Devleti yönetmek ya da devletin yönetiminde görev almak ciddi bir iştir.
Hele siyaseten devlet yönetiminde ise…
Yazımın başlığına gelince…
Televizyonda bir program var, adı “Güldür düldür şov.”
Bir de bu programın çocukların rol aldığı var, onun adı da “Güldüy güldüy şov.”
Küçük çocukların konuşmalarındaki söyleyişinden esinlenilmiş…
Bizde gayet ciddi olması gereken bir makamda, Süleyman Soylu adında bir kişi oturur ve bu kişi, enine uzununa konuşur.
DP’nin genel başkanı görevini yürütürken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ağza alınmayacak kadar sakil sözler etmişti.
Sonradan ne olduysa oldu, AKP saflarına girdi, birden bire Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanının yetişemediği yerlerde onun adına türlü çeşit anlamsız, izansız, edebe mugayir (Aykırı) laflar eder oldu.
Gündemi değiştirmede usta olan AKP’lilerden biri de bu oldu.
Son söylemlerinden biri, seçilmiş ama seçildiği kabul edilmemiş, bir daha seçilmiş İBB Ekrem İmamoğlu’na “Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net…” diyerek tehdit etmişti.
Bunun üzerine, özellikle yandaş medya, İstanbul’a da Kayyum mu atanacağını gündeme getirmiş, kendisine sormuşlardı.
Cevabı enteresandı…
Pazar gününe 3-4 gün varken, “Pazar günü açıklayacağım” diyerek gündemi değiştirmiş, her yerde bu konuşulur olmuş, tepkiler çığ gibi yükselmişti.
Adam mı sınıyordu acaba, sabır mı?
Pazar günü geldi, televizyonda kendisine yöneltilen “İstanbul’a kayyum atanacak mı?”sorusunu “İstanbul, bir karar verdi. Bir belediye başkanı seçildi. Bu hem demokratik hem hukuki bir karardır. Belediye kendi işini yapar, halk da o zaman takdir eder. Bir belediye, Türkiye'yi yönetmez ya da büyük büyük laflar ederek ortalarda dolaşmaz. Politika yapmak isteyebilirsiniz ama önce işinizi yapın.” Dedi ve İstanbul ile Ankara’ya kayyum atanmasının söz konusu olmadığını açıkladı.
Hafta içinde neden Pazar gününü gösterir cevap verdiği gibi anlamsız, gereksiz bir cevap verdi…
Bu programda bir de Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır, Mardin ve Van’da görevden alınan belediye başkanlarına “16 milyonun selamını getirdim.” dediğini hatırlatarak, “Ben de bir İstanbul seçmeniyim, kimseye selam falan göndermedim. Bir yanlış yapılırsa bakan olarak bunu uyarırım.” dedi.
Açıkçası bu noktada gülmeye başladım…
Örneğin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, çoğu konuşmasında 80 milyonun cumhurbaşkanı olduğunu söyler, ben de 80 milyonun değil, 79 milyon 999 bin 999 kişinin cumhurbaşkanı olabilirsin, çünkü benim cumhurbaşkanım değilsin derim ama o yine der.
Örneğin Süleyman Soylu, benim içişleri bakanım değil, devletin atanmış ve içişleri bakanı olarak görevlendirmiş memuru…
Oysa ben ondan farklıyım…
Ben seçenim, o ise sadece atanan…
Arada eğer düşünürse çok fark var ve uluorta herkese aba altından sopa gösteremez.
XXX
Geldik bir başka haddini bilmeze…
O kişi de yine AKP içinde Genel Sekreter görevini yapan Fatih Şahin, Mansur Yavaş’a “Sana Ankara’yı dar ederiz” diyor…
Bak sen şu hadsize…
Kendisi şu anda “Seçilmiş” bile değil. Kaldı ki seçilmiş olsa ne yazar. Sen kimsin ki birilerine Ankara’ya dar ediyorsun?
Çanakkale ili Çan ilçesini dar edecek olsan, hadi deriz ki adamın memleketi, kendi çöplüğünde ötüyor…
Mansur Yavaş, hiç değilse Ankara’nın Beypazarı’ndan, bu manada sana Ankara’yı dar ederse n’olacak?
Bir de bu arkadaş, Ankara Hukuk Fakültesi gibi bir fakülte bitirmiş, avukat…
Gülünecek işlere imza atmak bunların işi değil…
Süleyman soylu diyor ya, “…işinize bakın…” diye.
Aslında herkes kendi işine gereği gibi bakıp da üstüne vazife olmayan işlere karışmasa…
Birisi karışmaya başladı mı, siyaset yapan herkes, kendi işinin dışında her yerde böyle siyaset yapmaya başlar ve kimse de karışamaz…
Ama biliyor musunuz?..
Gülmek insanın ömrünü uzatırmış, gülün ki ömrünüz uzun olsun.
Zaten bu iktidarın yaptıklarına ya gülüyoruz ya da kızıyoruz.
Ama günün birinde aklımızı kullanmak gibi bir yeteneğimizin olduğunu fark eder de kullanırsak, işte o zaman ne güleriz ne de kızarız.
Çünkü herkes işini gereği gibi yapmaya odaklanır…
HDP’nin kapısının önünde bekleşen anneler…
Size de sesleneceğim, yarın…