Durmadan, bıkmadan, gerçekleri anlatabilmek için duraksamadan yazdık…
Özet olarak dedik ki, bu iktidar, tren hattının bir yerinde rayların altını boşalttı Çorlu’da olduğu gibi, tren orada tümden raydan çıkacak ama bu kez birkaç değil, bütün vagonlar çıkacak, uçak kazası gibi sağ kalan tek kişi olmayacak…
Türkiye’nin esas sorunları bir tarafta dururken, iktidar suni gündemler yaratarak milletin gözünü bağlıyor,
Sorunlarımızın en büyüğü, yanlış mali politikaların, önlenemez israfın ve şaşaanın sonucunda ekonominin dibe vurması, hazinede paranın suyunu çekmesi ve bunun sonucunda millette çeşitli yollarla salmaların salınması. Kıdem tazminatları ile oynanmaya kalkışılması, kanal İstanbul gibi son derece yanlış projelerin peşine düşülmesi, yapılan yol, havaalanlarının, şehir hastaneleri, tüneller gibi yapıların akıl almaz ve hazineden paranın emilmesine yol açacak şekilde yapılması.
İkinci ve anlaşılabilir bir tarafı olmayan, baroların ve diğer sivil toplum kuruluşlarının yapısının değiştirilmeye kalkışılması…
Örneğin barolar…
Seçim sisteminde değişiklik yapmaya çalışıyorlar, en az iki bin üye ile her ilde birden çok baro kurmaya kalkıyorlar…
Neden?
İkibin üyesi olan barodan 3 üye bir başkan dört kişi delege olacak ama örneğin 50 bin üyeli İstanbul Barosunda her beş bin kişiye bir delege olacak.
Sonra?
TBB seçimi yapılırken kendi yandaşlarını yönetime getirecekler ve bir de burada avukatları bölüp parçalayacaklar…
Peki, 50 bin üyeli baro organize olur da ikişer bin üyelerle 25 baro kurar da 4 delege ile kaç toplam delege eder?
Hiç düşünen var mı? Kendileri akıllı da barolarda akıl yok mu? “Madem girdik bu yola biz de oynarız” derlerse?
Kanal İstanbul Projesi…
Ekrem İmamoğlu’na oy verenler organize olur da Yenikapı meydanına 4 milyon kişi dolmaya kalkarsa, kanal boyu zincir oluşturur da makinelerini sokmasa?
Askerin milletin karşısına bu oyunlar için çıkmaz da polisin, bekçin çıkar da, anasına, babasına, ağabeyine, kardeşine, halasına, teyzesine, yeğenlerine kurşun sıkar mı?
15 Temmuz’da çağrın üzerine sokağa dökülen o kadar insan, sana inanır da karşı çıkar mı?
Topladığın paraları kendilerine ödememişken, tekrar senin için ölmeye gider mi?
Elbette bunların hiç biri olmaz ama neden bu kadar ısrar?
Aslında her hangi bir ısrarı yok, bilse ki bir seçimde tekrar iktidar olup 4 yıl daha ülkeyi yönetcek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasal yapısını değiştirebilir.
Belki,
Davası da bu, umudu da bu…
Peki, olur mu?
Asla olmaz çünkü…
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerini oynamaya kalkan çok oldu..
Hem içeride hem de dışarıdan.
Ama sağduyu sahibi vatansever yöneticilerin bugüne kadar işbaşında olmasından dolayı başaramadılar…
Önceki iktidarlar hiç mi hata yapmadı?
Yaptılar yapmasına da, öncelikle siyasi nezaket kurallarının dışına asala çıkmadılar. Gerektiği zaman ve zeminde biraya geldiler, ortak aklı oluşturdular ve düzelttiler.
Yıprandılar gittiler, tazelendiler geri geldiler.
Öncekiler zaman içinde tüm liderler bir araya gelebilirken, bugünün “Tek adamı” bir gün daha muhalefetin veya muhaliflerinin karşısına çıkmadı, çıkamadı, sorularına cevap veremedi. Anca hakaret etti…
Ekonominin temelini oluşturan üretim dip yaptı, fabrikalar ya kapandı ya kapasite düşürdü, sonucunda işsizler ordusu gittikçe büyüdü…
Tarımsal üretin neredeyse kalmadı, işsiz kalan tarım işçisi bir yana, toprak sahibi de üretimden vazgeçerken büyük şehirlere akın etti, belki bir ekmek parası çıkarabilirim diye.
İşçi ve emekli açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor.
Bütün bu sorunlar dururken, iktidarın gündemde tuttuğu konuların ne kadar gerçek konular olduğunu düşünebiliriz ki?
Ülkenin anayasal başkenti, yönetim merkezi Ankara iken, fiili olarak İstanbul’a taşıyıp saraylarda gün geçiriyor. Gerekirse Ankara’ya özel uçak ile gelip, akşama İstanbul’a villasına dönüyor, peşinde onlarca koruma ordusu ile…
Garibin, gurabanın, daha beşikteki bebeğin hakkını bu şekilde harcamak oluyor mu? Hele emekçinin kazanılmış haklarının üstüne oturmaya çalışarak.
Elbette olmuyor, olmayacak da. Önümüzdeki son seçim, eğer muhalefet partileri sisteme ve sandığa sahip çıkma becerinsin gösterebilir ve oyuna gelmezler ise, Abbas yolcu…
Güle güle Abbas…