“ Gönlümü çekse de yarin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgarın önüne katılmışım ben “
Onlar gün görmedi.
.Onlar, ne yaşadıklarını anladılar, ne öldüklerini..
Onlar konfor nedir, lüks nedir, kat kat elbiseler,bin türlü yiyecekler, katlar, yatlar görmediler..
Bilmediler, duymadılar, akıllarının ucuna bile getirmediler.
Açlıktan, ağızlarını bıçak açmadı
Yemenilerini ıslatıp yediler..
Hastalıktan kırıldılar ve yüreklerinde ayalin hasreti, burunlarında bir rüzgarın getirdiği memleket kokuları içinde yaban ellerde kaldılar..
Onları bir daha gören olmadı.Duyan olmadı.
Mezarlarını bile bilen olmadı.
Aslında mezarları bile yoktu o hilal kaşlı, bahtı kara, sevdası kara yiğitlerin.
Memleket kokuları beklediler yaban ellerde sımsıcak rüzgârlardan.
Fatiha beklediler.
Biliyor musunuz;
Onlar hiçbir şekilde bu ülkeye ihanet etmediler.İhanet kelimesini bile tanımadılar..
İhaneti karşılarında el pençe divan durdukları okumuş adamdan gördüler..
Onlar ihaneti , bir eli yağda, bir eli balda, batı kültürü içinde kibarlık budalası efendilerden gördüler de bir anlam veremediler..
Çünkü onlar ,kurt masalları dinlediler ciğeri beş para etmez çakallardan..
Harama uçkur çözmeyen hiç mübarek vatan toprağına haram ayak bastırır mı?
Kirletir mi kirli çizmelerle gavurun?
Kendileri gitti adları kaldı yadigar..
“ Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım
Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı’mı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben “
İnsanın tüylerini diken diken eden mısralar..
Sormak isterim;
Han duvarlarında soluk sarı , yorgun bakışları kalan o devrin insanından, dilsiz yastıklara sessizce gözyaşları damlayan bugünün insanının farkı ne ki ?
Efendi yine aynı efendi..
Ateş aynı, su aynı, toprak aynı, dağlar, denizler, uçsuz, bucaksız ovalar aynı.
Şu halde değişen ne?
Şu halde ihaneti gerektiren, moda haline getiren ne?
“ Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlunu
Gözleri uzun uzun kaldı bende
Dedi; “ Hana sağ indi ölü çıktı geçende “
Dün hanlar vardı.. Bugün sünger gibi her gizemi içen evler..
Kimlerin ocağında kürek mi, yürek mi yandığını kimler ne bile, ne duya..
“ Vatanım!
Uğruna ha ekmeğini yemişim,
Ha bir kurşun.”
Şehit Süleyman özmen’in dizeleri bunlar
Hain, her devirde vardı ve olmaya da devam edecek.