daha doğrusu ben öyle sanıyordum, istifa dilekçemi hasıraltı etmişler, sonra da İl Yönetim Kurulu üyeliğine getirildim.
2007 yılında Melikgazi Belediye Başkanlığına aday edildim. DP İl yönetim kurulu üyeliği yaptım. Namık Kemal Zeybek'in Genel başkanlığındaki DP’de Seçim İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Osman Çilsal’ın yardımcısı olarak görev yaptım, 2011 yılında YSK’da Parti temsilcisi üyesi olarak bulundum. 2011 genel seçimlerinde Bursa’dan milletvekili adayı oldum. Siyaseti de burada noktaladım.
Eğitimime gelince…
İstanbul İşletme Fakültesinden diplomasız mezun oldum, aynı üniversitenin “İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’nde” eğitim gördüm. İşin ilginci, bu enstitüye en az beş yıl yönetici kademesinde çalışmış, diploması olan üniversite mezunları kabul edilirken, tarihinde lisans diploması olmadan kabul edilen tek kişiyim.
Sarı basın kartlı “Gazeteci” değilim, ancak 1958 yılında Antalya’da başlayan matba işçiliği sonrasında aldığım mürekkep ve kağıt kokusu ile, Muğla’da Muğla Postası Gazetesinde ufak ufak yazarak başladım.
Bize gazetecilikten önce, gazeteciliğin edebini, adabını ve etik kurallarını ve bunlara uymayı ahlaki değer olarak öğrettiler. Ali Karacan’ın kurucusu, Bekir Sami Çoşar’ın haber müdürü olduğu dönemde Milliyet Gazetesinin ve Nezih Demirkent döneminde Dünya gazetesinin 1963 yıllarında Muğla Muhabirliğini yaptım. Sonuçta bu günlere geldim. Yaklaşık 58 yıldan bu yana yazarım ve bu çalışmalarımdan ötürü cebime 1 kuruş gelir girmemiştir. Matbaa çıraklığım dönemindeki haftalık 2,5 lira dışında…
Yazı işim halen gözünüzün önünde. Dış ilişkilerim dostluklar seviyesinde halen devam eder. Ticaret hayatı içindeki yerim belli. Ortadoğu, özellikle Irak’daki çatışmaların sırasında atlattığım onca ölüm tehlikesi, PKK ile olan mücadelem, ABD ordusunun bombaladığı sırada altında, Bağdat’ta bombaları izleyen, oturan günlerim…
“Hangi çamda kertiğin” var derseniz, işte o kertiklerden bazıları… Daha da atacağım kertiklerden başka…
XXX
Sayın Kadir Dayıoğlu’na aramaza katılmasından dolayı sevincimi iletiyor, hoş geldiniz diyorum. İsteği doğrultusunda bir yazımda Beğendik Mağaza İşletmeleri A.Ş.’nin kuruluş hikayesini yazacağım.